Sorting by

×

Film ve Diziler

Seçil ÖZDEMİR METLİOĞLU, Kübra SOYTÜRK

1Dr. Öğrt. Üyesi İzmir Demokrasi Üniversitesi, secil.ozdemir@idu.edu.tr
2 Yüksek Lisans Öğrencisi, İzmir Demokrasi Üniversitesi, soyturk.kubra92@gmail.com

Özet

Sosyal, kültürel, ekonomik, fiziksel ve psikolojik yönden farklı olan her birey aynı toplumsal alan içerisinde yaşamını sürdürmektedir. Ancak süreç içerisinde, yaşanan bu farklılıklardan ötürü içinde yaşamış olduğumuz toplumun değer yargıları ve normları “normal”, “anormal” veya “normal dışı” olarak ifade edilen değerlendirmeleri ortaya çıkarmaktadır. Yapılan bu değerlendirmeler, avantajlı ve dezavantajlı olarak belirtilen iki ana grup içerisinde ele alınmaktadır. Akıl sağlığı yerinde olmak, eğitimli olmak, iyi bir konuma sahip olmak gibi etkenler üst bir değer olarak görülürken; bu ve benzeri etkenlerden yoksun olma durumu ise, alt bir değer olarak görülmektedir. Bu doğrultuda üst bir değere sahip olan bireyler, normal ve avantajlı olarak ifade edilen gruplarda yer almalarına karşın alt bir değere sahip olan bireyler ise, normal dışı ve dezavantajlı olarak ifade edilen gruplarda yer almaktadır. Otizmli bireylerin de, bu dezavantajlı gruplar içerisinde yer almalarıyla birlikte toplumsal yaşam mücadeleleri başlamıştır. Buradan hareketle çalışmada, otizmli bireylerin yaşam mücadelelerine ışık tutan, tüm insanlığı aydınlatan, yaşanmış, gerçek bir hikaye olan “Temple Grandin” filminin analizi gerçekleştirilecektir.

Film, 2010 Amerika Birleşik Devletleri yapımı biyografi türünde bir filmdir. Bu filmde, sığır çiftliklerindeki ve kesimhanelerdeki çiftlik hayvanlarına yönelik olarak daha insani müdahale uygulamalarının gerçekleştirilmesinin yolunu açan, devrim niteliğinde fikirler geliştiren ve aynı zamanda da otizmli bir kadın olan Temple Grandin’in yaşam hikayesi anlatılmaktadır.

”Farklıyım ama eksik değilim!” sözünden hareketle başlayan bu gerçek yaşam hikayesinin başkahramanı Temple Grandin, hayvan bilim uzmanı ve aynı zamanda bir devlet üniversitesinde profesör, yazar, otizm aktivisti ve hayvancılık sektöründe hayvan davranışları alanında danışman olarak faaliyet göstermektedir. Yapılacak olan bu çalışmada, öncelikli olarak engellilik ve bir engellilik türü olan otizm spektrum bozukluğu hakkında bilgiler verildikten sonra çalışmanın ana konusunu oluşturan “Temple Grandin” filminin; toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları üzerinden analiz edilmesi gerçekleştirilecektir. Çalışmanın sonunda, otizmli bireylere sunulan hizmetler bağlamında Türkiye’de gerçekleştirilen etkinlikler hakkında bilgilere değinilecektir.

Anahtar Kelimeler: Engellilik, otizm, Temple Grandin, film analizi.

1. GİRİŞ

“Farklıyım ama eksik değilim!” sözünden hareketle, otizmli bir bireyin muhteşem yaşam öyküsü karşımıza çıkmaktadır. Toplum içerisinde “farklı bir birey” olmaları durumundan dolayı normal dışı olarak nitelendirilen bu insanlar, toplumun diğer üyeleri tarafından uzaklaştırılmaktadır. Yaşanılan bu durum, hem otizmli bireyleri hem de ailelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Buradan hareketle, konu ile ilgili olan kavramların açıklamaları yapılacaktır. Akabinde, otizmli bir bireyin hayat mücadelesini anlatan “Temple Grandin” filmi; toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları bağlamında ele alınacaktır. Çalışmanın sonunda ise, Türkiye’de otizmli bireylere yönelik olarak hazırlanan “Eylem Planı” hakkında kesitler sunulacaktır.

KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE

1. ENGELLİLİK NEDİR?

Engellilik kavramı konusunda yapılan açıklamalar, çeşitlilik arz etmektedir. Yapılan bu çeşitli açıklamalardan bazıları şu şekilde sıralanmıştır:

Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu engellilik tanımı; fiziksel, psikolojik, toplumsal, zihinsel ve duygusal boyutları kapsamaktadır. Bireyin, bu boyutlardan herhangi biriyle yaşamış olduğu problem onun hem özel hem de sosyal yaşamında yerine getirmesi gereken sorumlulukları konusunda zorluklar yaşamasına sebebiyet vermektedir (Yayman ve Çımat 2012, akt. Kılıç, 2019: s. 10).

Toplumsal yaşamda engellilik kavramıyla aynı anlama geldiği düşünülen ve her bireye yönelik kızgınlık anında ya da psikolojik veya fiziksel şiddet ortamında hakaret edici ifade olarak özürlü kavramı kullanılmaktadır. Bu kavram, bireyin gereksinimlerini karşılaması konusunda yaşadığı sıkıntılardan dolayı toplumsal yaşama uyum sağlayamaması şeklinde tanımlanmıştır (Seyyar, 2015: 25, akt. Seloğlu, 2019: s. 6). Dolayısıyla, engellilere yönelik olarak oluşturulan kanunlarda özürlü kavramı kullanılmıştır. Ancak 2014 yılında yapılan yeni düzenlemeyle birlikte artık özürlü kavramı yerine engelli kavramı kullanılmaya başlanmıştır ve oluşturulan bu kanuna göre, engelli ve engellilik kavramları şu şekilde tanımlanmıştır: “Engelli fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum ve çevre koşullarından etkilenen birey; Engellilik ise, bireyin engelliliğini ve engellilikten kaynaklanan özel gereksinimlerini, uluslararası yöntemleri temel alarak belirleyen derecelendirmeler, sınıflandırmalar ve tanılamalar olarak ifade edilmiştir” (Engelliler Hakkında Kanun, 01.07.2005, akt. Seloğlu, 2019: s. 6).

Yapılan bu tanımlamalardan hareketle, engellilik türleri şu şekilde sınıflandırılmıştır: Bedensel Engelli Bireyler,
Omurilik Felçlileri,
Görme Engelli Bireyler, İşitme Engelli Bireyler,
Dil ve Konuşma Engelli Bireyler,
Zihinsel Engelli Bireyler,
Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireyler,
Ortopedik Engelli Bireyler,
Spastik Engelli Bireyler (Öztürk 2013).

Çalışmanın konusu gereği, engellilik türlerinden Otizm Spektrum Bozukluğu ele alınacaktır.

1.1. Otizm Spektrum Bozukluğu

Otizm kavramı, ilk olarak Eugen Bleuler tarafından bireyin kendisine olan hayranlığı anlamında kullanılmıştır. Bu anlamla birey, kendisini içinde yaşamış olduğu dünyadan soyutlamıştır. Buradan hareketle otizm, gerçek olan durumla ilişki kurma konusunda yaşanan sıkıntı olarak ifade edilmiştir ve çocuk şizofrenisi olarak adlandırılmıştır (Kayaoğlu ve Görür, 2008:27, akt. Mengi, 2014: s. 10).

Otizme ilişkin yapılan tanımlamalar şu şekilde ele alınmıştır:

Otizm, sosyal yaşamın devamlılığı için önemli olan sosyal etkileşimsel ve iletişimsel yönden yaşanan bozukluk olarak tanımlanmaktadır (Cottenceau vd., 2012; Russell vd., 2010, akt. Biber, Cankorur, Akçay ve Şumnulu, 2018: s. 349).

Türkiye Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre otizm, “Sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi ve etkinliklerdeki sınırlılığı erken çocukluk döneminde ortaya çıkan ve bu özellikleri nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey” şeklinde tanımlanmıştır (Diken, 2018: 446, akt. Sarcan, 2019: s. 20).

Sosyolojik anlamda otizm ise, öncelikli olarak otizmli bireyi ve ailesini toplumsal, kişisel, psikolojik, ekonomik ve benzeri boyutlar üzerinden etkileyen, sıkıntılara yol açan, içinde yaşamış oldukları toplumsal ortamdan dolayı uzaklaşmalarına sebebiyet veren, etiketlenmeye, dışlanmaya maruz bırakan ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde çatışmalar yaşamalarına neden olan işlev bozucu bir etken olarak tanımlanmıştır (Kanner, 1943:217-250, akt. Mengi, 2014: s. 15).

2. TEMPLE GRANDİN FİLM ANALİZİ

Temple Grandin filmi; toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları üzerinden ele alınacaktır.

2.1. Toplumsal Yaşam Alanları

Herkes ekonomik, sosyal, kültürel, bedensel, psikolojik açıdan farklı olan zenginlikleri oluşturmaktadır. Ancak zaman içerisinde, içinde yaşamış olduğumuz toplumun değerler yargıları ve normlarından ötürü farklı olan bu zenginlikler “normal” veya “normal dışı” olarak sınıflandırılmıştır. Normal olarak ifade edilen sınıflandırma, toplumun avantajlı grupları kısmında yer alırken; normal dışı olarak ifade edilen sınıflandırma ise, toplumun dezavantajlı grupları kısmında yer almıştır (Mengi, 2014: ss. 31-32). Kahramanımız Temple Grandin, aslında mükemmel bir görsel hafızaya sahip olmasına rağmen sergilemiş olduğu davranışlarından ötürü diğer insanlar tarafından farklı ve otizmli bir birey olarak algılandığı için dezavantajlı grup içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla, yapılan sınıflandırma kapsamında bu iki grubun kendilerine ait yaşam alanlarının olmasının yanı sıra ortak kullandıkları toplumsal yaşam alanları da bulunmakta ve bu alanlarda yaşamlarını sürdürmektedirler (Mengi, 2014: ss. 31-32).Ancak genelde engelli bireylere özelde ise otizmli bireylere yönelik olarak sergilenen olumsuz davranışlar, onların içinde yaşamış oldukları toplumsal yaşam alanlarından uzaklaşmaları ya kendi istekleri doğrultusunda ya da zoraki bir şekilde gerçekleşmektedir. Temple da, çevresindeki insanlardan dolayı yaşamış olduğu mekanlardan uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Yapılan bu ilk uzaklaştırılma faaliyeti, Temple dört yaşındayken doktoru tarafından otizm tanısı konulduktan sonra nasıl bir tedavi yönteminin izlenmesi gerektiğini söylemesi yerine direkt olarak annesine onun hastaneye yatırılması gerektiğini söylemesi böyle bir mekansal uzaklaştırılmanın gerçekleştirilmeye çalışılmasının bir göstergesidir. İlerleyen dönemlerde, okul yaşamında arkadaşına vurmasından dolayı okuldan atılmış ve farklı okullara gitmek zorunda kalmıştır. Sadece sarılma ihtiyacı hissettiği için geliştirmiş olduğu “Hug Box (Sarılma Kutusu)”nu kabul etmeyen yönetici, Temple’ın burada olmaması gerektiğini vurgulamıştır ve yine üniversite döneminde, erkeklerin yoğunlukta olduğu hayvan çitliğinde staj yaparken kadın olduğu ve bu mesleğe uygun olmadığı için gitmesi gerektiği söylenmiş ve zorbalıklara maruz kalmıştır.

2.2. Sosyalleşme ve Sosyal İlişkiler

Birey, doğduğu andan itibaren içinde yaşamış olduğu ailenin, grubun, kültürün ve toplumun bir üyesi konumundadır. İlerleyen süreçlerde bireyler, üyesi oldukları bu toplumun kuşaktan kuşağa aktarılan değerlerini, kültürlerini, normlarını sosyalleşme süreciyle birlikte öğrenmektedir. Buradan hareketle sosyalleşme; toplumsal tutumların, değerlerin, alışkanlıkların, örnek olan davranışların bireylere aktarılması süreci olarak tanımlanmaktadır. Sosyalleşme sürecinin aktarılması konusunda yardımcı olan en önemli sosyalleştirme aracı, ailedir. Çünkü sosyalleşmenin temeli burada atılmaktadır. Ebeveynlerin sergileyecek oldukları davranışlar, onları rol model olarak gören çocukları için oldukça önemlidir. Ailede atılan bu sosyalleşme temelinin geliştirilmesi konusunda diğer önemli faktörler ise, okul ve akran çevresidir. Bu çevrede yoğunluklu olarak, hem olumlu hem de olumsuz birikimler gerçekleşecektir. Bu birikimler elde edilirken aynı zamanda da bireyin, toplumsal çevreye uyum sağlaması da beklenmektedir (Kılbaş, 2001: 99, akt. Söğüt, 2006: s. 3).

Ancak otizmli bireyler, sosyal etkileşim ve iletişim becerilerini geliştirmeleri konusunda yaşamış oldukları yetersizliklerden ötürü topluma uyum sağlamaları konusunda sıkıntılar yaşamaktadır. İletişim kurma konusunda

önemli bir etken olan göz temasından ve fiziksel temastan kaçınmaktadırlar (Volkmar ve Chawarska, 2005:19-21, akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 612). Nitekim Temple da; annesi, teyzesi, öğretmeni ve arkadaşlarıyla iletişim halindeyken göz teması kurmaktan kaçınmış ve ne zaman sevinç ya da üzüntü gibi duygu durumlarını yaşadığında ise, annesi veya teyzesi ona sarılmak istediğinde anında geri çevirmiştir ya da diğer bir ifadeyle fiziksel temas kurmaktan kaçınmıştır.

Otizmli bireyler, akranlarıyla sosyal ilişki kurma konusunda da güçlükler yaşamaktadır. Çünkü duygu durumlarını, nasıl ifade edeceklerini bilemedikleri ve bunları da aktaramadıkları ve aynı zamanda da karşı tarafın duygularını algılama konusunda zorlandıkları için yaşamış oldukları tüm bu durumlar, onların arkadaşlık ilişkisi kurmak isteseler dahi yalnızlığa doğru sürüklemiştir (akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 612). Temple da, dört yaşına kadar konuşamadığı için arkadaşlarıyla olan ilişkileri oldukça zayıftır ve hatta kalabalık bir arkadaş grubu ortamında tedirgin olmuş ve çığlık atmıştır. Onun en yakın arkadaşları, hayvanlar ve icat ettiği sarılma kutusudur. Bu yakın arkadaşları ile yalnızlığını ve sarılma hissiyatını gidermeye çalışmaktadır. Oyun oynanırken ya da herhangi bir işle uğraşırken Temple tek kalmayı tercih etmektedir. Okuldayken de, kendi bisikletini yaptığı sırada arkasından yaklaşan arkadaşı, ona dokunduğu için yumruk atmıştır. Dolayısıyla istemeden sergilemiş olduğu bu tepkiler, onun yalnız kalmasına sebebiyet vermiştir.

2.3. Toplumsal Dışlanma

Otizmli bireyler, toplumun birer üyesi olmalarına rağmen diğer insanlar tarafından potansiyel bir tehlike olarak arz edildikleri için toplumun dezavantajlı konumlarına doğru itilmektedir. Dolayısıyla bu konumda yer alan bireyler, toplumsal kaynaklara ulaşma konusunda da sıkıntı yaşamaktadır. Ancak özelde otizmli ve tüm engelli bireyler, farklılıklarından ve engellerinden ötürü bu konuma gelmemişlerdir. Onları bu konuma iten önemli sebep içinde yaşamış oldukları toplumun sürekli olarak gerçekleştirdikleri engellemelerinden kaynaklanmaktadır (Burcu, 2017: ss. 111-112).

Otizmin, sosyolojik çerçevede açıklanması konusunda yarar sağlayacak olan en önemli yol, etiketleme ve damgalama kuramlarına ilişkin gerçeklikleri anlamaktan geçmektedir. Çünkü toplumun diğer üyelerinin, otizmli bireyleri nasıl ifade ettikleri konusunda etiketleme ve damgalama kuramları önem arz etmektedir (Mengi, 2014: s. 39).

Etiketleme: Bir davranışın sapmış veya sapmamış olarak belirlenmesi yönünde, Edwin Lemert ve Howard Becker tarafından 1950 yıllarında literatüre kazandırılmıştır. Becker, etiketlemeyi kişinin içinde yer aldığı grubun kurallarına uymak zorunda olması şeklinde ifade etmiştir (Becker, 1967:28-29, akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 615).Dolayısıyla burada, bireyin üzerinde bir grup baskısı söz konusudur ve grup normlarına uymadığı takdirde de ağır yaptırımlarla karşılaşabilmektedir. Karşılaşılan bu ağır yaptırımlarla birlikteartık o fark edilen, diğer bir ifadeyle etiket sahibi olan bir bireydir. Sahip olunan bu etiketler, bireyin yaşamını uzun süre boyunca olumsuz etkilemektedir (Greenspan vd., 2004:10, akt, Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 615).

Damgalama: Bu kuramın öncüsü, Erving Goffman’dır. Goffman damgalamayı, kişinin içinde yaşamış olduğu toplum tarafından gözden düşürülmesi ve onur kırıcı zedelemelere maruz bırakılması şeklinde tanımlamıştır (akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 615).

Kahramanımız Temple Grandin de, etiketlenmeye maruz kalmıştır. Bu durumun en yoğun yaşandığı zamanlar ise, okul hayatıdır. Otizmli olmasından dolayı uyaranlara ilişkin vermiş olduğu tepkiler, diğer insanlar tarafından farklı, değişik olarak algılanmaktadır. Bu sebeple de, akran çevresinden uzakta kendisine ait bir dünya oluşturmuştur. Çünkü sürekli olarak öğrendiği bilgileri tekrar ettiği için gitmiş olduğu okullarda akranları tarafından“Kayıt Cihazı” olarak isimlendirilmiştir. Hayatının dönüm noktasını oluşturan ve severek gitmiş okulda da, yaşamış olduğu sıkıntılı durumlar söz konusu olmuştur. Bir dersinde, Temple’ın ilgisini çekmeyen ve algılama durumunu zorlaştıran konuların işlenmesi sonucunda vermiş olduğu tepkiler onun,diğerleri tarafından gülünç durumuna düşmesine sebebiyet vermiştir ve yine hocasının vermiş olduğu bir ödevi yaparken kendi anlayacağı şekilde yerleri çizmesi, insanların boyunu ölçmesi gibi durumlardan dolayı “Değişik”, “Ucube” gibi etiketlere maruz kalmıştır. Dolayısıyla akranlarıyla yaşamış olduğu bu ilişkiler, onun farklı isimlerle etiketlenmesine sebebiyet vermiştir.

Toplumun, otizmli bireyleri korunmaya muhtaç birer birey olarak düşünmeleri, acıma duygusuyla bakmaları, sahip olduğu farklılıklarından ötürü dışlamaları ve onları tehlikeli olarak lanse etmeleri ve benzeri etkenlere yönelik tutumlarından dolayı onların aileleriyle birlikte toplumsal yaşamdan uzaklaştırılmalarına sebebiyet vermektedir. Yaşanılan bu durum sonucunda da, hem otizmli bireyler hem de aileleri yaşadıkları toplumdan soyutlanmaya başlamaktadırlar (Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 612). Ancak Temple, yaşamış olduğu tüm bu zorluklara rağmen arkasında ailesinin de desteğiyle birlikte kendisini hiçbir şekilde toplumdan soyutlamamış; aksine kaçmayarak, mücadele ederek toplumun üzerine doğru yürümüştür.

2.4. Sosyal Destek

Temelde, bireyin etrafındaki insanlar tarafından sevilmesi, değerli olduğunu hissetmesi, destek görmesi, korunması gibi etkenler sosyal destek unsurları olarak ifade edilmektedir. Bireyin gereksinim duymuş olduğu bu etkenler karşılandığı zaman kendisine olan güveni artmakta, her türlü problemleri başarıyla halletmekte, kendisini geliştirmekte ve korumaktadır (Dunst vd., 1986; Kazak ve Marvin, 1984; Ünlüer, 2009, akt. Meral ve Cavkaytar, 2012: s. 20).

Otizmli bireylerin de, toplumsal yaşama uyum sağlamaları konusunda en büyük sosyal destekleri, aileleridir. Bu doğrultuda, ailelerin öncelikli olarak farklı olan çocuklarının bu durumlarını kabul etmeleri gerekmektedir. Buradan hareketle de, hem kendileri hem de çocukları için diğer sosyal kuruluşlardan destek alarak topluma yeni ve farklı zenginlikler kazandıracaklardır (Nealy, vd., 2012; Ünlüer, 2009, akt. Biber, Cankorur, Akçay ve Şumnulu, 2018: s. 349). Nitekim Temple’ın arkasındaki en büyük sosyal destek, ailesi ve özellikle de annesidir. En başta, otizm tanısı konulduğu andan itibaren annesinin onu hem kendisine hem de topluma kazandırmaya çalışmasıyla başlamıştır mücadelesi. Temple konuşamadığı için annesinin konuşma terapistleri ayarlamasıyla dört yaşında konuşmaya başlaması onun toplumsal yaşamdaki mücadelesinin ilk başarısı olmuştur. Yine hayatını değiştiren okula attığı ilk adım ve fen hocasının, onun muhteşem görsel hafızasını fark etmesi yaşamının dönüm noktalarını oluşturmuştur. Temple’ın beyni, adeta bir film makinesi gibi. Görmüş olduğu somut nesneleri, hafızasında görselleştirerek yeniden anlam kazandırmaktadır. Hatta hocasıyla arasındaki geçen dialogda, küçüklüğünden beri giymiş olduğu ayakkabılarla ilgili konuşması ve hocasının da giymiş olduğu ayakkabılarından söz etmesi gibi durumları, beyninin ne kadar muhteşem olduğunun bir göstergesidir. Bu durumu fark eden hocası da, Temple’ın bu görsel zenginliğini kullanması ve geliştirmesi yönünde onun iyi bir üniversiteye gitmesi gerektiğini söyleyerek ve onu bu doğrultuda yönlendirerek sosyal desteğin temellerinden birini atmış olmaktadır. Ve nitekim Temple, artık bir üniversitelidir.

2.5. Toplumsal Bilinç/Farkındalık

Filmde gösterilen bu ve benzeri mücadele örneklerinin, devamlılığının sağlanması ve hem avantajlı hem de dezavantajlı gruplara yönelik olarak örnek teşkil etmesi bağlamında farkındalık yaratmak gerekmektedir. Bu farkındalığa ilişkin olarak sergilenen en güzel örneklerden biri ise, filmin son sahnesinde görülen Temple’ın annesiyle birlikte katılmış olduğu Ulusal Otizm Kongresi’nde yapmış olduğu konuşmasıdır. Diğer otizmli bireyler ve onların aileleri ile birlikte yer alınan bu kongrede, çocuklarının nasıl tedavi edilmeleri gerektiği konusunda tartışma yapılırken Temple ayağa kalkarak kendisinin de otizmli bir birey olduğunu, küçükken konuşamadığını ama ailesinin desteklemesi ve özellikle de kendisinin pes etmemesi sonucunda otizmli bir doktora öğrencisi olduğunu belirtmiştir. Diğerlerinin de, duydukları bu sözlerden etkilenmeleriyle birlikte Temple’ı kürsüye doğru yönlendirerek farklı olan bu zenginliklerin toplumsal yaşama kazandırılmaları konusunda mücadeleler başlamıştır.

3. TÜRKİYE’DE OTİZMLİ BİREYLERE SUNULAN HİZMETLER

Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Yönelik Ulusal Eylem Planı ile ilgili yapılan çalışma, 3 Aralık 2016 yılında Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu eylem planının bir kesiti şu şekildedir:

“Otizm Spektrum Bozukluğu olan bireylerin, diğer engel gruplarında olduğu gibi bağımsız olarak toplumsal yaşama tam katılımda yaşadıkları engeller bulunmaktadır. Dolayısıyla otizmli bireylere yönelik olarak başta özel eğitim olmak üzere sağlık, mesleki eğitim ve istihdam olanaklarından yararlanmaları amacıyla sosyal politika tedbirlerinin geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.

Özel eğitime ihtiyacı olan tüm bireylerde olduğu gibi Otizm Spektrum Bozukluğuna sahip olan bireylerde de eğitim uygun şekilde yapılandırıldığı, işlevsel eğitim programları geliştirildiği, öğretim süreci bireysellik esasına göre hazırlandığı zaman bağımsız yaşam becerilerinin edinilmesi ve toplumsal bütünleşmenin sağlanılması bağlamında önemli ilerlemeler kaydedilmektedir…

Türkiye’de, Otizmli bireylerin yaygınlık oranlarına ilişkin bir çalışma bulunmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) alınan 2014 yılı verilerine göre, zorunlu eğitim çağındaki Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocuk sayısı 16.837’dir. Otizmli bireylere sunulan özel eğitim hizmetleri, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilmekte olup buna ilişkin olarak uygulama hükümleri ise, “Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği”nde yer almaktadır. Otizmli bireyler özel eğitim uygulama merkezlerinde, özel eğitim iş uygulama merkezlerinde, özel eğitim sınıflarında ya da normal gelişim gösteren akranlarıyla birlikte kaynaştırma sınıflarında eğitim görmektedir. Ayrıca bu bireyler, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde de destek eğitimi almaktadırlar. Türkiye’deki özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin %53,2’si Otizmli olan bireylere hizmet vermektedir. Bunun yanında Otizmli olan bireyler, okul öncesi dönemde okul öncesi kurumlara zorunlu ve destek özel eğitim hizmetleri sağlanmasıyla başarılı bir şekilde kaynaştırılabilmektedir…

Otizmli olan bireylerin, sunulan hizmetlerden diğer bireylerle eşit olarak yararlanmasını sağlamak ve bağımsız bir biçimde toplumsal yaşamın her alanına katılımlarını kolaylaştırmak amacıyla Eylem Planı’nda 6 öncelikli alan belirlenmiştir. Bu alanlar şu şekilde belirtilmiştir:

  1. Farkındalık Çalışmaları ve Kurumlar Arası İşbirliği,
  2. Erken Tanı, Tedavi ve Müdahale Zincirinin Kurulması,
  3. Ailelere Yönelik Hizmetlerin Geliştirilmesi,
  4. Eğitsel Değerlendirme, Özel Eğitim, Destek Eğitim ve Rehabilitasyon Hizmetlerinin Geliştirilmesi,
  5. İstihdam Süreçleri ve Çalışma Hayatı,
  6. Sosyal Hizmet, Sosyal Yardım ve Toplumsal Yaşama Katılım” (Resmi Gazete, 2016: sayı: 29907).

SONUÇ

Çalışmada, dezavantajlı gruplardan biri olarak belirtilen otizmli bireylerin toplumsal yaşam mücadeleleri bir film analizi üzerinden incelenmiştir. Öncelikle engellilik ve engelliliğin bir türü olan otizm spektrum bozukluğuna ilişkin açıklamalar yapılarak toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları üzerinden film analiz edilmiştir.

Yapılan bu çalışmada, otizmli bir bireyin içinde yaşadığı toplumsal mekanda karşılamış olduğu zorluklar ve aynı zamanda bu zorluklara karşı göstermiş olduğu mücadele örneği sergilenmektedir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, “Temple Grandin” filminde yer alan örnekler ile çalışmanın başında belirtilen toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları arasında ilişki bulunmaktadır.

“Temple Grandin” filminde yer alan örnekler ve kuramlar arasındaki ilişki açıklandıktan sonra otizmli bireylere sunulan hizmetler bağlamında Türkiye’de gerçekleştirilen etkinlikler hakkında bilgiler verilmiştir.

MAKALE KAYNAK : https://dergipark.org.tr/tr/download/journal-file/19819

KAYNAKÇA

Biber, K., Cankorur, H., Akçay, Z. ve Şumnulu, B. (2018). Çocukları Okul Öncesi Eğitime Devam Eden Annelere Otizm Spektrum Bozukluğuna Yönelik Farkındalık Eğitimi. Turkish Studies Educational Sciences, Volume 13/11, Spring 2018, p. 345-362.DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.13556

Burcu, E. (2017). Türkiye’de Engelli Bireylerin Dezavantajlı Konumlarına Engellilik Sosyolojisinin Eleştirel Tavrıyla Bakmak.Toplum ve Demokrasi, 11 (24), Temmuz-Aralık, s. 107-125. Erişim adresi:

https://dergipark.org.tr/tr/pub/iusoskon/issue/26348/277648

Çopuroğlu, C., ve Mengi, A. (2014). Toplumsal Dışlanma ve Otizm. Turkish Studies – International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/5 Spring 2014, p. 607-626. Erişim adresi: http://dspace.sozlutarih.org.tr/handle/20.500.11834/129

Kılıç, M. (2019). Çalışma Yaşamında Engellilerin Karşılaştığı Sorunlar ve Sosyal Hizmet. (Yüksek lisans tezi). Manisa Celal Bayar Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Manisa. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Mengi, A. (2014). Sosyolojik Boyutlarıyla Otizm. (Doktora tezi). Fırat Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Meral, B., ve Cavkaytar, A. (2012). Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği’nin Psikometrik Özelliklerinin Otizmli Çocuk Aileleri Üzerinden İncelenmesi. e-uluslararası eğitim araştırmaları dergisi, Cilt: 3 Sayı: 4– Sonbahar 2012 ss. 20- 32. Erişim adresi: http://www.e-ijer.com/en/download/article-file/89758

Sarcan, Ç. (2019). Otizmli Bireylere Sahip Ailelerin Yaşadıkları Sorunların Sosyolojik Bir Değerlendirmesi: Bulancak İlçesi Örneği. (Yüksek lisans tezi). Afyon Kocatepe Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyon. Erişim adresi:https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Seloğlu, Z. (2019). Türkiye’de Engellilikle İlgili Sosyal Politikaların Sosyolojik Açıdan Değerlendirilmesi. (Yüksek lisans tezi). Fırat Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Söğüt, M. (2006). Sporun Bedensel Engellilerin SosyalleşmeleriÜzerine Etkisi. (Yüksek lisans tezi). Mersin Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Mersin. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Resmi Gazete, (3 Aralık 2016). Erişim adresi: https://ailevecalisma.gov.tr/eyhgm/sayfalar/otizm-spektrum- bozuklugu/

Televizyon dizisi Susam Sokağı, ilk otistik karakterini halka tanıttı. Susam Sokağı’nın yapımcıları, Elmo’nun tiz kıkırdamalarına ve tüm maskaralıklarına bayılan hayranlarının onun yeni arkadaşı, otizmli bir kızı da çok seveceğini –ve dostluklarının bu çocukların kabul edilmesini teşvik edeceğini- umuyor.

Julia ile tanışın. Parlak turuncu saçları ve kocaman yeşil gözleriyle Julia, tam da Muppetsların geri kalanının yaşadığı kurgusal New York kasabasına uygun. Otizmli, fakat bu onun oyundan ve arkadaş edinmekten geri kalmasına yol açmıyor. Julia geçen Çarşamba günü duyurulan Susam Sokağı ve Otizm: Bütün Çocuklardaki Harikalığı Görün adlı yeni girişimin bir parçası.

Web sitesi, çocuklara birlikte oyun oynamayı öğrenmeleri için çeşitli ipuçları verirken otizmli bir çocuğa sahip anne babalara da otizm hakkında sorulan sorulara nasıl cevap verileceği ve nasıl konuşulacağı hakkında tavsiyelerde bulunuyor. Çevrim içi platform üzerinden tamamen ücretsiz olarak sunulan bu içerik ayrıca çekici bir melodiye sahip “Harika Şarkı” adlı şarkıyı ve Elmo ile Julia’nın ilk maceralarını anlatan dijtal bir öykü kitabını da içeriyor. Elmo ile Jula arasındaki farklılıklara odaklanmak yerine kitap, onların sahip olduğu tüm ortak özelliklere vurgu yapıyor. Julia belki göz kontağı kurmada sorun yaşayabilir, yüksek seslerden hoşlanmayabiyir ve heyecanlandığında ellerini çırpabilir fakat bloklarla oyun oynamayı ve sallanmayı sever, tıpkı Elmo gibi. Julia’nın sahip olduğu tüm bu karakteristik özellikler otizm spektrumundaki çocukların ortak özellikleri ve Julia’nın durumunda o Elmo ile oynayabilmekten çok mutlu.

Ne var ki birçok otizmli çocuğun Elmo gibi anlayışlı bir arkadaşı yok. Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi’ne göre yaklaşık olarak ABD’de dünyaya gelen her 68 çocuktan biri otizm spektrumunda yer alıyor. Bu girişimin ardındaki kar amacı gütmeyen Susam Atölyesi’ne göre de otizmli çocuklar, akranlarına oranla beş kat daha fazla zorbalıkla karşılaşıyor. Ulusal Otizm Derneği’nin verilerine göre ise kabaca, otizmli çocukların yüzde 12’si hiç doğum günü partisine davet edilmemiş, yüzde 6’sı her zaman takım seçmelerinde en sona kalmış ve yüzde 3’ü yemeğini her gün yemeğini tek başına yemiş.

Susam Atölyesi yöneticileri Julia ve Elmo’nun ilişkisinin çocuklarda erken yaş zorbalığına bir çentik atacağını umuyor. “Ellerini çırpma ya da ses çıkarma gibi kimi davranışların heyecan ya da mutsuzluk gibi duyguların bir ifadesi olabileceğini çocukların bakış açısından anlattığımızda bu küçük çocukların otistik akranlarıyla nasıl iletişim kurabileceklerini anlamalarına yardımcı oluyor” açıklamasında bulunan Susam Atölyesi ABD Sosyal Etki Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Jeanette Betancourt, “Bu çocukları daha rahat ve bu nedenle de daha kapsayıcı hale getiriyor” diyor.

Susam Sokağı çok uzun bir süredir çocuk televizyonculuğunun altın standardı sayılıyor. Wellesley Koleji ve Maryland Üniversitesi’nin bu yaz açıkladığı bir araştırmanın sonuçlarına göre, halkın ulaşımına açık bu eğitim şovun izlemek çocukların okulda başarılı olmalarına yardımcı oluyor. Susam Atölyesi’nin yöneticileri de Julia’nın da eklenmesiyle hem akademik hem de duygusal zeka açısından izleyenlerini teşvik etmeyi umuyor.

Elmo ve Julia'nın arkadaşlığını anlatan kitapta, farklılıklar yerine benzerlikler üzerinde duruluyor. Tıpkı yukarıdaki karede olduğu gibi... Elmo oyuncak arabaları ve kamyonlarıyla oynamayı seviyor. Julia da öyle. Özellikle tekerlekleri kendi çevresinde döndürmeyi seviyor.
Elmo ve Julia’nın arkadaşlığını anlatan kitapta, farklılıklar yerine benzerlikler üzerinde duruluyor. Tıpkı yukarıdaki karede olduğu gibi… Elmo oyuncak arabaları ve kamyonlarıyla oynamayı seviyor. Julia da öyle. Özellikle tekerlekleri kendi çevresinde döndürmeyi seviyor.

Kitabı yazan Leslie Kimmelman’ın da otizmli bir çocuk annesi. 20 yaşındaki oğluna otizm tanısı konduğunda kendisinin hatta doktorların bile çok fazla bir şey bilmediğini söyleyen Kimmelman, “Ne mutlu ki, bu durum bugün değişti. Daha fazla farkındalık ve otizmi anlamada daha fazla ilerleme var. Yine de bir puzzle gibi çünkü her çocuk farklı etkileniyor. Muhtemelen ‘Bir otizmli ile tanıştıysanız, bir otizmli ile tanışmışsınız demektir’ sözünü duymuşsunuzdur. O halde insanların bilmesi gereken en önemli şey ne? Bir ya da diğer şekilde, hepimiz farklıyız – bu da dünyayı ilginç bir yer haline getiriyor. Ve aynı şekilde hepimiz kendimize göre harikayız” diyor. Julia ve Elmo’nun kitabını bu adreste bulabilirsiniz.

Kaynak: http://www.takepart.com/article/2015/10/21/sesame-street-autism https://www.egitimpedia.com/julia-ile-tanisin-susam-sokaginin-ilk-otizmli-karakteri/

Otizm spektrum konusuna sahip çok az sayıda kitap, televizyon veya film karakteri vardır. Otizm spektrumunda en iyi 30 kitap, film ve TV karakterinin listesini oluşturduk. Bu karakterlerden bazıları yazarları veya yaratıcıları tarafından otistik olarak onaylanırken, diğerleri spekülasyon olabilir yani öyle olduğu yada nöroçeşitlilik içinde farklılık, farklı bireyler oldu için listeye alındı.

Yalnızca otizm topluluğundaki birçok kişinin kendilerine ait olduğunu iddia ettiği karakterleri dahil etmeye özen gösterdik ve her bir karakterin davranışı ile ilgili en doğru bilgileri sunmak için elimizden geleni yaptık.

Otizmli veya Asperger’li TV, Kitap ve Film Karakterleri


Adam Rakı, “Adam”
Amelie Poulain, “Amelie”
Dr. Sheldon Cooper, “Büyük Patlama Teorisi”
Dr. Amy Farrah-Fowler, “Büyük Patlama Teorisi”
Brigid Tenenbaum, “BioShock”
Tina Belcher, “Bob’un Burgerleri”
Dr. Temperance “Bones” Brennan, “Kemikler”
Jerry Espenson, “Boston Legal”
Eric Gibb, “Uçabilecek Çocuk”
Dedektif Sonya Cross, “Köprü”
Dr. Isidore Latham, “Chicago Med”
Abed Nadir, “Topluluk”
Christopher Boone, “Gece Boyunca Köpeklerin Meraklı Olayı”
Sürücü, “Sürücü”
Oskar Schell, “Son derece Gürültülü ve İnanılmaz derecede Yakın”
Forrest Gump, “Forrest Gump”
Astrid Farnsworth, “Saçak”
Lisbeth Salander, “Ejderha Dövmeli Kız”
Maurice Moss, “BT Kalabalığı”
Lars, “Lars ve Gerçek Kız”
Mary ve Max, “Mary ve Max”
Brick Heck, “Orta”
Donald Morton ve Isabel Sorenson, “Mozart ve Balina”
Abby, “NCIS”
Max Braverman, “Ebeveynlik”
Daniel Connolly, “P.S. Seni seviyorum ”
Raymond “Ray” Babbitt, “Yağmur Adam”
Dr. Alfred Jones, “Yemen’de Somon Balıkçılığı”
Julia, “Susam Sokağı”
Boo Radley, “Bülbülü Öldürmek”

Adam Raki, “Adam

Hugh Dancy as Adam Raki


Listemizdeki karakterlerin neredeyse tamamı rolleri desteklerken, Adam Raki filmin yıldızı! Bu 2009 filmi, Spectrum’da olmayan bir kadınla (Rose Byrne tarafından oynanan) aşık olan ve onunla başlayan Adam’ın (Hugh Dancy) hikayesini anlatıyor.

Amelie Poulain, “Amelie

Audrey Tautou as Amelie Poulain

Filmde asla belirtilen bir gerçek olmasa da, “Amelie” filmindeki Amelie Poulain’in karakteri Asperger’in göstereceği bir dizi eğilimi sergiliyor ve karakter Aspie topluluğu tarafından kendilerinden biri olarak gururla iddia ediliyor. Amelie’nin Otizm Spektrumuna düşmesi konusunda ısrar edenler, genel tuhaflığı, diğer insanları ve durumları sıklıkla yanlış anlama şekli, sürekli bastırılmış ifadeleri ve duyusal aşırı duyarlılığı gibi şeyleri belirtiyor. Amelie’nin gerçekten bir çeşit otizme sahip olup olmadığını her iki şekilde de söyleyemesek de, kesinlikle sevimli ve ilginç bir karakter olduğunu söyleyebiliriz.

Dr. Sheldon Cooper, “The Big Bang Theory

Jim Parsons and Dr. Sheldon Cooper

Listemizdeki en tartışılan karakter kolayca Dr. Big Bang Teorisi’nden Sheldon Cooper. Sheldon aslında Asperger’e sahip mi ve eğer öyleyse, gösteri Spektrumdakilerle dalga mı geçiyor ya da onları bu kadar ilginç ama sevimli bir karakterle mi kucaklıyor? Bu soruların cevabından emin olmasak da (şovun yaratıcıları Sheldon’a hiçbir zaman resmi bir tanı koymadı), biz yardımcı yıldız (ve bilim adamı) Mayim Bialik’in konuyla ilgili yaptığı açıklama ile para konusunda haklı olduğunu düşünüyoruz: “Doktora yaptığımda OSB tezimin konusuydu. Sheldon’ın dediğimiz gibi kesinlikle spektrumda olacağını düşünüyorum. Aslında ona Asperger’in teşhisini vereceğimi sanmıyorum. Ona Obsesif Kompulsif, muhtemelen orta ila şiddetli, Genelleştirilmiş Anksiyete Bozukluğu, muhtemelen Sosyal Anksiyete Bozukluğu derdim … ama bildiğimiz gibi saf Asperger değil. ”

Dr. Amy Farrah-Fowler, “The Big Bang Theory”

Mayim Bialik as Dr. Amy Farrah Fowler

Sheldon Cooper, “The Big Bang Theory” nin çoğu izleyicisi arasında favori olabilirken, Aspie topluluğundakiler Sheldon’ın uzun zamandır sevgilisi Amy Farrah Fowler’ı tercih ediyor gibi görünüyor. Bir Aspie olan Amy, otizm spektrumundakiler hakkında daha dengeli bir görüş sunma eğilimindedir. Sevgi ve çeşitli sosyalleşme için özlem duyuyor, duygularında farklı değil ve değişmez kahkahalarla mizah haline getiriyor. Yazarlar Sheldon gibi bir karakterle olabildiğince eğlenirken, Amy, dişi Aspies’in hemen hemen diğer herhangi bir kızla çok fazla ortak noktası olabileceğini hatırlatıyor.

Brigid Tenenbaum, “BioShock

Brigid Tenenbaum from Bioshock video game

Otizm spektrumundaki karakterlerin yolunu açmak için rol yapma video oyunlarına bırakın. En azından, bu popüler oyun olan “BioShock” un bir karakteri olan Brigid Tenenbaum’da durum böyledir.

Tina Belcher, “Bob’s Burgers

Tina Belcher from Bob's Burgers

Dr. Temperance “Bones” Brennan, “Bones

Asperger’in kadınlarda genellikle ince ve geniş çapta değişen semptomlar nedeniyle tespit edilmesi ve teşhis edilmesi çok daha zordur, bu da Asperger’leri olan kadın karakterlerin neden bu kadar nadir olduğunu açıklayabilir. Ama böyle bir kadın “Aspie” Dr. Temperance “Bones” Brennan, suç draması “Bones” da. Oyuncu Aktris Emily Deschanel ve dizi yaratıcısı Hart Hanson sadece Brennan’ın “neredeyse” Asperger’lere sahip olduğunu söyleyecek kadar ileri gidecek, dizi kahramanı bir dizi belirti işareti gösteriyor: sosyal olmaya ilgi eksikliği, bilimsel gerçekler için keskin bir akıl ve ustalık ve temel alaycılık anlayışı. Asperger ya da değil, Brennan TV’deki en ilginç ve sevimli karakterlerden biri.

Jerry Espenson, “Boston Legal

Christian Clemenson as Jerry Espenson

2000’li yılların başındaki yasal drama “Boston Legal” muhtemelen Asperger’lerle karakter sahibi olan ilk televizyon şovlarından biridir. Aktör Christian Clemenson tarafından canlandırılan Jerry Espenson, Otizm Spektrumunun en doğru tasviri olmayabilir, ancak Jerry, Asperger’in getirdiği zorlukların üstesinden gelmek zorunda kalan bir adam ve avukat olarak aktardığı mizah onu birçok izleyici için favori bir karakter yaptı.

Eric Gibb, “The Boy Who Could Fly

still of Jay Underwood and Lucy Deakins from The Boy Who Could Fly

“Uçabilen Çocuk” Eric adında otistik bir çocukla ilgilidir. Eric’in karakteri sık sık bir otizm klişesi gibi hissetme tuzağına düşse de, film genellikle AS topluluğundaki kişiler tarafından belirtiliyor – muhtemelen otistik bir ana karaktere sahip olan ve aslında o otistik. İlk kez 1986’da – “Yağmur Adamı” ndan iki yıl önce yayınlandı – “Uçabilen Çocuk”, Eric’e biraz empati gösteren bir aile ve arkadaş grubunu canlandırdığı için övüldü. Süpermen dönemi özel efektleri de fena değil.

Detective Sonya Cross, “The Bridge

Diane Kruger as Sonya Cross

Ana karakterini tanımlamak için “Asperger” kelimesini kullanan birkaç şovdan biridir. Popüler bir İsveç dramasına dayanan şov, ABD boyunca siyasi olarak suçlanan bir cinayeti çözmek için çalışan bir dedektif olan Sonya Cross’u izliyor. -Meksika sınırı. Detective Cross genellikle Asperger’leri olan bir kadının üst düzey bir versiyonu olma eğilimindedir. Göz teması kurmaz, çoğu zaman uygunsuz yorumları keser ve serinin seyri boyunca çok fazla empati gösterir – kime sorduğunuza bağlı olarak çok gerçekçi olabilecek veya olmayabilir. Yine de çoğu, aktris Diane Kruger’ın dedektifin ham ve içten tasvirinin Otizm Spektrumundaki karakterleri tasvir ederken doğru yönde gittiğini kabul ediyor.

Dr. Isidore Latham, “Chicago Med

Ato Essandoh as Dr. Isidore Latham

Belki de otistik bir karakterin doktor olması mantıklıdır – bu durumda en iyi cerrah olarak Isidore Latham’ın “Chicago Med” deki karakteri, sadece bir beyin bilim insanından çok daha fazlası. Dr. Latham (Ato Essandoh) büyük bir kadroda sadece bir karakter olabilir, ancak şov onu insanlık hakkında, tıp uzmanlarının hastalarına ne kadar önem vermesi gerektiğinden, ne tür duyguların gerçekte bir insan haline getirdiğine kadar her türlü soruyu araştırmak için kullanıyor. . Özellikle unutulmaz bir bölümde Dr. Latham, Asperger’leri olanların geçici olarak da olsa insan duygularını tespit etmelerini ve anlamalarını sağlayan tartışmalı bir şok tedavisini duyar. Latham, her ikisi için bir takım ahlaki ikilemleri ortaya çıkaran bir iş arkadaşına yardım etmeye yalvarır.

Abed Nadir, “Community

Danny Pudi as Abed Nadir

Otizm spektrumundaki çoğu karakter matematik veya bilime takıntı gösterirken, Topluluğun Abed Nadir’i (Danny Pudi) tamamen farklı bir şeyle doludur: pop kültürü. Popüler televizyon komedisi Abed’i resmen teşhis etmese de, çevrimiçi Asperger’in topluluğu onu gururla kendisine ait olarak iddia etti. Dostluk ve diğer ilişkiler şovun ana temasıdır ve Spektrumdaki izleyiciler Abed’in empati gösterme ve anlamlı ilişkiler kurma yeteneğini tasvir ediyor gibi görünüyor.

Christopher Boone, “The Curious Incident of the Dog in the Night Time

Tim Earl as Christopher Boone, with dog, acting on stage in Auckland NZ

Belki de kurgudaki en iyi bilinen otistik karakter, en çok satan roman dönüşlü sahne oyunu “Gece Zamanında Köpeğin Meraklı Olayı” nın kahramanı Christopher Boone’dur. Christopher, belki de genç bir çocuğun en basit örneklerinden biridir. Ancak bir komşunun köpeğinin cinayetini çevreleyen olayları yanlış anladığında kendini hikayenin dramına sokar. Christopher’ın karakteri ve hikayesi genellikle yürek kırıcıdır, ancak Mark Haddon’un kitabının popülaritesi, otizmle kurgusal bir karakteri ana akımın bir parçası haline getirme yolunda büyük bir adım atmak anlamına geliyordu.

The Driver, “Drive

Ryan Gosling as The Driver

Amaçlı olsun ya da olmasın, Ryan Gosling’in “Sürücü” filmindeki Sürücü karakteri, çevrimiçi Aspie Topluluğu’ndaki bir blog yazarının “harika” olarak adlandırdığı Asperger benzeri eğilimlere sahiptir. Gosling’in ince davranışları – ajite olmadan müzakere edememe, L.A.’yı mükemmel ezberlemesi. sokak ızgarası vb. – muhtemelen Spektrumda bir yere düşen ilginç, zeki ve iyi hareket eden bir karaktere katkıda bulunun.

Oskar Schell, “Extremely Loud & Incredibly Close

Thomas Horn as Oskar Schell

Dokuz yaşındaki Oskar Schell’in Asperger’in testleri “sonuçsuz” olabilir (Jonathan Safran Foer’in en çok satan romanında belirttiği gibi), ancak bu kırbaç gibi akıllı çocuğun yüksek seslerden kaçınma, sosyal etkileşimlerde rahat olmaması, obsesif kompulsif eğilimler ve sayılarla fiksasyon, Spektrumda bir yerde bir çeşit tanı önerir. Oskar’ın karakteri, Oskar’ı ilham verici ve ilişkilendirilebilir bulan otizm topluluğundaki ateşli tartışmalara ve film versiyonu Oskar’ın (Thomas Horn) “ürpertici” den “tamamen garip” olan her şeyi bulan eleştirmenlerin konusu olmuştur. eleştiriler, Oskar Schell en çok satanlar arasındaki ilk otistik ana karakterlerden biriydi ve inkâr edilemez bir şekilde onun gibi daha fazla karakterin yolunu açtı.

Forrest Gump, “Forrest Gump

Tom Hanks as Forrest Gump

Forrest Gump’ın (Tom Hanks) klasik karakterini tanımlayan az sayıda PC kelimesi filmin tamamı için kullanılıyor, ancak Otizm Spektrum topluluğundaki bazı insanlar sevimli Forrest’i otizmli biri olarak tanıyor. Belirli bir blog yazarı, Forrest’in konuşmanın kelimenin tam anlamıyla yorumlanmasından, katı desenleri takip eden şeylerden üstün performansından bahsediyor (“Bu silahı neden bu kadar hızlı bir şekilde bir araya getirdiniz, Gump?”) Ve Ve tekil bir odaklanma (ping-pong) beceri!). Eğlence dünyasındaki diğer birçok karakter gibi, Forrest Gump’ın da resmi bir teşhisi yok. Yine de, birçok insanın gerçek, sevecen ve başarılı Forrest ile ilişkili olabileceğini bulması, bu karakter, kitap ve film anlamı ve değerini verir.

Astrid Farnsworth, “Fringe

Jasika Nicole as Astrid Farnsworth

Hit bilim kurgu draması “Fringe” nin hikayesi, biri laboratuvar asistanı Astrid’in Aspie versiyonunu içeren bir dizi alternatif evrenden oluşuyor. Ne Astrid ne de hiç kimse açıkça “otizm” ya da “Asperger Sendromu” kelimelerini kullanmasa da, Astrid’in belirtileri oldukça açıktır: göz teması eksikliği, az duygu ya da empati, matematik ve fen bilimleri, diğer şeyler. Oyuncu Jasika Nicole, kız kardeşine dayandırdığı otistik karakterini canlandırdığı için övüldü.

Lisbeth Salander, “The Girl With the Dragon Tattoo

Rooney Mara as Lisbeth Salander

Yazar Stieg Larsson, Lisbeth Salander’in baş karakterini tanımlamak için asla “otizm” veya “Asperger’” kelimelerini kullanmasa da, ortak kahraman Mikael Blomkvist, kıza ikincisi varsa yüksek sesle merak ediyor. Gerçekten de, geri çekilen Lisbeth sıklıkla sosyal temastan kaçınır ve gerçekler ve bilgisayarlar konusundaki ustalığı genellikle Spektrumdakilerin stereotipik temsiline girer. Yine de, Asbeth’in sahip olduğu bir Lisbeth’in, Lisbeth’in tanık olan genç, sözsüz, Otistik bir savantı korumak için kendi yolundan gittiği dördüncü kitaptaki “Örümcek Ağı’ndaki Kız” olaylarından kaynaklandığını düşünüyoruz.

Maurice Moss, “The IT Crowd

Richard Ayoade as Maurice Moss

Aspie Topluluğu, en iyi bilinmese de, Maurice Moss, Asperger’in televizyondaki en çok araştırılan ve en iyi tasvirlerinden biri olduğunu kabul ediyor. Hoş, komik ve kesinlikle parlak Maurice – Richard Ayoade tarafından canlandırılan Maurice, genellikle kendi ilan ettiği “garip” i kucaklar ve farkını takdir etmenin yollarını bulur.

Lars, “Lars and the Real Girl

Ryan Gosling as Lars Lindstrom

Ryan Gosling’in oynadığı bu ilginç Indie, Lars’ın biraz farklı olmasının birçok sebebini veriyor: annesi onu doğurmak için ölür, anti-sosyal babası onu ölümü için suçluyor, ağabeyi aileni genç yaşta terk ediyor, vb Ancak Aspie topluluğundaki bazı insanlar Lars’ın da otistik olduğu konusunda ısrar etti. Sonuçta, acı veren yanık hissine dokunulmasını karşılaştırıyor ve sürekli olarak sosyal etkileşim tekliflerini reddediyor. Otistik olsun ya da olmasın, Lars hem karakterlerini hem de izleyicilerini tam olarak farklı olmanın ne anlama geldiğiyle yüzleşmeye ve tüm bireysel farklılıklarımızın aslında hepimizi normal hale getirmeye zorlar.

Mary and Max, “Mary and Max

Claymation character Max in a "Aspies for Freedom' t-shirt with his one eyed dog

“Mary ve Max” bir animasyon filmidir, ancak bunu iyi hissettiren bir çocuk filmi için karıştırmayın. Aksine, bu tatlı Avustralya filmi otizm spektrumu ile ilgili bir dizi temayı araştırıyor. Alnında bir doğum lekesi nedeniyle sıklıkla okulda alay edilen sekiz yaşındaki bir Avustralyalı kız olan Mary, yalnızlıktan bir mektup yazmak için rastgele bir New York City telefon rehberinden Amerikalı seçer. Asperger’e sahip olan 44 yaşındaki Max’i seçer. İkili yazışmalarını yıllarca sürdürüyor. Max mektuplarıyla sevinç ve daha fazla kendini anlama bulurken, Mary kendi kendine değer ve yalnızlık duygularına cevap bulur.

Brick Heck, “The Middle

Atticus Shaffer as Brick Heck

Ailenin en küçük oğlu, hiçbir zaman resmi olarak hiçbir şey teşhis edilmemiş olsa da, Spektrumdaki birinin tik ve tuhaflıklarına sahip olan Brick’tir. Gerçekten de, Brick (Atticus Shaffer), çevrimiçi Asperger topluluğunda en az bir blogcuya sahiptir: “şovda yer alan birinin otistik bir çocuğu olduğunu” ikna etti.

Donald Morton and Isabel Sorenson, “Mozart and the Whale

Rahda Mitchell as Isabelle and Josh Hartnett as Donald look up at the sky while holding hands

Mozart ve Balina ”nın Asperger Sendromu olan bir değil iki ana karakteri vardır. Kuşlar ve sayılar için tutkuları olan bir taksi şoförü olan Donald (Josh Hartnett), günlerini aynı kalıpları ve rutinleri kullanarak geçiriyor ve akşamları otizm destek grubuna liderlik ediyor. Grubuna katılan başka bir Aspie olan Isabel (Rahda Mitchell) ile tanıştığında neredeyse anında aşık olmaya başlar. Film, ilişkilerinin seyrini ve ortaya çıkan zorlukları takip ediyor. Buradaki tema diğer romantik komedilerden gerçekten farklı değil: Donald ve Isabel, bir çift olarak daha güçlü olabilmek için kendi ve birbirlerinin farklılıklarını kabul etmelidir.

Abby Sciuto, “NCIS

Pauley Perrette as Abby Sciuto working in the lab on NCIS

Bugünlerde televizyondaki diğer pek çok karakter gibi, “NCIS” in Abby resmi olarak otistik veya Aspie olarak ilan edilmedi. Ancak bu, çevrimiçi Aspie topluluğunun Abby’nin gerçekten spektruma düştüğünü ilan etmesini engellemedi. Abby’nin (Pauley Perrette) sık sık çeşitli eksantriklik biçimlerini (başkalarının ne düşündüğünü umursamadan), isimlendirilmiş bilgisayarları için etrafındaki insanlardan daha fazla sevgisini ve bir şeyi açıklamaya çalışırken ara sıra sabır eksikliğini ortaya koyuyorlar.

Max Braverman, “Parenthood

Max Burkholder as Max Braverman

Asperger’in televizyondaki en doğru tasviri olduğu söylenen, şimdi klasik “Ebeveynlik” dizisinin Max Braverman’ı. Max’in sahneleri ve hikaye yayları her zaman izlenmesi en kolay olmayabilir, ancak Spectrum’daki ebeveynlerin muhtemelen kabul edebileceği gibi Max’i bu kadar gerçekçi kılan şeyin bir parçası. Asperger’li genç bir çocuğun bu ham, ancak doğru, tasviri, oğlu ile kendi deneyimleri onu mümkün olan en otantik karakteri yaratmaya yönlendiren aktör Max Burkholder yürütücü yapımcı Jason Katims tarafından saatlerce süren çalışma ve çabaların sonucudur.

Daniel Connolly, “P.S. I Love You

Harry Connick Jr. as Daniel Connolly

Otizm spektrumundaki kurgusal karakterler genellikle romantik bir komedinin bir parçası değildir, en azından ciddi anlamda değil, 2007 filmi “P.S. Seni Seviyorum ”, Hilary Swank tarafından canlandırılan, Asperger’in Holly’ye aşık olan bir barmen Daniel’in harika karakterini içeriyor. Müzisyen dönmüş oyuncu Harry Connick, Jr. Asperger’in rolü üstlendiğinde ne olduğunu kesinlikle biliyordu, böyle bir karakteri oynamanın getirdiği zorluğu, özellikle Daniel’in aklına ne geldiğini söyleme eğilimini kabul etti. Daniel sonunda kızı bulamayabilir, ancak dahil edilmesi, bu büyük bütçeli ana akım filmin otizm spektrumundaki karakterler için ileriye doğru büyük bir adım olmasıydı.

Raymond “Ray” Babbitt, “Rain Man

Otizm spektrumundaki karakterler için atılım filmi olarak kabul edilen “Yağmur Adam”, Asperger Raymond ve bencil kardeşi Charlie (Tom Cruise) hakkında 1988 yapımı bir film. Dustin Hoffman, Raymond’u tasvir ettiği için Akademi Ödülü kazandı ve uzun zamandır gerçek hayattaki iki otistik bireyin yakın gözlemlerine dayanan gerçekçi ve saygılı performansı için övgü aldı. Son otuz yıldaki bilimsel keşifler, Raymond’un otistik bir savant olduğu konusunda bazı tartışmalara yol açarken, film, karakterlerin otizm spektrumundaki tasvirinin evriminde önemli bir adım olmaya devam ediyor.

Dr. Alfred Jones, “Salmon Fishing on the Yemen

Ewan McGregor flyfishing as Dr. Alfred Jones

“Yemen’de Somon Balıkçılığı”, balıkçılık bilimcisi Dr. Zengin bir şeyhten alışılmadık bir talep alan Alfred Jones: Somon balıkçılığı sporunu Yemen’e getirir. Bu elbette her türlü zorluğu ortaya koyuyor, bunlardan biri Alfred’in (Ewan McGregor) Otizm Spektrumunun bir yerinde olduğu gerçeğidir. En önemlisi, bu, Emily Blunt tarafından oynanan bir işkadınıya aşık olmaya başladığında bir sorun yaratıyor. Senarist Simon Beaufoy’un açıkladığı gibi, “[Fred] otistik, kaba, mizahsız, görünüşte tutkusuz spektrumdur. Bununla birlikte, bir zayıflık anında (ilgili olduğu kadarıyla) Harriet’e olan ilgisini ve sevgisini onu “ördek sandviçi” yaparak ortaya koymaktadır.

Julia, “Sesame Street

Bir dereceye kadar otizmden etkilenen her 68 çocuktan birinde otizmli olduğu düşünülürse, klasik çocuk televizyon programının spektrumda bir karakter tanıtması zamanı geldi. Otizmli olanların farklılıkları ve benzerlikleri hakkında evde çocuklara etkili bir şekilde öğreten bir kızın sevimli bir kuklası Julia’ya bu konuda önemlidir. Julia hala oldukça yeni bir karakter, ama şimdiye kadar böyle bir karakteri böyle ikonik bir ortamda görmek için istekli ebeveynlerden çok olumlu destek kazandı.

Boo Radley, “To Kill a Mockingbird

Boo Radley and Scout in the To Kill a Mockingbird film

Klasik roman “Bülbülü Öldürmek” ve film uyarlaması 1960’ların başında yazılmıştır, ancak çoğu insan “otistik” terimini bilmeden çok önce, yüzlerce deneme, makale ve blog yazısı Boo Radley’in karakteri bugün otistik sayılabilir. Boo’nun kesinlikle bir çeşit sosyal kaygı bozukluğu var; İnsanlara onlardan hoşlandığını bildirmek için ıvır zıvır bırakır, bacağından birini bıçakladığında çok az duygu gösterir, çocukları sever ama parlak ışıkları sevmez ve komşuların onun hakkında hikayeler yarattığı noktaya kadar antisosyaltir. . Yine de, kitabın sonunda, yazar Harper Lee’nin bu “farklı” yı koyacak bir etiketi olmasa bile, farklı olanlarla ilgili oldukça iyi bir açıklama yapan, temelde iyi bir insan olduğu açıktır.

Kaynak : https://www.appliedbehavioranalysisprograms.com/30-best-book-movie-and-tv-characters-on-the-autism-spectrum/

Tüm hayatı boyunca ailesi ve arkadaşları başta olmak üzere tüm çevresi tarafından yanlış değerlendirilen otistik bir kadının onlara unutamayacakları bir ders veren etkileyici hikayesini anlatır.

Süre: 107dk
Tür: Biyografi , Dram
Yönetmen:Mick Jackson
Senarist:Christopher Monger , Merritt Johnson
Yapımı:2010 – ABD

Otizmin Bakış Açısına Uygun Sekiz Kilit Prensip :

https://ok.ru/video/1429669022314

1.Sosyal etkileşimler benim için zorlayıcı olabilir.

#MucizeDoktor
Aynanın Kırılganlığı ve Çok Boyutluluğu Otizmli Bireylerin Beynini Yansıtıyor Gibi. Müthiş Bir Metafor.

2. Diğer insanlarla iletişim kurabilme ve onların iletişimini anlamam için desteğini ihtiyaç duyabilirim.

#MucizeDoktor
Her Şey Matematik Kesinliğinde Olmaz.

3. Diğer insanların ne düşündüğünü veya ne hissettiğini anlayamayabilirim.

#MucizeDoktor
Doktor Ali Vefa’ya Kızıyor ama …

4. Tekrarlamaya ihtiyaç duyduğum rutinlerim olabilir, tekrar ve tekrar yapmaya ihtiyaç duyduğum davranışlara ya da benim için çok önemli olan özel ilgilere sahip olabilirim.

#MucizeDoktor
Takıntıya dönüşmüş gibi duran ilgi ve yeteneklerin varlığı…

5. Değişimle başa çıkabilmek için ek bir deste ihtiyaç diyebilirim. 

#MucizeDoktor
Farklı Öğrenme Tarzları, Mucize Doktor

6. Size göre farklı duyusal deneyimlerim olabilir. 

#MucizeDoktor
Duyusal Karmaşanın Varlığı Her Zaman Kafa Karıştırıcıdır.

7. Detayları görmek konusunda  çok iyi olabilirim ama genellikle büyük resmi görmem.

#MucizeDoktor
Detaylar, Parçalar ve Ayrıntılardaki Yaratıcılık…

8. Her şeyden önce ben, kendi kişisel hikayem, hoşlandığım ve hoşlanmadığım şeylerle bir çocuğum ya da genç bir insan insanım.

#MucizeDoktor
Herkes Farklıdır ve Herkes Kendine Özgüdür.

Los Angeles’ta maddiyata dayalı bir hayat süren fırlama Charlie, yıllardır uzak kaldığı babasının ölümü üzerine üç milyon dolarlık mirastan yararlanacağını düşünerek hayaller kurar. Oysa kendisine sadece 1949 model bir Buick bırakan babası, servetin tamamını Charlie’nin daha önce varlığından haberdar olmadığı ağabeyi Raymond’a bırakmıştır. Önemli bir ayrıntı ise, Raymond’un bakıma muhtaç, otizmli bir dahi olmasıdır!

Maddiyatçı Charlie mirasın en azından bir kısmından vazgeçmek niyetinde değildir. Bunun için Raymond’u kaldığı klinikten kaçırıp ülke çapında bir seyahate çıkarır. Yol boyunca ağabeyinin yaşamı zorlaştıran alışkanlıklarıyla çileden çıksa da otizmli adamın matematik ve hafıza konusundaki insanüstü yeteneği karşısında bol bol hayrete düşer. Nihayetinde Las Vegas’taki kumarhanelerde bu az bulunan kabiliyetten yararlanarak hile yapmaya bile çalışır. Yol boyunca Charlie, sadece Raymond’u değil, geçmişinin bir parçasını ve belki de kendini keşfetme fırsatı da bulacaktır.

Orijinal İsmi: Rain Man
Vizyon Tarihi: 3 Mayıs 1989
Süre: 133dk
Tür:Dram
Yönetmen:Barry Levinson
Senarist:Ronald Bass , Barry Morrow
Yapımı:1988 – ABD

Ben X Film Konusu

Ben, kimseye benzemeyen birisidir. Kendine özgü hayatı olan Ben, dış dünyadan bağımsız bir şekilde yaşamını sürdürmektedir. Gününün büyük bir kısmını internet üzerinden “Archlord” isimli oyunu oynayarak geçirmektedir. Oyunda, çok güçlü, saygı duyulan bir karakteri vardır. Ben’in en büyük hayali, gerçek hayatta da oyundaki gibi bir karaktere sahip olmaktır. Fakat “Otizm” adı verilen hastalığı yüzünden bu hiç te kolay değildir. Sürekli arkadaşlarının şakalarına maruz kalan, dışlanan Ben’in yardımına “Archlord” oyunundan tanıştığı Scarlite adlı kız koşacaktır…

Vizyon Tarihi: 25 Temmuz 2008Süre: 93dk
Tür:Dram , Gerilim
Yönetmen:Nic Balthazar
Senarist:Nic Balthazar
Yapımı:2007 – Belçika ,  Hollanda

Siyah Balon Film Konusu

Thomas (Rhys Wakefield) için tüm zorluklar üst üste gelmektedir. Annesi hamiledir. Otistik kardeşi’ne hem Thomas’ın yardım etmesi hem de annesi ve babasına destek vermesi gerekmektedir. Okulda bir kızdan hoşlanması onu yaşantısındaki gerçeklerle ve sorumluluklarla yüz yüze kalmasına neden olacaktır

Orijinal İsmi: The Black Ballon
Süre: 97dk
Tür:Dram , Gizem , Romantik , Psikolojik
Yönetmen:Elissa Down
Senarist:Elissa Down , Jimmy Jack
Yapımı:2008 – Avustralya ,  İngiltere

Mozart Ve Balina Film Konusu

Donald (Josh Hartnett) ve Isabelle (Radha Mitchell) ender görülen bir otizm olan Asperger Sendromlu iki gençtir. Taksi şoförlüğü yapan Donald, bir hasta buluşmasında Isabelle´le tanışır. Daha ilk buluşmalarında gerçek dünyadan ne kadar farklı dünyalarda yaşadıkları ortaya çıkacaktır.

Orijinal İsmi: Mozart And The Whale
Vizyon Tarihi: 2 Şubat 2006
Süre: 92dk
Tür:Dram , Komedi , Romantik
Senarist:Ronald Bass
Yönetmen:Petter Næss
Yapımı:2005 – ABD

5 otizmli çocuk olan Henry, Wyatt, Neal, Adam ve Lexi, okullarında öğretmen ve ailelerinin yardımı ile bir müzikal hazırlayacaklardır.

Belgesel çocukların okulda neler yaptıkları kadar, gündelik yaşantıları ve aile hayatlarına da odaklanıyor ve otizmde aile desteğinin önemine dikkat çekiyor.

Orijinal İsmi: Autism: The Musical
Tür: Belgesel , Müzikal
Yönetmen:Tricia Regan
Yapımı:2007 – ABD