Sorting by

×

Bilimsel Makaleler

Seçil ÖZDEMİR METLİOĞLU, Kübra SOYTÜRK

1Dr. Öğrt. Üyesi İzmir Demokrasi Üniversitesi, secil.ozdemir@idu.edu.tr
2 Yüksek Lisans Öğrencisi, İzmir Demokrasi Üniversitesi, soyturk.kubra92@gmail.com

Özet

Sosyal, kültürel, ekonomik, fiziksel ve psikolojik yönden farklı olan her birey aynı toplumsal alan içerisinde yaşamını sürdürmektedir. Ancak süreç içerisinde, yaşanan bu farklılıklardan ötürü içinde yaşamış olduğumuz toplumun değer yargıları ve normları “normal”, “anormal” veya “normal dışı” olarak ifade edilen değerlendirmeleri ortaya çıkarmaktadır. Yapılan bu değerlendirmeler, avantajlı ve dezavantajlı olarak belirtilen iki ana grup içerisinde ele alınmaktadır. Akıl sağlığı yerinde olmak, eğitimli olmak, iyi bir konuma sahip olmak gibi etkenler üst bir değer olarak görülürken; bu ve benzeri etkenlerden yoksun olma durumu ise, alt bir değer olarak görülmektedir. Bu doğrultuda üst bir değere sahip olan bireyler, normal ve avantajlı olarak ifade edilen gruplarda yer almalarına karşın alt bir değere sahip olan bireyler ise, normal dışı ve dezavantajlı olarak ifade edilen gruplarda yer almaktadır. Otizmli bireylerin de, bu dezavantajlı gruplar içerisinde yer almalarıyla birlikte toplumsal yaşam mücadeleleri başlamıştır. Buradan hareketle çalışmada, otizmli bireylerin yaşam mücadelelerine ışık tutan, tüm insanlığı aydınlatan, yaşanmış, gerçek bir hikaye olan “Temple Grandin” filminin analizi gerçekleştirilecektir.

Film, 2010 Amerika Birleşik Devletleri yapımı biyografi türünde bir filmdir. Bu filmde, sığır çiftliklerindeki ve kesimhanelerdeki çiftlik hayvanlarına yönelik olarak daha insani müdahale uygulamalarının gerçekleştirilmesinin yolunu açan, devrim niteliğinde fikirler geliştiren ve aynı zamanda da otizmli bir kadın olan Temple Grandin’in yaşam hikayesi anlatılmaktadır.

”Farklıyım ama eksik değilim!” sözünden hareketle başlayan bu gerçek yaşam hikayesinin başkahramanı Temple Grandin, hayvan bilim uzmanı ve aynı zamanda bir devlet üniversitesinde profesör, yazar, otizm aktivisti ve hayvancılık sektöründe hayvan davranışları alanında danışman olarak faaliyet göstermektedir. Yapılacak olan bu çalışmada, öncelikli olarak engellilik ve bir engellilik türü olan otizm spektrum bozukluğu hakkında bilgiler verildikten sonra çalışmanın ana konusunu oluşturan “Temple Grandin” filminin; toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları üzerinden analiz edilmesi gerçekleştirilecektir. Çalışmanın sonunda, otizmli bireylere sunulan hizmetler bağlamında Türkiye’de gerçekleştirilen etkinlikler hakkında bilgilere değinilecektir.

Anahtar Kelimeler: Engellilik, otizm, Temple Grandin, film analizi.

1. GİRİŞ

“Farklıyım ama eksik değilim!” sözünden hareketle, otizmli bir bireyin muhteşem yaşam öyküsü karşımıza çıkmaktadır. Toplum içerisinde “farklı bir birey” olmaları durumundan dolayı normal dışı olarak nitelendirilen bu insanlar, toplumun diğer üyeleri tarafından uzaklaştırılmaktadır. Yaşanılan bu durum, hem otizmli bireyleri hem de ailelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Buradan hareketle, konu ile ilgili olan kavramların açıklamaları yapılacaktır. Akabinde, otizmli bir bireyin hayat mücadelesini anlatan “Temple Grandin” filmi; toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları bağlamında ele alınacaktır. Çalışmanın sonunda ise, Türkiye’de otizmli bireylere yönelik olarak hazırlanan “Eylem Planı” hakkında kesitler sunulacaktır.

KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE

1. ENGELLİLİK NEDİR?

Engellilik kavramı konusunda yapılan açıklamalar, çeşitlilik arz etmektedir. Yapılan bu çeşitli açıklamalardan bazıları şu şekilde sıralanmıştır:

Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu engellilik tanımı; fiziksel, psikolojik, toplumsal, zihinsel ve duygusal boyutları kapsamaktadır. Bireyin, bu boyutlardan herhangi biriyle yaşamış olduğu problem onun hem özel hem de sosyal yaşamında yerine getirmesi gereken sorumlulukları konusunda zorluklar yaşamasına sebebiyet vermektedir (Yayman ve Çımat 2012, akt. Kılıç, 2019: s. 10).

Toplumsal yaşamda engellilik kavramıyla aynı anlama geldiği düşünülen ve her bireye yönelik kızgınlık anında ya da psikolojik veya fiziksel şiddet ortamında hakaret edici ifade olarak özürlü kavramı kullanılmaktadır. Bu kavram, bireyin gereksinimlerini karşılaması konusunda yaşadığı sıkıntılardan dolayı toplumsal yaşama uyum sağlayamaması şeklinde tanımlanmıştır (Seyyar, 2015: 25, akt. Seloğlu, 2019: s. 6). Dolayısıyla, engellilere yönelik olarak oluşturulan kanunlarda özürlü kavramı kullanılmıştır. Ancak 2014 yılında yapılan yeni düzenlemeyle birlikte artık özürlü kavramı yerine engelli kavramı kullanılmaya başlanmıştır ve oluşturulan bu kanuna göre, engelli ve engellilik kavramları şu şekilde tanımlanmıştır: “Engelli fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum ve çevre koşullarından etkilenen birey; Engellilik ise, bireyin engelliliğini ve engellilikten kaynaklanan özel gereksinimlerini, uluslararası yöntemleri temel alarak belirleyen derecelendirmeler, sınıflandırmalar ve tanılamalar olarak ifade edilmiştir” (Engelliler Hakkında Kanun, 01.07.2005, akt. Seloğlu, 2019: s. 6).

Yapılan bu tanımlamalardan hareketle, engellilik türleri şu şekilde sınıflandırılmıştır: Bedensel Engelli Bireyler,
Omurilik Felçlileri,
Görme Engelli Bireyler, İşitme Engelli Bireyler,
Dil ve Konuşma Engelli Bireyler,
Zihinsel Engelli Bireyler,
Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireyler,
Ortopedik Engelli Bireyler,
Spastik Engelli Bireyler (Öztürk 2013).

Çalışmanın konusu gereği, engellilik türlerinden Otizm Spektrum Bozukluğu ele alınacaktır.

1.1. Otizm Spektrum Bozukluğu

Otizm kavramı, ilk olarak Eugen Bleuler tarafından bireyin kendisine olan hayranlığı anlamında kullanılmıştır. Bu anlamla birey, kendisini içinde yaşamış olduğu dünyadan soyutlamıştır. Buradan hareketle otizm, gerçek olan durumla ilişki kurma konusunda yaşanan sıkıntı olarak ifade edilmiştir ve çocuk şizofrenisi olarak adlandırılmıştır (Kayaoğlu ve Görür, 2008:27, akt. Mengi, 2014: s. 10).

Otizme ilişkin yapılan tanımlamalar şu şekilde ele alınmıştır:

Otizm, sosyal yaşamın devamlılığı için önemli olan sosyal etkileşimsel ve iletişimsel yönden yaşanan bozukluk olarak tanımlanmaktadır (Cottenceau vd., 2012; Russell vd., 2010, akt. Biber, Cankorur, Akçay ve Şumnulu, 2018: s. 349).

Türkiye Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre otizm, “Sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi ve etkinliklerdeki sınırlılığı erken çocukluk döneminde ortaya çıkan ve bu özellikleri nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey” şeklinde tanımlanmıştır (Diken, 2018: 446, akt. Sarcan, 2019: s. 20).

Sosyolojik anlamda otizm ise, öncelikli olarak otizmli bireyi ve ailesini toplumsal, kişisel, psikolojik, ekonomik ve benzeri boyutlar üzerinden etkileyen, sıkıntılara yol açan, içinde yaşamış oldukları toplumsal ortamdan dolayı uzaklaşmalarına sebebiyet veren, etiketlenmeye, dışlanmaya maruz bırakan ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde çatışmalar yaşamalarına neden olan işlev bozucu bir etken olarak tanımlanmıştır (Kanner, 1943:217-250, akt. Mengi, 2014: s. 15).

2. TEMPLE GRANDİN FİLM ANALİZİ

Temple Grandin filmi; toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları üzerinden ele alınacaktır.

2.1. Toplumsal Yaşam Alanları

Herkes ekonomik, sosyal, kültürel, bedensel, psikolojik açıdan farklı olan zenginlikleri oluşturmaktadır. Ancak zaman içerisinde, içinde yaşamış olduğumuz toplumun değerler yargıları ve normlarından ötürü farklı olan bu zenginlikler “normal” veya “normal dışı” olarak sınıflandırılmıştır. Normal olarak ifade edilen sınıflandırma, toplumun avantajlı grupları kısmında yer alırken; normal dışı olarak ifade edilen sınıflandırma ise, toplumun dezavantajlı grupları kısmında yer almıştır (Mengi, 2014: ss. 31-32). Kahramanımız Temple Grandin, aslında mükemmel bir görsel hafızaya sahip olmasına rağmen sergilemiş olduğu davranışlarından ötürü diğer insanlar tarafından farklı ve otizmli bir birey olarak algılandığı için dezavantajlı grup içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla, yapılan sınıflandırma kapsamında bu iki grubun kendilerine ait yaşam alanlarının olmasının yanı sıra ortak kullandıkları toplumsal yaşam alanları da bulunmakta ve bu alanlarda yaşamlarını sürdürmektedirler (Mengi, 2014: ss. 31-32).Ancak genelde engelli bireylere özelde ise otizmli bireylere yönelik olarak sergilenen olumsuz davranışlar, onların içinde yaşamış oldukları toplumsal yaşam alanlarından uzaklaşmaları ya kendi istekleri doğrultusunda ya da zoraki bir şekilde gerçekleşmektedir. Temple da, çevresindeki insanlardan dolayı yaşamış olduğu mekanlardan uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Yapılan bu ilk uzaklaştırılma faaliyeti, Temple dört yaşındayken doktoru tarafından otizm tanısı konulduktan sonra nasıl bir tedavi yönteminin izlenmesi gerektiğini söylemesi yerine direkt olarak annesine onun hastaneye yatırılması gerektiğini söylemesi böyle bir mekansal uzaklaştırılmanın gerçekleştirilmeye çalışılmasının bir göstergesidir. İlerleyen dönemlerde, okul yaşamında arkadaşına vurmasından dolayı okuldan atılmış ve farklı okullara gitmek zorunda kalmıştır. Sadece sarılma ihtiyacı hissettiği için geliştirmiş olduğu “Hug Box (Sarılma Kutusu)”nu kabul etmeyen yönetici, Temple’ın burada olmaması gerektiğini vurgulamıştır ve yine üniversite döneminde, erkeklerin yoğunlukta olduğu hayvan çitliğinde staj yaparken kadın olduğu ve bu mesleğe uygun olmadığı için gitmesi gerektiği söylenmiş ve zorbalıklara maruz kalmıştır.

2.2. Sosyalleşme ve Sosyal İlişkiler

Birey, doğduğu andan itibaren içinde yaşamış olduğu ailenin, grubun, kültürün ve toplumun bir üyesi konumundadır. İlerleyen süreçlerde bireyler, üyesi oldukları bu toplumun kuşaktan kuşağa aktarılan değerlerini, kültürlerini, normlarını sosyalleşme süreciyle birlikte öğrenmektedir. Buradan hareketle sosyalleşme; toplumsal tutumların, değerlerin, alışkanlıkların, örnek olan davranışların bireylere aktarılması süreci olarak tanımlanmaktadır. Sosyalleşme sürecinin aktarılması konusunda yardımcı olan en önemli sosyalleştirme aracı, ailedir. Çünkü sosyalleşmenin temeli burada atılmaktadır. Ebeveynlerin sergileyecek oldukları davranışlar, onları rol model olarak gören çocukları için oldukça önemlidir. Ailede atılan bu sosyalleşme temelinin geliştirilmesi konusunda diğer önemli faktörler ise, okul ve akran çevresidir. Bu çevrede yoğunluklu olarak, hem olumlu hem de olumsuz birikimler gerçekleşecektir. Bu birikimler elde edilirken aynı zamanda da bireyin, toplumsal çevreye uyum sağlaması da beklenmektedir (Kılbaş, 2001: 99, akt. Söğüt, 2006: s. 3).

Ancak otizmli bireyler, sosyal etkileşim ve iletişim becerilerini geliştirmeleri konusunda yaşamış oldukları yetersizliklerden ötürü topluma uyum sağlamaları konusunda sıkıntılar yaşamaktadır. İletişim kurma konusunda

önemli bir etken olan göz temasından ve fiziksel temastan kaçınmaktadırlar (Volkmar ve Chawarska, 2005:19-21, akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 612). Nitekim Temple da; annesi, teyzesi, öğretmeni ve arkadaşlarıyla iletişim halindeyken göz teması kurmaktan kaçınmış ve ne zaman sevinç ya da üzüntü gibi duygu durumlarını yaşadığında ise, annesi veya teyzesi ona sarılmak istediğinde anında geri çevirmiştir ya da diğer bir ifadeyle fiziksel temas kurmaktan kaçınmıştır.

Otizmli bireyler, akranlarıyla sosyal ilişki kurma konusunda da güçlükler yaşamaktadır. Çünkü duygu durumlarını, nasıl ifade edeceklerini bilemedikleri ve bunları da aktaramadıkları ve aynı zamanda da karşı tarafın duygularını algılama konusunda zorlandıkları için yaşamış oldukları tüm bu durumlar, onların arkadaşlık ilişkisi kurmak isteseler dahi yalnızlığa doğru sürüklemiştir (akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 612). Temple da, dört yaşına kadar konuşamadığı için arkadaşlarıyla olan ilişkileri oldukça zayıftır ve hatta kalabalık bir arkadaş grubu ortamında tedirgin olmuş ve çığlık atmıştır. Onun en yakın arkadaşları, hayvanlar ve icat ettiği sarılma kutusudur. Bu yakın arkadaşları ile yalnızlığını ve sarılma hissiyatını gidermeye çalışmaktadır. Oyun oynanırken ya da herhangi bir işle uğraşırken Temple tek kalmayı tercih etmektedir. Okuldayken de, kendi bisikletini yaptığı sırada arkasından yaklaşan arkadaşı, ona dokunduğu için yumruk atmıştır. Dolayısıyla istemeden sergilemiş olduğu bu tepkiler, onun yalnız kalmasına sebebiyet vermiştir.

2.3. Toplumsal Dışlanma

Otizmli bireyler, toplumun birer üyesi olmalarına rağmen diğer insanlar tarafından potansiyel bir tehlike olarak arz edildikleri için toplumun dezavantajlı konumlarına doğru itilmektedir. Dolayısıyla bu konumda yer alan bireyler, toplumsal kaynaklara ulaşma konusunda da sıkıntı yaşamaktadır. Ancak özelde otizmli ve tüm engelli bireyler, farklılıklarından ve engellerinden ötürü bu konuma gelmemişlerdir. Onları bu konuma iten önemli sebep içinde yaşamış oldukları toplumun sürekli olarak gerçekleştirdikleri engellemelerinden kaynaklanmaktadır (Burcu, 2017: ss. 111-112).

Otizmin, sosyolojik çerçevede açıklanması konusunda yarar sağlayacak olan en önemli yol, etiketleme ve damgalama kuramlarına ilişkin gerçeklikleri anlamaktan geçmektedir. Çünkü toplumun diğer üyelerinin, otizmli bireyleri nasıl ifade ettikleri konusunda etiketleme ve damgalama kuramları önem arz etmektedir (Mengi, 2014: s. 39).

Etiketleme: Bir davranışın sapmış veya sapmamış olarak belirlenmesi yönünde, Edwin Lemert ve Howard Becker tarafından 1950 yıllarında literatüre kazandırılmıştır. Becker, etiketlemeyi kişinin içinde yer aldığı grubun kurallarına uymak zorunda olması şeklinde ifade etmiştir (Becker, 1967:28-29, akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 615).Dolayısıyla burada, bireyin üzerinde bir grup baskısı söz konusudur ve grup normlarına uymadığı takdirde de ağır yaptırımlarla karşılaşabilmektedir. Karşılaşılan bu ağır yaptırımlarla birlikteartık o fark edilen, diğer bir ifadeyle etiket sahibi olan bir bireydir. Sahip olunan bu etiketler, bireyin yaşamını uzun süre boyunca olumsuz etkilemektedir (Greenspan vd., 2004:10, akt, Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 615).

Damgalama: Bu kuramın öncüsü, Erving Goffman’dır. Goffman damgalamayı, kişinin içinde yaşamış olduğu toplum tarafından gözden düşürülmesi ve onur kırıcı zedelemelere maruz bırakılması şeklinde tanımlamıştır (akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 615).

Kahramanımız Temple Grandin de, etiketlenmeye maruz kalmıştır. Bu durumun en yoğun yaşandığı zamanlar ise, okul hayatıdır. Otizmli olmasından dolayı uyaranlara ilişkin vermiş olduğu tepkiler, diğer insanlar tarafından farklı, değişik olarak algılanmaktadır. Bu sebeple de, akran çevresinden uzakta kendisine ait bir dünya oluşturmuştur. Çünkü sürekli olarak öğrendiği bilgileri tekrar ettiği için gitmiş olduğu okullarda akranları tarafından“Kayıt Cihazı” olarak isimlendirilmiştir. Hayatının dönüm noktasını oluşturan ve severek gitmiş okulda da, yaşamış olduğu sıkıntılı durumlar söz konusu olmuştur. Bir dersinde, Temple’ın ilgisini çekmeyen ve algılama durumunu zorlaştıran konuların işlenmesi sonucunda vermiş olduğu tepkiler onun,diğerleri tarafından gülünç durumuna düşmesine sebebiyet vermiştir ve yine hocasının vermiş olduğu bir ödevi yaparken kendi anlayacağı şekilde yerleri çizmesi, insanların boyunu ölçmesi gibi durumlardan dolayı “Değişik”, “Ucube” gibi etiketlere maruz kalmıştır. Dolayısıyla akranlarıyla yaşamış olduğu bu ilişkiler, onun farklı isimlerle etiketlenmesine sebebiyet vermiştir.

Toplumun, otizmli bireyleri korunmaya muhtaç birer birey olarak düşünmeleri, acıma duygusuyla bakmaları, sahip olduğu farklılıklarından ötürü dışlamaları ve onları tehlikeli olarak lanse etmeleri ve benzeri etkenlere yönelik tutumlarından dolayı onların aileleriyle birlikte toplumsal yaşamdan uzaklaştırılmalarına sebebiyet vermektedir. Yaşanılan bu durum sonucunda da, hem otizmli bireyler hem de aileleri yaşadıkları toplumdan soyutlanmaya başlamaktadırlar (Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 612). Ancak Temple, yaşamış olduğu tüm bu zorluklara rağmen arkasında ailesinin de desteğiyle birlikte kendisini hiçbir şekilde toplumdan soyutlamamış; aksine kaçmayarak, mücadele ederek toplumun üzerine doğru yürümüştür.

2.4. Sosyal Destek

Temelde, bireyin etrafındaki insanlar tarafından sevilmesi, değerli olduğunu hissetmesi, destek görmesi, korunması gibi etkenler sosyal destek unsurları olarak ifade edilmektedir. Bireyin gereksinim duymuş olduğu bu etkenler karşılandığı zaman kendisine olan güveni artmakta, her türlü problemleri başarıyla halletmekte, kendisini geliştirmekte ve korumaktadır (Dunst vd., 1986; Kazak ve Marvin, 1984; Ünlüer, 2009, akt. Meral ve Cavkaytar, 2012: s. 20).

Otizmli bireylerin de, toplumsal yaşama uyum sağlamaları konusunda en büyük sosyal destekleri, aileleridir. Bu doğrultuda, ailelerin öncelikli olarak farklı olan çocuklarının bu durumlarını kabul etmeleri gerekmektedir. Buradan hareketle de, hem kendileri hem de çocukları için diğer sosyal kuruluşlardan destek alarak topluma yeni ve farklı zenginlikler kazandıracaklardır (Nealy, vd., 2012; Ünlüer, 2009, akt. Biber, Cankorur, Akçay ve Şumnulu, 2018: s. 349). Nitekim Temple’ın arkasındaki en büyük sosyal destek, ailesi ve özellikle de annesidir. En başta, otizm tanısı konulduğu andan itibaren annesinin onu hem kendisine hem de topluma kazandırmaya çalışmasıyla başlamıştır mücadelesi. Temple konuşamadığı için annesinin konuşma terapistleri ayarlamasıyla dört yaşında konuşmaya başlaması onun toplumsal yaşamdaki mücadelesinin ilk başarısı olmuştur. Yine hayatını değiştiren okula attığı ilk adım ve fen hocasının, onun muhteşem görsel hafızasını fark etmesi yaşamının dönüm noktalarını oluşturmuştur. Temple’ın beyni, adeta bir film makinesi gibi. Görmüş olduğu somut nesneleri, hafızasında görselleştirerek yeniden anlam kazandırmaktadır. Hatta hocasıyla arasındaki geçen dialogda, küçüklüğünden beri giymiş olduğu ayakkabılarla ilgili konuşması ve hocasının da giymiş olduğu ayakkabılarından söz etmesi gibi durumları, beyninin ne kadar muhteşem olduğunun bir göstergesidir. Bu durumu fark eden hocası da, Temple’ın bu görsel zenginliğini kullanması ve geliştirmesi yönünde onun iyi bir üniversiteye gitmesi gerektiğini söyleyerek ve onu bu doğrultuda yönlendirerek sosyal desteğin temellerinden birini atmış olmaktadır. Ve nitekim Temple, artık bir üniversitelidir.

2.5. Toplumsal Bilinç/Farkındalık

Filmde gösterilen bu ve benzeri mücadele örneklerinin, devamlılığının sağlanması ve hem avantajlı hem de dezavantajlı gruplara yönelik olarak örnek teşkil etmesi bağlamında farkındalık yaratmak gerekmektedir. Bu farkındalığa ilişkin olarak sergilenen en güzel örneklerden biri ise, filmin son sahnesinde görülen Temple’ın annesiyle birlikte katılmış olduğu Ulusal Otizm Kongresi’nde yapmış olduğu konuşmasıdır. Diğer otizmli bireyler ve onların aileleri ile birlikte yer alınan bu kongrede, çocuklarının nasıl tedavi edilmeleri gerektiği konusunda tartışma yapılırken Temple ayağa kalkarak kendisinin de otizmli bir birey olduğunu, küçükken konuşamadığını ama ailesinin desteklemesi ve özellikle de kendisinin pes etmemesi sonucunda otizmli bir doktora öğrencisi olduğunu belirtmiştir. Diğerlerinin de, duydukları bu sözlerden etkilenmeleriyle birlikte Temple’ı kürsüye doğru yönlendirerek farklı olan bu zenginliklerin toplumsal yaşama kazandırılmaları konusunda mücadeleler başlamıştır.

3. TÜRKİYE’DE OTİZMLİ BİREYLERE SUNULAN HİZMETLER

Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Yönelik Ulusal Eylem Planı ile ilgili yapılan çalışma, 3 Aralık 2016 yılında Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu eylem planının bir kesiti şu şekildedir:

“Otizm Spektrum Bozukluğu olan bireylerin, diğer engel gruplarında olduğu gibi bağımsız olarak toplumsal yaşama tam katılımda yaşadıkları engeller bulunmaktadır. Dolayısıyla otizmli bireylere yönelik olarak başta özel eğitim olmak üzere sağlık, mesleki eğitim ve istihdam olanaklarından yararlanmaları amacıyla sosyal politika tedbirlerinin geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.

Özel eğitime ihtiyacı olan tüm bireylerde olduğu gibi Otizm Spektrum Bozukluğuna sahip olan bireylerde de eğitim uygun şekilde yapılandırıldığı, işlevsel eğitim programları geliştirildiği, öğretim süreci bireysellik esasına göre hazırlandığı zaman bağımsız yaşam becerilerinin edinilmesi ve toplumsal bütünleşmenin sağlanılması bağlamında önemli ilerlemeler kaydedilmektedir…

Türkiye’de, Otizmli bireylerin yaygınlık oranlarına ilişkin bir çalışma bulunmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) alınan 2014 yılı verilerine göre, zorunlu eğitim çağındaki Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocuk sayısı 16.837’dir. Otizmli bireylere sunulan özel eğitim hizmetleri, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilmekte olup buna ilişkin olarak uygulama hükümleri ise, “Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği”nde yer almaktadır. Otizmli bireyler özel eğitim uygulama merkezlerinde, özel eğitim iş uygulama merkezlerinde, özel eğitim sınıflarında ya da normal gelişim gösteren akranlarıyla birlikte kaynaştırma sınıflarında eğitim görmektedir. Ayrıca bu bireyler, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde de destek eğitimi almaktadırlar. Türkiye’deki özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin %53,2’si Otizmli olan bireylere hizmet vermektedir. Bunun yanında Otizmli olan bireyler, okul öncesi dönemde okul öncesi kurumlara zorunlu ve destek özel eğitim hizmetleri sağlanmasıyla başarılı bir şekilde kaynaştırılabilmektedir…

Otizmli olan bireylerin, sunulan hizmetlerden diğer bireylerle eşit olarak yararlanmasını sağlamak ve bağımsız bir biçimde toplumsal yaşamın her alanına katılımlarını kolaylaştırmak amacıyla Eylem Planı’nda 6 öncelikli alan belirlenmiştir. Bu alanlar şu şekilde belirtilmiştir:

  1. Farkındalık Çalışmaları ve Kurumlar Arası İşbirliği,
  2. Erken Tanı, Tedavi ve Müdahale Zincirinin Kurulması,
  3. Ailelere Yönelik Hizmetlerin Geliştirilmesi,
  4. Eğitsel Değerlendirme, Özel Eğitim, Destek Eğitim ve Rehabilitasyon Hizmetlerinin Geliştirilmesi,
  5. İstihdam Süreçleri ve Çalışma Hayatı,
  6. Sosyal Hizmet, Sosyal Yardım ve Toplumsal Yaşama Katılım” (Resmi Gazete, 2016: sayı: 29907).

SONUÇ

Çalışmada, dezavantajlı gruplardan biri olarak belirtilen otizmli bireylerin toplumsal yaşam mücadeleleri bir film analizi üzerinden incelenmiştir. Öncelikle engellilik ve engelliliğin bir türü olan otizm spektrum bozukluğuna ilişkin açıklamalar yapılarak toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları üzerinden film analiz edilmiştir.

Yapılan bu çalışmada, otizmli bir bireyin içinde yaşadığı toplumsal mekanda karşılamış olduğu zorluklar ve aynı zamanda bu zorluklara karşı göstermiş olduğu mücadele örneği sergilenmektedir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, “Temple Grandin” filminde yer alan örnekler ile çalışmanın başında belirtilen toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları arasında ilişki bulunmaktadır.

“Temple Grandin” filminde yer alan örnekler ve kuramlar arasındaki ilişki açıklandıktan sonra otizmli bireylere sunulan hizmetler bağlamında Türkiye’de gerçekleştirilen etkinlikler hakkında bilgiler verilmiştir.

MAKALE KAYNAK : https://dergipark.org.tr/tr/download/journal-file/19819

KAYNAKÇA

Biber, K., Cankorur, H., Akçay, Z. ve Şumnulu, B. (2018). Çocukları Okul Öncesi Eğitime Devam Eden Annelere Otizm Spektrum Bozukluğuna Yönelik Farkındalık Eğitimi. Turkish Studies Educational Sciences, Volume 13/11, Spring 2018, p. 345-362.DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.13556

Burcu, E. (2017). Türkiye’de Engelli Bireylerin Dezavantajlı Konumlarına Engellilik Sosyolojisinin Eleştirel Tavrıyla Bakmak.Toplum ve Demokrasi, 11 (24), Temmuz-Aralık, s. 107-125. Erişim adresi:

https://dergipark.org.tr/tr/pub/iusoskon/issue/26348/277648

Çopuroğlu, C., ve Mengi, A. (2014). Toplumsal Dışlanma ve Otizm. Turkish Studies – International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/5 Spring 2014, p. 607-626. Erişim adresi: http://dspace.sozlutarih.org.tr/handle/20.500.11834/129

Kılıç, M. (2019). Çalışma Yaşamında Engellilerin Karşılaştığı Sorunlar ve Sosyal Hizmet. (Yüksek lisans tezi). Manisa Celal Bayar Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Manisa. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Mengi, A. (2014). Sosyolojik Boyutlarıyla Otizm. (Doktora tezi). Fırat Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Meral, B., ve Cavkaytar, A. (2012). Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği’nin Psikometrik Özelliklerinin Otizmli Çocuk Aileleri Üzerinden İncelenmesi. e-uluslararası eğitim araştırmaları dergisi, Cilt: 3 Sayı: 4– Sonbahar 2012 ss. 20- 32. Erişim adresi: http://www.e-ijer.com/en/download/article-file/89758

Sarcan, Ç. (2019). Otizmli Bireylere Sahip Ailelerin Yaşadıkları Sorunların Sosyolojik Bir Değerlendirmesi: Bulancak İlçesi Örneği. (Yüksek lisans tezi). Afyon Kocatepe Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyon. Erişim adresi:https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Seloğlu, Z. (2019). Türkiye’de Engellilikle İlgili Sosyal Politikaların Sosyolojik Açıdan Değerlendirilmesi. (Yüksek lisans tezi). Fırat Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Söğüt, M. (2006). Sporun Bedensel Engellilerin SosyalleşmeleriÜzerine Etkisi. (Yüksek lisans tezi). Mersin Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Mersin. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Resmi Gazete, (3 Aralık 2016). Erişim adresi: https://ailevecalisma.gov.tr/eyhgm/sayfalar/otizm-spektrum- bozuklugu/

Nihan ALTAN SARIKAYA Cemile Hürrem AYHAN, Özge SUKUT

İstanbul Üniversitesi, Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı, İstanbul

ÖZ

Tarih boyunca dans, toplumların kültürel ve sosyal yaşan– tısında önemli bir rol oynamış ve bir tür sanat ve eğlenceye dönüşştür. Kişinin bedeninin ve duygularının bütünleş– mesini sağlayan dans, antik çağlardan beri bir sağaltım yöntemi olarak kullanılmaktadır. Kişinin bedenini kullana– rak kendini ifade etmesini sağlayan dans, terapi için güçlü bir araçtır. Kişinin duygusal, bilişsel, fiziksel ve sosyal bütünlüğünü güçlendirmek için hareketin terapötik kullanı– mını temel alan dans ve hareket terapisi ise 1940’lı yılların sonundan itibaren farklı hasta ve hastalık gruplarında sık– lıkla kullanılmaktadır. Bu makalede, sağlık çalışanlarının dans ve hareket terapisinin etkileri ve farklı hasta grupla– rında kullanımı hakkında literatür doğrultusunda bilgilen– dirilmesi ve ruhsal hastalıklarda beden zihin odaklı giri– şimlerin geliştirilmesine katkı sağlaması amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Dans ve hareket terapisi, psikososyal girişimler, ruhsal hastalıklar

GİRİŞ

Antik çağlardan beri dansın iyileştirici etkisi bilin- mekte ve doğum, ölüm, hastalık gibi durumlarda iyileştirici bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Dans, bireyin yaşadığı olumsuz olayları bilişsel olarak kavrayabilmesini ve üstesinden gelmesini sağlarken, bireyin fiziksel benliğini hissetmesine, sorunları analiz etmesine, günlük yaşamında karşılaştığı sorunlara çözümler bulmasına ve beden imajını, benlik saygısını geliştirmesine de katkıda bulunmaktadır (1,2).

ABSTRACT

Throughout history, dance has played a very important role in the cultural and social practices of societies and has become a kind of art and entertainment. Dance which enables integration of the body and feelings of the indivi– dual has been used as a treatment method since ancient times. Dance is a useful method for therapy, allowing the body to express itself by using the body. Dance and move– ment therapy, based on the therapeutic use of movement to strengthen the emotional, cognitive, physical and social integration of the person, has been frequently used in diffe– rent patient and disease groups since the late 1940s. In this article, it is aimed to inform the health workers about the effects of dance and movement therapy in the light of the literature about the effects and use in different patient gro– ups and to contribute to the development of body and mind intervention in mental illnesses.

Key Words: Dance and movement therapy, psychosocial interventions, mental illness

Dans ve hareket terapisi (DHT); bireyin duygusal, bilişsel, fiziksel ve sosyal bütünlüğünü arttırmaya yönelik olarak dans ve hareketin terapötik kullanımı olarak tanımlanmaktadır ve en önemli bileşenleri beden, dans, yaratıcılık ve terapötik ilişkidir. Kişiliğin sözsüz ve etkileyici yönlerine olan ilginin artmasıyla 1940’larda geliştirilen DHT ilk olarak Amerika’da uygulanmaya başlanmış ve Avrupa ülkelerinde uygulanmaya başlaması da DHT’nin gelişimine katkıda bulunmuştur (3,4).

Dans ve hareket terapisinin temel prensibi, bireyin hareketlerinin derinlemesine gözlenmesi ve bireyin iç dinamikleri ile ilişkilendirilmesi esasına dayanmaktadır. Çünkü kişinin hareketleri, kişiler arası, ruhsal ve kültürel kalıplarını yansıtmaktadır. Dolayısıyla hareket ve anlam arasında doğrudan bir ilişki vardır. Örneğin, günlük yaşamda iletişim kurarken karşımızdaki kişinin jest ve mimikleri bizde kendiliğinden tepkilere yol açabilmektedir. Bireyin hareketi aynı zamanda bir gereksinimi karşılamaya ve çevreyle baş etmeye yönelik olduğundan bireyin çevreyle kurduğu ilişkiyi ve sorun çözme tarzını yansıtır ve farklı durumlara adapte olmasını sağlar. Sağlıklı hareket ise bireyin farklı durumlarla baş etmesini sağlayan ve kendini ifade etmede kullandığı esnek davranışlardır. Dans terapisti, bireyin hareketlerini gözlemleyerek, bireyin hareketlerini algılamasını, farkında olmasını ve hareket repertuarının genişlemesini sağlar. Bunun sonucunda bireyin farkındalığı artar, yeni hareket mekanizmaları gelişir, duygularında ve sözel iletişimde yeni iletişim mekanizmaları geliştirebilir. Beden ve ruh entegrasyonunu ve sosyal iletişimi geliştiren dans ve hareket terapisi, birebir seans ya da grup terapisi şeklinde, sağlıktan eğitime farklı alanlarda sağlıklı ve hasta gruplarda bu alanda eğitim almış terapistler tarafından uygulanmaktadır (3-5). DHT’de eylem, hem müdahale hem de değerlendirme aracı olarak kullanılmaktadır. Katılımcıların eylemlerinin empatik olarak yansıtılması (aynalama) bireyin duygularının daha iyi ifade edilmesini sağlar. Genellikle katılımcıların kendi müziklerini ve hareketlerini seçmesi önerilir (6).

DHT’nin amacı, bireyin ruhsal ve bilişsel açıdan çevreyle bütünleşmesidir. DHT bireyin duygularını ve bedeninin bu duygulara verdiği yanıtı tanımlamasını ve bu duyguların vücudun belirli bir bölümü ile bağlantı kurmasını ve yaşanan bu deneyimlerin pay- laşılmasını sağlar. Bu süreç en iyi şekilde grup içeri- sinde güvenli bir yapı oluşturarak ve bireylerin bedenleri aracılığıyla duygularını keşfetmelerini sağ- layarak gerçekleştirilir (6). Aynı zamanda yeni bir şeyler yaratmak terapötik açıdan yararlıdır. Kişinin kendini güçlü hissetmesini sağlayarak, hastaların tedavi hedeflerine ulaşmaları için motive eder ve DHT bireyin kişiliğinin güçlü yönlerini kullanarak yaratıcılığının teşvik edilmesini sağlar (3,7-9). Bu durum bireyin duygusal yaşantılarını ifade etmesine ve baş- kaları tarafından da yaşanan bu deneyimlerin payla- şılmasına ortam oluşturur. DHT fiziksel aktiviteler ve duyusal uyarımı kullanarak yaratıcı eylemler aracılı- ğıyla hastaların ego bütünlüğünü iyileştirmeye, kişi- lerarası ilişkiler ve iletişim becerilerinin geliştirilme- sini sağlayarak öfke ve saldırganlığın kontrol altına alınmasına yardımcı olur (3,10).

DHT bireyin:
– Daha geniş bir grup içerisinde yeniden sosyalleşmesini,
– Duygularını ifade etmesinde sözlü olmayan yaratıcı ifadeleri kullanmasını,
– Benliğinin ve bedeninin farkına varmasını, – Benlik saygısının artmasını,
– Kas koordinasyonunun ve hareket kabiliyetinin artmasını,
– Bedenin gevşemesini sağlayarak, fiziksel ve psikolojik gelişimine katkıda bulunur (3,7).

Dans ve hareket terapisinde, bireylerin sözel ifade- lerinin yanı sıra beden dillerine de odaklanılması diğer terapi türlerinden farklı bir özellik olarak kar- şımıza çıkmaktadır. Hastanelerden okullara birçok farklı ortamda ve farklı gruplarda dans ve hareket terapisi aracılığıyla bireylerin sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel sorunları ele alınabilir. Literatürde DHT’nin insanların tüm gelişim seviyelerinde eylem, farkındalık, ritim ve gevşeme tekniklerini kullanarak yaşanan değişimlere uyum sağlamasına yardımcı olduğunu belirten çalışmalara rastlanmış-tır (11-14).

DHT’nin:
– Zihin, beden, duygu, yaratıcılık ve maneviyatı bütünleştirmesi,
– Terapötik süreç içerisine gevşeme, nefes alma ve imajinasyon tekniklerini dahil etmesi,
– Dokunma, yansıtma (aynalama), eşzamanlılık ve vücut empatisinin kullanımını sağlaması, – Olumlu fiziksel ve duygusal başa çıkma yöntemleri geliştirilmesini sağlaması,
– Duygusal iyileşmeyi sağlaması gibi özellikleri farklı hasta gruplarında uygulanabilirliğini sağlamaktadır (15).

Dans ve Hareket Terapisinin Kullanıldığı Gruplar

Dans ve hareket terapisinin otizm, şizofreni, demans gibi farklı hasta gruplarındaki etkileri yapılan çalış- malarda ele alınmıştır. DHT’nin içinde yer alan ritmik vücut hareketleri, odaklanma, yeme bozuklukları gibi sorunları olan bireylere yardımcı olabilirken, sözsüz iletişimin kullanılması da, iletişim becerilerinin geliştirilmesine, taciz, ihmal gibi travmaya maruz kalmış bireylerin olumlu baş etme becerileri geliştir- mesine yardımcı olabilmektedir (5).

Sağlıklı Bireylerde DHT

Çeşitli kültürlerde dans, stresin azaltılması ve strese karşı dayanıklılığın arttırılması için kullanılmıştır. Zihin ve bedenin bütünleşmesi nöromüsküler ve duyusal gibi birçok düzeyde gerçekleşebilmektedir. Duyuların hareket aracılığıyla deneyimlenmesi kişi- ye farkındalık kazandırarak bireyin kendisini ve çevresini algılamasını etkiler (16,17).

Sağlıklı birey gruplarında yapılan DHT’nin, depres- yon, kaygı, beden imajı, bireyin kendini olumlu şekilde kabulü ve psikiyatrik tanı almayan bireylerde anksiyete gibi değişkenler üzerinde değişime neden olduğu belirtilmiştir. Stres yönetimi üzerine etkisini incelemek amacıyla yapılan bir çalışmada ise, uygu- lanan girişimin kısa süreli etkisi incelendiğinde olum- suz baş etme becerilerini azalttığı, uzun süreli etkisi- ne bakıldığında ise olumlu baş etme becerilerini geliştirdiği gözlenmiştir (16).

Çocuklarda DHT

Otistik bozukluğu olan çocuklarda ise dans ve hare- ket terapisinin iletişimi ve sosyalleşmeyi arttırdığı yapılan çalışmalarda ortaya konulmuştur. DHT, beden ve zihnin bütünleşmesi için bütüncül bir yak- laşım sunmakta ve bu otistik çocukların tedavisinde kullanılmaktadır (18). Öğrenme bozukluğu olan çocuklarda yapılan bir çalışmada, dans ve hareket terapisi alan çocukların duyusal bütünleme terapisi alan çocuklara kıyasla vestibuler uyarımın daha fazla olduğu ve iyileşme gözlendiği bildirilmiştir (19). Psikotik bozukluğu olan çocuklarda yapılan bir

başka çalışmada ise, DHT sonrasında çocukların motor performanslarında gelişme olduğu görülmüştür (16). Ayrıca istismara uğrayan çocuklara uygulanan DHT’nin de çocukların bedenlerine dair farkındalıklarını arttırdığı, kendi kişisel alanlarını doğru değerlendirmelerine yardımcı olduğu belirtilmektedir (16,20,21).

Psikiyatri hastalarında DHT

Şizofreni hastalarında DHT’nin psikotik semptomlar ve duygulanıma etkisini incelemek amacıyla yapılan bir çalışmada, kontrol grubuna kıyasla deney grubundaki hastaların öfke ve depresyon düzeylerinde önemli bir azalma olduğu, psikotik belirtiler üzerine etkisine bakıldığında ise özellikle negatif semptomlar üzerinde etkili olduğu görülmüştür (11). Duygusal küntleşme ve motor retardasyon gibi bilişsel olmayan negatif semptomlarında dans ve hareket terapisinde duyusal farkındalığın arttırılması ile iyileştirilebildiği belirtilmektedir (12).

Kronik depresyon hastalarıyla yapılan farklı bir çalışmada ise deney grubundaki bireylerin girişim sonrasında depresyon skorlarında önemli düzeyde düşme olduğu gözlenmiştir (13). DHT uygulamasının, plazma serotonin konsantrasyonunu arttırdığı ve dopamin konsantrasyonunu azalttığı bu nedenle de sempatik sinir sistemini stabilize edebildiği düşünülmektedir (14).

Yaşlılarda DHT

DHT, yaşlıların fiziksel ve zihinsel güçlerinin farkına varmalarını sağlayarak kişiler arası iletişimlerini arttırır ve boş zaman aktivitelerinin keyifli geçirilmesini sağlar.

Demans hastalarında motor öğrenme daha geç bozul- duğundan, DHT demans hastalarında da uygulan- maktadır ve hastaların bellek, motor, bilişsel becerilerini de olumlu şekilde etkilediği belirtilmektedir. Grup içerisinde yapılan DHT, demans hastalarının kendiliklerine dair farkındalığı ve çevreyle olan etki- leşimini arttırarak, korku, izolasyon gibi duygularını hafifletmektedir. Fiziksel aktivitenin yararları gözönünde bulundurulduğunda da demanslı hastaların bilişsel işlevlerine ve ruhsal iyilik hallerine etkisi açıktır (22,23). Demans hastalarıyla yapılan çalışmalar- da, ritmik dans hareketlerinin hastalığın ilerlemesini geciktirdiği ve katılımcıların kortizol düzeylerinde değişime neden olduğu saptanmıştır (23).

SONUÇ

Literatür verileri göz önüne alındığında DHT’nin geniş bir yelpazede farklı gruplarda uygulandığı ve hastalıkların semptomlarına karşıda etkili olduğu görülmüştür. Özellikle anksiyete, depresyon, şizof- reninin negatif semptomları ve öfke kontrolüne olan olumlu etkisi düşünüldüğünde, dans ve hareket tera- pisinin hastalardaki semptomların kontrol altına alınmasında yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Psikiyatri hemşirelerinin ilgileri doğrultusunda bu eğitimi almalarının hem kendi iyi oluşlarını gelişti- receği hem de verdikleri bakımın niteliğini arttıracağı düşünülmektedir. Aynı zamanda servis ortamında yatan hastalarla dans hareket terapisi gibi zihin beden odaklı uygulamaların yapılmasının hastalarla kurulan terapötik iletişime katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

KAYNAKLAR

1. Hanna, JL. Dancing for health. Conquering and preven-ting stress Stress inmodern society. Lanham, MD: Alta Mira Press; 2006.

2. Hanna JL. Dance and stress: Resistance, reduction and euphoria. Chicago, Ill:University of Chicago Press; 1988.

3.Levy Fran J. (Ed.) Dance Movement Therapy: A Healing Art. 2d rev. ed. Reston, Va.: National Dance Association, The definitive book on the history and development of dance therapy, from its beginnings with Marian Chace to its expansion; 2005.

4. American Dance Therapy Association ADTA. What is dance movement therapy? URL:http://www.adta.org/ Default.aspx?pageId=378213, 2011

5. Çatay Z. Beden ve Ben Arasında Dokunan Ağ: Dans/ Hareket Terapisi. İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2013.


6. Valentine Eugenia M. Dance Movement Therapy. Salem Press Encyclopedia of Health; 2016.

7. Sheets-Johnstone M. Why is movement therapeutic? American Journal of Dance Therapy. 2010; 32(1): 2-15. [CrossRef]

8. King BJ, Pope B. Creativity as a factor in psychological assessmentand healthy psychological functioning. Journal of Personality Assessment. 1999; 72(2): 200-7. [CrossRef]

9. Sandel SL, Chaiklin S, Lohn A. (Eds.). Foundations of dance/movement therapy: The life and work of Marian Chace. Columbia: The Marian Chace Memorial Fund of the American Dance Therapy Association; 1993.

10. Ritter M, Low KG. Effects of dance/movement the- rapy: A meta-analysis. The Arts in Psychotherapy. 1996; 23(3): 249-60. [CrossRef]

11.Lee HJ, Jang SH, Lee SY, Hwang KS. Effectiveness of dance/movement therapy on affect and psychotic symptoms in patients with schizophrenia. The Arts in Psychotherapy. 2015; 45: 64-8. [CrossRef]

12. Röhricht F, Priebe S. Effect of body-oriented psycholo-gical therapy on negative symptoms in schizophrenia: a randomized controlled trial.Psychological Medicine. 2006; 36(05): 669-78. [CrossRef]

13. Röhricht F, Papadopoulos N, Priebe S. An exploratory randomized controlled trial of body psychotherapy for patients with chronic depression. Journal of Affective Disorders. 2013; 151(1): 85-91. [CrossRef]

14. Jeong YJ, Hong SC, Lee MS, Park MC, Kim YK, Suh CM. Dance movement therapy improves emotional responses and modulates neurohormones in adolescents with mild depression. International Journal of Neuroscience. 2005; 115(12): 1711-20. [CrossRef]

15. Melsom AM. Dance/movement therapy for psychosocial aspects of heart disease and cancer: An exploratory literature review, 1999.

16. Bräuninger I. Dance movement therapy group intervention in stress treatment: A randomized controlled trial (RCT). The Arts in Psychotherapy. 2012; 9(5): 443-50. [CrossRef]

17. Berger M. Bodily experience and expression of emoti- on. Writings on Body Movement and Communication. 1972; 2: 191-230.

18. Martin M. Moving on the spectrum: Dance/movement therapy as a potential early intervention tool for children

with Autism Spectrum Disorders. The Arts in Psychotherapy. 2014; 41(5): 545-53. [CrossRef]

19.Couper JL. Effects on motor performance of children with learning disabilities. Physical Therapy. 1981; 61: 23-6. [CrossRef]

20. Gunning SV, Holmes TH. Dance therapy with psychotic children. Archives of General Psychiatry. 1973; 28: 707-13. [CrossRef]

21. Goodill SW. Dance/movement therapy with abused children. The Arts in Psychotherapy. 1987; 14: 59-68. [CrossRef]

22.Tsigos C, Chrousos GP. Hypothalamic-pituitary- adrenal axis, neuroendocrine factors and stress. J Psychosom Res. 2002; 53(4): 865-71. [CrossRef]

23. Ho RTH, Cheung JKK, Chan WC, Cheung IKM, Lam LCW. A 3-arm randomized controlled trial on the effects of dance movement intervention and exercises on elderly with early dementia. BMC Geriatrics. 2015; 15(1): 127. [CrossRef]

Kaynak : https://www.journalagent.com/jaren/pdfs/JAREN_3_SUP_1_1_5.pdf

Lynn Kapitan, Editor

“I have to keep telling them, ‘Take the patient’s histo- ry. Listen, please. Listen and find out what the patient thinks is wrong.’ But all they want to do is pull out their palm-tops and start ordering up the lab tests,” a physician lamented to me about his medical students. A week later, an art therapy student shared a similar complaint about a peer who wistfully suggested that diagnosis and treatment would greatly improve if we would just plug a client’s symptoms into a computer and read out the results. Both the medical and art therapy students were confusing dis- ease with illness: Disease refers to malfunctioning biologi- cal or psychological processes, whereas illness is the psycho- social experience of disease and the meaning it holds for the sufferer (Bennett, 2001). In The Empathic Healer: An Endangered Species? Bennett (2001) explained that objec- tive methods may assess the presence of disease but to appreciate a person’s illness we must use our human capac- ity for empathy.

I think about this distinction on the night I facilitate an art therapy session for outpatients in a chronic pain support group. Steven (pseudonym) is in physical decline due to nerve damage resulting from a car accident years before. I have no diagnostic readout handy, though I know about the many treatments he has undergone. But I am not a medical doctor and Steven does not seek treatment; he seeks healing, an inner process of mobilizing resources to achieve whole- ness—whether or not his chronic pain can be cured. I give him brightly colored tissue paper to create a series of free- formed collages on cardstock. He is so absorbed in the pro- cess that later he tells me how time seemed to slow down, his chronic pain temporarily suspended as he relaxed into the pleasures of the creative process. We look at his abstract artworks and he now sees them as meaningfully linked. Gently we unfold a symbolic narrative that reflects his cur- rent state and empathically witnesses the meaning he gives to his images. Steven’s chronic disease is a partner in our journey that night; together we address its destructive course in his life and imagine what is needed now — not to cure his disease but to free up the forces of healing so that he may put his life in balance.

How else could I understand this person’s frame of ref- erence if not through my subjective use of empathy? How

else could I connect our different experiences and perspec- tives? How do I formulate treatment if I cannot sense that Steven may be suffering not just from physical pain but also from survivor’s guilt? Or if I fail to imagine what it was like to lose his identity as an independent male and provider for his family? We call upon empathy to understand something in another that is not ours; empathy is the process we use to “visit a foreign place” (Bennett, 2001, p. 29). Steven and I created a space between us and filled it with meaning, each reaching toward the other and aesthetically imagining into perceptual and emotional experiences of our encounter. If “illness is a complex mix of attitude, belief, and behavior” (Bennett, 2001, p. 51), then appreciating illness from Steven’s perspective by opening up a channel for the flow of empathy is of utmost importance for addressing his healing.

Art Therapy and the Healthy Brain

The lead articles in this issue contribute to a conversa- tion on the relevance of such subjective aspects of art thera- py in an age marked by technological and neurobiological medical advances. While some professions have become more reductionistic in the drive for efficacious treatment, others are utilizing findings from neuroscience to develop their ideas about empathy, learning, and consciousness. We are starting to appreciate the fact that all mental processes involved in art therapy derive from brain activity. Studies reveal the brain to be a surprisingly malleable, dynamic organ that shapes and is shaped by experience not only early in life but also throughout the life span. Learning, which is a product of experience, produces alterations in gene expres- sion and subsequent changes in brain architecture and func- tion (Kandell, 1998) that can be therapeutically harnessed. Thus, we may theorize that art therapy exerts its healing effects by inducing new learning at the structural level of the brain that is in a constant state of becoming.

Art therapy has an important role not only in restoring humanism to health care through aesthetic empathy, as Michael Franklin discusses in his article, but through the skilled imagination that empathy requires. Imagination, it turns out, is healthy for the brain. With respect to the opti- mal therapeutic environment for healing from trauma, Perry (2008) asserted that art therapy is perfect for changing brain structures: Unlike talk therapy, art therapy helps to build new networks through imaging, patterning, somatic sensory cues, touch, and movement. Vija Lusebrink, in this issue, theorizes the brain structures that may be in- volved in moving along each of the different levels of expres- sive therapy experience, and suggests that art-based assess- ment may assist art therapists in devising more accurate interventions that maximize beneficial neural processes.

These ideas consider art therapy’s effects on the neuro- biological level of function. According to Perry (2008), art therapy is good for the brain because it involves the follow- ing key aspects: Art therapy provides experiences that are relevant and appropriately matched to developmental needs, as Lusebrink asserts. Art is pleasurable for most peo- ple and therefore rewarding. Experiences that provide pos- itive rewards attract and increase healthy brain activity. Linney Wix, in her article, affirms the value of repetition in studio art making as well as rhythmic qualities, both of which resonate with neural patterns. Art therapy elicits cul- tural expression that is respectful toward people, their fam- ilies, and cultures. Above all, the brain responds to art ther- apy because it is relational. Because we are psychosocial beings who are hardwired for relational learning, the inter- personal environment of art therapy creates a foundation of security that is necessary for brain development.

Art Therapy as a Catalytic Agent

Art therapy is founded on an empathetic relationship that extends both interpersonally and through interactions with artworks; thus, we assume that it has a biological impact, given the dynamic, reciprocal relationship between the brain and the facilitating environment. In his study of the brain’s self-healing capacity, Bennett (2001) posited that therapy produces alterations in the brain by evoking an emotional state that destabilizes rigid or habitual neural pathways. In this issue, Gillian Furniss’s study of Jessica Parks, a professional artist and adult with autism, affirms that relationships with others based on the underlying pres- ence of affect was a significant factor in Parks’s develop- mental progress. The therapist, and perhaps the art activi- ty as well, become for the brain “a representative of the environment and catalyst for necessary change” that opens up “the prospect of stabilization at a higher level of func- tion” (Bennett, 2001, p. 151). The experience of being with an empathetic, validating person sets these corrective forces in motion.

What if art therapy, then, functions like an antibiotic —a catalyst that works by interfering with an agent that is challenging a person’s immune system, thereby helping to mobilize the person’s capacity to restore homeostasis and health? We know that the medications used in psychiatry work similarly to restore function by stabilizing abnormal

neurochemical activity. As we come to understand how the nervous and immune systems interact, the mitigating ef- fects of art therapy may become clearer. Perhaps we can understand my patient’s Steven’s relief of suffering when we consider my empathic role and the artworks he produced as more catalytic than corrective, and when we reflect on how Steven capitalized on the healing potential locked within his neural circuitry or available within his current life context.

Taking this idea further, we can imagine the art therapy studio as a catalyst in establishing healthy brain-like “social circuitry” for the life spaces and immune systems of partic- ipating individuals, groups, and organizations. Linney Wix proposes that the studio is a rich place of possibility not only for art making and engaging with the therapist and other people, but also as a locus of intersecting ideas, hy- bridity, interdisciplinarity, and new “meeting points…in art therapy thought and practice” (p. 181). I agree with her argument that the studio has been neglected in art therapy and its benefits not fully exploited. But what if we thought of the studio the same way that we think about how the brain functions? A full embrace of the “studio of possibili- ty” might produce alterations not only in the brain but also in the art therapy profession by creatively destabilizing our habitual thought processes and inducing new learning on the structural level of the profession itself.

Conclusion

Art therapy contributes skilled uses of subjectivity and imagination to health care, both in the human relation- ships we are hardwired for and in the protective value that studio art making may offer to our individual and collec- tive immune systems. As we learn more about the biologi- cal, neurological, and even molecular levels of disease, we must not focus too narrowly and forget the suffering per- son before us who seeks our imaginative, empathic re- sponse. The ability of an art therapist to creatively imagine into another’s state of being is at the heart of art therapy and the most effective and humane environments where healing takes place.

References

Bennett, M. J. (2001). The empathic healer: An endangered species? San Diego, CA: Academic Press.

Kandell, E. R. (1998). A new intellectual framework for psychi- atry. The American Journal of Psychiatry, 155(4), 457–469.

Perry, B. (2008, November). The healing arts: The neuro-develop- mental impact of art therapies. Paper presented at the 39th Annual Conference of the American Art Therapy Association, Cleveland, OH.

Kaynak : https://www.researchgate.net/publication/241720292_The_Empathic_Imagination_of_Art_Therapy_Good_for_the_Brain

Terapi Modelleri

1. Otizm Spektrum Bozukluğunda Evcil Hayvan Desteği

Ayşe AKKUŞ Ebru KÖSE Mesut ERDOĞAN , Betül TAŞPINAR , Ferruh TAŞPINAR , (2018), Izmir Democracy University Health Sciences Journal, Cilt 1 , Sayı 3 , Oca 2018 , 34 – 42

2. Otizm Spektrum Bozukluğu ve Video Modelle Öğretim

Derya GENÇ-TOSUN , Onur KURT , (2014), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 15 , Sayı 03 , Oca 2014 , 37 – 50

3. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklarda Akademik Başarı Düzeyleri Üzerinde Kendini İzleme Stratejisinin Etkisinin İncelenmesi

Gökhan TÖRET , Çığıl AYKUT , Arif BABACAN , Ufuk ÖZKUBAT , (2015), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 16 , Sayı 02 , Oca 2015 , 125 – 147

4. Otizm Spektrum Bozukluğu Tanısı Olan Bireyler için Sosyal Öykülerin Kullanımı

Seray OLÇAY-GÜL , Elif TEKİN-İFTAR , (2012), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 13 , Sayı 02 , Oca 2012 , 1 – 24

5. Otizm Spektrum Bozukluğu’na Yönelik Uzaktan Koçluk Uygulamalarının İncelenmesi

Mine KİZİR , (2019), Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 48 , Sayı 2 , Oca 2019 , 1072 – 1110

6. Otizm Spektrum Bozukluğu TanısıOlan Çocuklarda Terapötik At Binme Aktivitelerinin Yaşam Kalitesi ve Motor Performans Üzerine Etkisi

Selçuk AKPINAR , Kürşat ÖZCAN , Gonca ÖZYURT , Çağla DİNSEVER , (2017), Spor Bilimleri Dergisi, Cilt 27 , Sayı 4 , Oca 2016 , 172 – 184

7. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan ve Olmayan Çocukların Sosyal Becerilerini Desteklemek İçin Okul Öncesi Öğretmenlerle Koçluk Kullanmak

Hedda MEADAN , Michaelene M. OSTROSKY , Hasan Y. ZAGHLAWAN , Seonyeong YU , (2012), International Journal of Early Childhood Special Education, Cilt 4 , Sayı 2 , Oca 2012 , 74 – 94

8. Otizmli Çocuklara Konuşma Becerilerinin Öğretimi: Replikli Öğretim

Binyamin BİRKAN , (2011), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 12 , Sayı 01 , Oca 2011 , 57 – 73

9. Otizmde Spektrum Bozukluklarında uygunsuz cinsel davranışlar ve Mirtazapin tedavisi: Bir Olgu Sunumu

Şahin BODUR Hesna GUL , Burcu ERSÖZ ALAN , Ozgun Ture TEKİN , Mehmet Ayhan CONGOLOGLU , (2019), Ortadoğu Tıp Dergisi, Cilt 11 , Sayı 4 , Oca 2019 , 618 – 620

10. Otistik Çocuklar İçin Davranışsal Eğitim Programı (OÇİDEP) Ev Uygulamasının Bir Çocukla İncelenmesi

Yeşim GÜLEÇ-ASLAN , Gönül KIRCAALİ-İFTAR , Yıldız UZUNER , (2009), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 10 , Sayı 01 , Oca 2009 , 1 – 25

11. B12 Vitamini Desteği Otizimli Çocukların Tedavisinde Etkili midir?

Sümeyra Sevim Aylin AYAZ , (2017), Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt 4 , Sayı 1 , Oca 2017 , 15 – 27

12. Basmakalıp (Stereotipik) Davranışların Azaltılmasında Yeni Bir Strateji: Tepkiyi Yarıda Kesme ve Yönlendirme

Özlem TOPER-KORKMAZ , (2012), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 13 , Sayı 01 , Oca 2012 , 59 – 74

13. Otizmde ev temelli Ayres duyusal bütünleme müdahalesi ile birleştirilmiş nöroplay metodu: Bir vaka sunumu

Barış EKİCİ , Feyza Kutlu KONUK , Şerife Sezen DURSUN , Öykü Su UNAY , Burak TATLI , (2020), Journal of Surgery and Medicine, Cilt 4 , Sayı 3 , Oca 2020 , 246 – 247

14. Etkinlik Çizelgeleri: Otizmli Çocuklara Bağımsızlık, Sosyal Etkileşim ve Seçim Yapmayı Kazandırma

Binyamin BİRKAN , (2013), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 14 , Sayı 01 , Oca 2013 , 61 – 76

15. The Effectiveness And Efficiency Of Social Stories And Video Modelling On Teaching Social Skills To Children With Autism Spectrum Disorder

Ceyda Turhan Sezgin VURAN , (2016), International Journal of Early Childhood Special Education, Cilt 7 , Sayı 2 , Oca 2015 , 294 – 315

16. Otizme Psikanalitik Bir Bakış

Engin EKER , (2015), Aydın İnsan ve Toplum Dergisi, Cilt 1 , Sayı 1 , Oca 2015 , 69 – 77

17. Otistik Çocuklarda Müzik Eğitimi

OĞUZ ÖNAL , Öznur ÖZTOSUN ÇAYDERE , (2011), Fine Arts, Cilt 6 , Sayı 2 , Oca 2011 , 225 – 235

18. The Effects of Incidental Teaching on Teaching Children with Autism Spectrum Disorders to Demand Their Lost Objects Verbally

Meram Mısır HORASAN , Binyamin Birkan , (2016), International Journal of Early Childhood Special Education, Cilt 7 , Sayı 2 , Oca 2015 , 361 – 383

19. Zihinsel Engelli Çocuklarda Davranış Yöntemi ve Tedavi Yaklaşımları

Arzu ERDEM Arzu Pınar ERDEM Elif YAMAN Elif YAMAN Elif SEPET Elif SEPET Zeynep AYTEPE , (2012), Journal of Istanbul University Faculty of Dentistry, Cilt 46 , Sayı 2 , Oca 2012 , 66 – 73

Sosyal Beceriler

1. Otizm Spekturum Bozukluğu Olan Bireylerin Sosyal Becerilerinin Geliştirilmesinde Grup Müdahaleleri

Didem GÜVEN , Sezgin VURAN , (2015), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 16 , Sayı 01 , Oca 2015 , 29 – 51

2. Otizm Tanılı Çocuklara Uygulanan “Resimlerle Duyguların Öğretimi Programı”nın Etkililiğinin İncelenmesi

Alev GİRLİ , Songül SABIRSIZ , (2011), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 12 , Sayı 01 , Oca 2011 , 1 – 21

3. Normal Gelişim Gösteren ve Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklarda Duygu Düzenleme

Ayşe IŞIK Figen TURAN , (2015), Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, Oca 2015 ,

4. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Okul Öncesi Çocuklara Yönelik Sosyal Beceri Öğretim Müdahaleleri

Didem GÜVEN , İbrahim Halil DİKEN , (2014), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 15 , Sayı 01 , Oca 2014 , 19 – 38

5. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocukların Sosyal İletişim Becerileri ve Dil Gelişim Özellikleri

Meral Çilem Ökcün-Akçamuş , (2016), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 17 , Sayı 02 , Oca 2016 , 163 – 192

6. Ülkemizde Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklarda Sosyal Becerileri Geliştirmeye Yönelik Yapılan Güncel Çalışmalar

Kübra ASLAN , Semra ŞAHİN , (2016), Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi,

7. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Bağımsız Yaşam Becerilerinin Öğretildiği Araştırmaların İncelenmesi

Esra ORUM ÇATTIK Yasemin ERGENEKON , (2019), Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Dergisi, Cilt 9 , Sayı 2 , Oca 2019 , 572 – 607

8. Otizmli Çocuklardaki Konuşma Problemlerine Çocuk Şarkılarının Etkilerinin Öğretmenlerin Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi

Özlem OYMAN ÖZORAK , (2019), Afyon Kocatepe Üniversitesi Akademik Müzik Araştırmaları Dergisi, Cilt 5 , Sayı 9 , Oca 2019 , 91 – 108

9. Otizmli Çocukların Sosyal Becerilerinin Değerlendirilmesi

Şeyda DEMİR , (2014), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt 47 , Sayı 2 , Oca 2014 , 1 – 22

10. Otizm Sosyal Beceriler Profili Ölçeğinde Puanlayıcılar Arası Güvenirliğin Farklı Kuramlara Göre Karşılaştırılması

Zeynep PEKİN Sevda ÇETİN Neşe GÜLER , (2018), Eğitimde ve Psikolojide Ölçme ve Değerlendirme Dergisi, Cilt 9 , Sayı 2 , Oca 2018 , 202 – 215

11. Bağlamsal Değerlendirme Envanteri: Otizmli Bireylerin Problem Davranışlarının Bağlamsal Değişkenleri

Bülbin Sucuoğlu , Şeyda Demir , (2017), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 18 , Sayı 02 , Oca 2017 , 209 – 224

12. Otizmli Çocuklara Sosyal Beceri Öğretiminde Sosyal Öykülerin Etkisinin İncelenmesi

Behre BALÇIK , İlknur Çifci TEKİNARSLAN , (2012), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt 45 , Sayı 1 , Oca 2012 , 165 – 190

13. Türkiye’deki Otizmli Çocukların Alternatif ve Destekleyici İletişim Sisteminde En Çok Kullandığı Sözcükler

Duygu GÜNDOĞDU , Zafer ELCİK , Ceymi DOENYAS , (2019), Eğitim Teknolojisi Kuram ve Uygulama, Cilt 9 , Sayı 2 , Oca 2019 , 392 – 415

14. Otizmde Yüz ve Duyguların Yüz İfadelerini Tanıma

Muhammed Tayyib Kadak , Türkay Demir , Burak Doğangün , (2013), Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, Cilt 5 , Sayı 1 , Oca 2013 , 15 – 29

15. Farklı gelişimsel problemlerin ilk bulgusu: Konuşma gecikmesi

Pelin ÇELİK , İclal AYRANCI SUCAKLI , Halil İbrahim YAKUT , (2019), Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi, Cilt 13 , Sayı 6 , Oca 2019 , 468 – 474

16. Otizimli olan çocuklara sosyal iletişim öğretimi

Emre ÜNLÜ , (2012), International Journal of Early Childhood Special Education, Cilt 4 , Sayı 1 , Oca 2012 , 46 – 49

17. Okul Öncesi Dönemdeki Gelişimsel Yetersizliği Olan Öğrencilerin Sosyal Beceri Düzeyleri Okula Uyumlarını Yordar mı?

Funda AKSOY , (2018), Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 37 , Sayı 2 , Oca 2018 , 91 – 105

18. Otizmli Çocukların Sosyal Becerilerinin Değerlendirilmesi

Şeyda DEMİR , (2014), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt 47 , Sayı 2 , Oca 2014 , 1 – 22

19. Yetersizliği olan Çocuklarda Sosyal-Etkileşimsel Güçlü Yanlar Konusunda Çeşitli Bakış Açıları: Sosyoekolojik Bir Çalışma

Aydın BAL , Timothy E. RADKE , (2013), International Journal of Early Childhood Special Education, Cilt 5 , Sayı 1 , Oca 2013 , 15 – 29

20. Otizmden Etkilenmiş Bireylerde Sosyal ve İletişim Becerilerini Artıran Yöntemlerin Delile Dayalı Yöntem Olarak Belirlenmesi: Bir MEta Analiz Örneği

Necdet KARASU , (2009), Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, Cilt 7 , Sayı 3 , Oca 2009 , 713 – 739

21. Otistik ve Zihinsel Engelli Çocuklar İçin Doğal Dil İşleme Tabanlı Bir Yardım Aracı: Bir Başlangıç Çalışması

Yılmaz KILIÇASLAN , Özlem UÇAR , Edip Serdar GÜNER , Kemal BAL , (2016), Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, Cilt 7 , Sayı 2 , Oca 2006 , 101 – 108

22. Otistik Çocukalrın Bakımının Yapıldığı İşletmelerde 24-36 Aylık Çocukların Sosyal ve Duygusal Gelişim Özelliklerinin İncelenmesi

Seçil BALKIR , (2019), R&S – Research Studies Anatolia Journal, Cilt 2 , Sayı 5 , Oca 2019 , 214 – 229

23. 3– 6 Yaş Grubu Otizmli ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Sözcük Dağarcığı Düzeylerinin İncelenmesi

Pınar KAYA DÖŞLÜ , Levent AYDIN , (2020), Uluslararası Temel Eğitim Çalışmaları Dergisi, Cilt 1 , Sayı 1 , Oca 2020 , 32 – 39

Otizm ve Teknoloji

1. Otizmli Bireylerin Kullandığı Yeni Nesil Konuşma Üreten Cihazlara İlişkin Araştırmaların İncelenmesi

Derya GENÇ-TOSUN , Onur KURT , (2017), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 18 , Sayı 01 , Oca 2017 , 125 – 147

2. Otizmli Çocukların Eğitimiyle İlgili Bir Web Portalı Tasarımı

Özlem DEMİRAL , (2016), İstanbul Aydın Üniversitesi Dergisi, Cilt 8 , Sayı 32 , Oca 2016 , 137 – 148

3. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklarda Tablet Bilgisayar Yoluyla Sunulan Etkinlik Çizelgesi Uygulamaları

Yurtsever YILMAZ , Hasan TORTOP , (2017), Üstün Zekalılar Eğitimi ve Yaratıcılık Dergisi, Cilt 4 , Sayı 2 , Oca 2017 , 12 – 18

4. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan ve Normal Gelişim Gösteren Çocukların Üç Boyutlu Animasyon ve Canlı İnsan Model Video Materyalleri Üzerinde Yüz İşlemelerinin Karşılaştırılması

Gökhan Töret Selda Özdemir , Ömür Gürel Selimoğlu , (2018), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 19 , Sayı 3 , Oca 2018 , 553 – 576

5. Erken Çocukluk Döneminde Otizm Teşhisine Yönelik Dinamik Uzman Sistem Tasarımı

Hanife GÖKER İsmail ŞAHİN Hakan TEKEDERE , (2015), Bilişim Teknolojileri Dergisi, Cilt 8 , Sayı 3 , Oca 2015 ,

6. Otizm, Teknoloji ve Özel Eğitim Öğretmen Adaylarına Dair

Esra Macaroğlu Akgül , (2016), FSM İlmi Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, Sayı 8 , Oca 2016 , 25 – 34

7. Otizm Spektrum Bozukluğu olan Çocuklar için Tasarım Tabanlı Araştırma Yaklaşımına Dayalı Eğitsel Oyun Tasarımı

Suzan Duygu BEDİR ERİŞTİ Mehmet FIRAT Serkan İZMİRLİ Beril CEYLAN , (2017), Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 30 , Sayı 1 , Oca 2017 , 73 – 99

8. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireyler İçin Teknoloji Temelli Müdahale Yöntemleri

Serhat ODLUYURT , Melih Çattık , (2018), Kastamonu Eğitim Dergisi, Cilt 26 , Sayı 6 , Oca 2018 , 1851 – 1861

9. Otizm Spektrum Bozukluğu Risk Değerlendirmesine Yönelik Robotik Oyuncak ve Kullanıcı Arayüzü Tasarımı

Deniz UNCULAR , Selçuk ARTUT , (2019), Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 20 , Sayı 36 , Oca 2019 , 101 – 140

10. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Sosyal Beceri Öğretiminde Bilgisayar Destekli Öğretim Uygulamalarının Gözden Geçirilmesi

Mine KİZİR Ahmet YIKMIŞ , (2016), Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 5 , Sayı 2 , Oca 2016 , 247 – 272

11. Oyun Konsollu Fiziksel Aktivite Programı ile Otizm Spektrumundaki Bireylerde Fiziksel Uygunluğun Geliştirilmesi

Yeşim GÖKGÖZ , Mehmet Ata ÖZTÜRK , Salih PINAR , (2019), Beden Eğitimi ve Spor Araştırmaları Dergisi, Cilt 11 , Sayı 1 , Oca 2019 , 1 – 11

12. Otizmli Çocukların Eğitiminde Robot Yardımcılar: Robot ve Çocuk Arasındaki Etkileşim

Yavuz YAMAN Burak ŞİŞMAN , (2019), Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 21 , Sayı 1 , Oca 2019 , 1 – 19

13. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan İşlevsel Okuma Becerisinin Kazandırılmasında Tablet Bilgisayar Aracılığıyla Sunulan Programın Etkililiği

Özge ELİÇİN , Ahmet YIKMIŞ , Atilla CAVKAYTAR , (2015), ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi (ODÜSOBİAD), Cilt 5 , Sayı 13 , Oca 2015 , 255 – 279

Otizm ve Sendromlar

1. Atipik Rett Sendromu ve Otizm Birlikteliği

Hilal AYDIN Nimet KABAKUŞ Mustafa ERKOÇOĞLU , (2015), Sakarya Tıp Dergisi, Cilt 5 , Sayı 4 , Oca 2015 , 228 – 231

2. Möbius Sendromunda Otizm: Eştanı mı, Rastlantı mı?

İbrahim DURUKAN , Tümer TÜRKBAY , (2010), Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, Cilt 2 , Sayı 3 , Oca 2010 , 308 – 317

3. Bir Sendrom, Farklı Fenotipler; Fragile X Sendromu

Hilal AYDIN İbrahim Hakan BUCAK Haydar BAĞIŞ , (2020), Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi, Oca 2020 , 1 – 5

4. Savant Sendromu: Klinik ve Nöropsikolojik Özellikleri

İbrahim Durukan , Tümer Türkbay , (2010), Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, Cilt 2 , Sayı 2 , Oca 2010 , 237 – 253

5. Asperger Bozukluğunda Okul Reddi: Olgu Serisi ve Literatürün Gözden Geçirilmesi

Zehra Babadağı , Miraç Barış Usta , Koray Mehmet Zeynel Karabekiroglu , (2017), Journal of Anatolian Medical Research, Cilt 2 , Sayı 1 , Oca 2017 , 9 – 21

6. Asperger Sendromlu ve Yüksek İşlevli Otistik Çocukların Eğitimden Yararlanma Düzeyleri

Alev GİRLİ , (2007), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Cilt 8 , Sayı 02 , Oca 2007 , 23 – 43

7. Aspergerli Ergenlere Yönelik Okul Rehberlik Hizmetleri: İki Olgu Sunumu

Nurten KARACAN ÖZDEMİR , Leyle VURAL , (2016), Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, Cilt 6 , Sayı 45 , Oca 2016 , 1 – 12

8. Buchmendel ˗ Savant Sendromlu Bir Asberger Hastası mıdır? Stefan Zweig’ın Buchmendel Adlı Ana Karakterinde Yazın Psikolojisi Yaklaşımıyla Asberger Hastalık İmgesi

Leyla COŞAN , (2018), Diyalog Interkulturelle Zeitschrift Für Germanistik, Cilt 6 , Sayı 2 , Oca 2018 , 24 – 39