Seçil Aydın Oral- Uzman Dil ve Konuşma Terapisti
Okul öncesi dönemdeki çocuklar da sıklıkla karşılaşılabilen dil gelişim özellikleri hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.
Dil gelişimi doğumla birlikte başlayan ve tüm yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Dil, tüm kurallarıyla birlikte deneyimler sırasında doğal olarak öğrenilir ve yaşamın ilk3-4 yılı içerisinde bebekler, yetişkin diline doğru bir geçiş yapmaktadırlar. Çocuklardili, modelleri dinleyerek, taklit ederek, geri iletime algılayarak, deneyimleri vedüşüncelerini paylaşarak öğrenirler. Genelde modeller yakın çevreden, ilk başta anneve baba, ona eşlik eden yakın aile bireyleri, bakıcılar, sosyal çevre, okul ortamında karşılaştıkları diğer bireylerdir. Bir çocuğun konuşmaya başlama yaşı oldukça geniş bir aralık da çok değişkenlik gösteren özelliklerle gerçekleşir. Her farklı yaş döneminde yeni dil becerileri kazanılırken; eski beceriler de bununla birlikte paralelolarak gelişme gösterir.
Çeşitli gelişim kitaplarını açtığımız zaman; sıfır aydan itibaren altı yaşa kadar dil gelişim özelliklerini çok rahatlıkla görebiliriz. Ama ben özellikle nelere dikkat etmeliyiz konusunda olanların böyle genel başlıklarını koymak istedim.
- 0-12 ay
İlk sözcükler, özel isimler ‘baba veya dede’ Tek sözcüklü cümle, eylem kullanımı ‘aç,otur’Hayret ifadeleri
‘Bay bay’gibi hitap sözcükleri - 12-24 ayAdlandırmaSözcük dağarcığında artmaOlumsuzluk bildirme ‘yok, değil, ı-ıh’ daha sonra -me/-ma olumsuz ekleri fiille birleştirme-di’li geçmiş zaman eki ve -yor şimdiki zaman eki Bu ne? ve …. nerede? soruları
Kişi zamirleri ben
- 24-36 ay
Zaman eklerinden geniş zaman eki –er ve –miş’li geçmiş zaman eki İki veya üç sözcüklü cümleler ‘baba bak,top benim, köpek hav hav vb.’ Kim, nasıl soruları
Çoğul eki - 36-48 ay
Bağlaç ve/veya bağlaç görevi yapan sözcükler ‘ama, ve, fakat, ki …’ Dilbilgisi kurallarına uygun cümleler - 48 ay-72 ayHızlı ilerleme Dilbilgisi bakımından yetişkin konuşmasına benzer Uzun cümleler ile bildiği basit hikayeyi sırayla anlatım
Bunlara geçmeden önce şunu söylemek istiyorum. Dil gelişiminde çocuklarda ilk önce “alıcı dil” gelişiyor, onunla birlikte paralel olarak “ifadeci dil” gelişiyor. Alıcı dil de, çocuğun çevresindeki bireylerden elde ettiği geri bildirimleri algılamasıyla gerçekleşen bir durum söz konusu oluyor ve bu algılama ilerledikçe onunla eş güdüm halinde gitmesi gereken ifade edici dil becerileri de gelişim özellikleri gösteriyor.
1-12 ay arasında bebekler ilk sözcükleri ve özel isimleri söylemeye başlıyorlar.Genelde bu özel isimler “baba, dede” en rahat çıkartabilen dudak sesleriyle ve tekrarlamalı, babıldamalı ile çıkan sesler oluyor. Bu gelişiminde devam eden süreçte “anne” diyebiliyorlar, top yerine gol diyebiliyorlar. Bu ilk sözcükler, çocukların dahaçok sosyal ortamlarında sıklıkla karşılaştıkları oyuncaklar, yeme sırasında kullandıkları nesneler olabiliyor. Daha sonra tek sözlüklü cümlelere geçiyorlar. Teksözcüklü cümle derken eylem kullanımından bahsetmek istiyorum. “Aç, otur, gel, bak,al”, bunlar genellikle annelerin veya yakın çevresindeki bireylerin, aslında çocuğu bir anlamda yönergeye doğru itmelerinden kaynaklanan kelimeler oluyor. Bunu takipeden hayret ifadeleri var. Bebekler ilk başta genelde anne dilini öğreniyorlar. Mesela anne yere bir şey düştüğü zaman “AAA” tepkisi veriyor. Çocuk da aynı şeklide bunu öğrenebiliyor ve daha sonra “bay bay” gibi hitap sözcüklerini öğreniyorlar. Biri giderken el sallaması yapılırken, beden hareketinin yanına böyle bir kelime de eklendiği zaman bunu da öğrenebiliyorlar.
12-24 ay gelişimin aslında bir anlamda hızlandığı bir döneme gidiyor. Çünkü 0-12ayda çocuk ilk başta sadece duyduğu sesleri kelimeleri özümlemeye çalışıyor. 2 yaşa doğru yaklaşırken de adlandırmalar başlıyor. Bu adlandırmalar ilk etapta genelolarak oluyor. Mesela bu çok klasik bir örnek; tüm sakallı insanları gördüğü zaman “dede” diyebilmesi gibi ya da bu genelleme aşamasında eğer doktordan korkuyorsa,yine klasik bir örnek, beyaz gömlek giyen başka birini gördüğünde doktor olduğunu düşünüp ağlama tepkisi vermesi gibi oluyor. Bu dönem de adlandırmalar genel,ilerleyen döneme doğru da genelden özele doğru iniş başlıyor. Sözcük dağarcığındaartmalar gözüküyor. Yani ilk zamanlarda 0-12 ay arasında bebeğin aşağı yukarı 10’a yakın kelime çıkarmasını beklerken, 12-24 ay arasında 50, bazen 60-70 bileolabilecek kelimeler var. Tabi burada bireysel farklılıklar çok önemli, her çocuğun dil edinimi gelişim aşamasına göre farklı ilerliyor. Olumsuzluk bildirme “yok, değil”kelimeleri var. Mesela annesi “süt ister misin” dediği zaman, “süt yok” diyebiliyor yada “süt ı ı” diyebiliyor. Orada olumsuzluk ekini kazanmadığı için 2 yaşına doğru “me,ma” olumsuz eklerini fiille birleştiriyor. “Gelme, alma, vermem” yani ilerleyebiliyorsakendi şahıs ekini de koyabiliyor.
124 ay dil gelişiminde yine di’li geçmiş zaman eki, şimdiki zaman eki, daha sonradan“bu, ne, nerede” soruları gelişiyor. Hem anlayıp hem de bu soruları karşısındaki kişilere sorabiliyor. Zaten bir dönem var, 2 yaşa doğru sürekli “Bu ne?” diye sorup, anneleri “Yeter artık sürekli soruyorsun” şekline getirdikleri bir dönem oluyor. Aslındaburada çocuk hem sözcük dağarcığını geliştiriyor, hem adlandırma da geneldenözele iniyor. Çocukların sormaları burada çok önemli ve kişi zamirlerinde özellikle “ben ve benim” kelimelerini kullanmaya başlıyorlar.
24-36 aya baktığımız zaman da, zaman eklerini kullanmaya başlıyorlar. Geniş zaman eki “Gelir, yapar, oturur” ve miş’li zaman ekini kullanmaya başlar. Mesele bunları daha çok günlük, spontane konuşması içinde gerçekleştirebilir ama bize bu yaş döneminde çocuk geldiği zaman sıralama becerisi kartlarını veririz. Sıralama becerililerinde de hangi zaman ekiyle soruyorsa, o zaman eki ile cevap vermesinin değerlendirmesini de yapabiliyoruz. Orada da bunlar ortaya çıkıyor. İki veya üç sözcüklü cümleler artık kurmaya başlar. İlk etapta iki kelimelik olan ilk cümleler, daha basit ve yalın ekleri, takıları çok fazla olmayan cümleler, mesela “Baba bak, top benim, köpek hav hav”. Burada yine genelden özele doğru inme var. Çünkü ilk etapta “köpek “ olarak söylemez, çünkü annesi yolda giderken köpek için “Bak, hav hav gidiyor”, kuş için “Bak cik cik, uçtu” diyebiliyor. Sesleri önce böyle çağrışımları ile öğrenip ondan sonra kelimelerle birleştiriyorlar. “Kim ve nasıl” sorularını sormaya başlayabilir ve çoğul eklerini kullanmasını bekliyoruz bu dönem içerisinde.
36 ve 48 aya geldiğimizde artık zaten dolu dolu bir okul öncesi dönem çocuğu olmuş oluyor ve oyun için, terapi için çok uygun bir dönem de oluyor. Bu dönem de bağlaç veya bağlaç görevi gören sözcüklerin cümlelerinde olmasını bekliyoruz; “Ama, ve, fakat” gibi. Bunları kullanırken de yerinde ve doğru kullanımlar bizim için çok önemli. Dil bilgisi kurallarına göre de uygun cümleler kuruyorlar. Yani yüklemi, öznesi olan,tümleci olan, kurallı bir cümleyi yetişkin gibi kurma aşamasındalar.
48 ay ile 72 aya baktığımız zaman zaten 72 ayın sonu, okul öncesinin bitip ilkokula başladığı dönem oluyor. Burada artık dil gelişiminde hızlı bir ilerleme zaten kat edilmiş, yetişkin konuşmasına benzer bir dilbilgisi kullanımı ortaya çıkıyor. Uzun cümlelerle basit bir hikayeyi sırayla anlatma, başından geçen bir olayı zaman eklerine uygun olarak anlatma bunların hepsi gözükebiliyor.
Bahsetmiştim bireysel farklılıklar çok önemli, çünkü her çocuğun bir dili edinimi, bilişsel gelişimdeki ilerleme birbirinden farklılık gösterir ve zaten artık bütün çalışmalar, çocukların bireysel özelliklerine yönelik hazırlanarak yapılan programlar oluyor. Fakat bazı çocukların bireysel olarak gelişimlerinde bazı farklılıklar da olsa,bazen dili edinme de sorunlar yaşayabiliyorlar. Bu da çeşitli nedenlerden kaynaklanıyor. Diğer konuşmacımız Elçin Tadıhan, bunların neler olduğu konusundasize bilgi verecek.
Şimdi size hangi aylar da neler olmazsa, neye dikkat edilmesi gerektiğinden bahsedeceğim. Aile veya yakın çevresi, psikolog, pedagog, sınıf öğretmeni neleredikkat etmeli?
0 – 3 ayda seslere tepki vermiyorsa; Bu bizim için önemli bir aşama çünkü buaydaki çocuklar, anne-babalarının seslerine dönerler, az da olsa göz kontağı kurmaya başlarlar.
3 – 6 ayda hiç ses çıkarmıyorsa ve değişken sesler çıkartmıyorsa; Buradababıldamalar başlar. 3 – 6 ay döneminde sesleri tekrar etmeler vardır.
6 – 12 ayda konuşulanlara hiç yanıt vermiyorsa, isteklerini elde etmek için hiç ses çıkartmıyorsa; Bu durumda bir takım taramaların yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz.
12 – 18 ayda döneminde, 18 aylıkken birkaç sözcükten fazlasını kullanmayıp sadece işaret kullanıyorsa; Zaten dil ediniminde ilk önce işaretle sesi birleştirip kelimeye gidiyorlar. Ama bazen anne ve babaların yanlış tutumları, çocuğun bu işaret etmesini devam ettiren bir süreç olabiliyor. Okul öncesi dönemde, belki böyle 3 yaş grubunda gelen çocuklar olduğu zaman, işaret diliyle göstererek ifade etmeye başlayan çocuklar sıklıkla görülebiliyor. Bu bizim için önemli bir kısas.
Sözcükleri kullanmaya başlayıp daha sonra kullanmamaya başladıysa, yinebunun altında neler olabilir, çocuk nörologu ile bağlantı kurulabilir. Çocuk psikiyatrıtarafından değerlendirilmesi muhakkak gerekiyor. Çünkü farklı sendromlara bağlı olarak da dil edinilip sonradan kayıp da yaşanabilir.
Basit yönergeleri takip edemiyorsa; bu da “bana atıver, odana git, bardağı al” gibi basit yönergeleri yerine getirmiyorsa yine dikkatli olmak lazım.
18 – 24 ayda taklit oyunlarına katılmıyorsa; iki yaşında olmasına rağmen iki sözcüğü birlikte kullanmıyorsa, genelde erkek çocuklarının dil gelişimleri kızlara göre biraz daha yavaş ilerliyor. Zaten diğer alanlarda da, motor gelişimlerinde de farkedebiliyor. Tabi ki yine burada bireysel farklılıklar ön plana çıkıyor. Yine dikkatli olmakgerekiyor, iki yaşına gelmiş ama iki sözcüğü birlikte kullanmıyorsa, “Benimçocuğumda sorun var , ben hemen bu konuda gidip bir değerlendirme yapayım”deyip çok fazla da endişelenmemek lazım. Çocuğa 2,5 yaşına kadar belki biraz dahasüre verip, 2,5 yaşından sonra herhangi bir şey de ilerlemesi yoksa, o zaman çeşitli birimlerle bağlantı kurulabilir.
24 – 36 aya geldiğimizde eğer çocuk soru sormuyorsa; “Kim, bu ne , ne, nerede,nasıl, ne için” gibi çok çeşitli sorular var. Basit sorulara “evet – hayır” olarak yanıtvermiyorsa, sizi dinlemede zorlanıyorsa, söylenenleri anlatmakta güçlük çekiyorsa,artık bu yaş müdahale edilmesinin başlanılması gereken bir dönem. Çünkü 3 yaş, dilediniminin artık gerçekleşmiş olmasını beklediğimiz bir yaş. Bundan sonrası kritik döneme doğru adım atılan bir dönem, onu da kaçırırsa artık çocuğun gecikme değil daha çok bozukluğa doğru gittiğini görebiliriz.
3 – 4 yaşa baktığımız zaman da ifade etmek için isteklerinin anlaşır bir şekilde söyleyemiyorsa; yani burada artikülasyonla ilgili bir problem yaşıyor mu, yaşamıyor mu ona bakmamız önemli. Konuşma sırasında iletişimi aksatacak ölçü de takılma, duraksama ve ses ya da hece sözcük tekrarları varsa, burada da kekemeliğe yönelik bir konuşma bozukluğunun olup olmadığının değerlendirilmesi için 3 – 4 yaş bizim için önemli.
4 – 5 yaşa geldiğimizde hala sözcükleri bir araya getirip cümle kurmakta zorlanıyorsa, konuşmasına ilişkin sesleri doğru üretemiyorsa, iletişim kurma daçekingense, öğrendiği ifadeleri uygun bağlamda kullanamıyorsa artık bence müdahale edilmenin mutlaka olması gereken yaş. Çünkü bundan sonra 6 yaş okul öncesi hazırlık ve onun peşinden de birinci sınıf geliyor. Okuma yazma ile ilgili problemler, öncesinde edinilmemişse bu beceriler mutlaka okula da, akademikbecerilere de yansıyor.
Biz konuşma terapistleri olarak sadece dil bozukluğu olan çocukları değerlendirmiyoruz. Aynı zamanda normal dil gelişimini takip edip etmediğini de değerlendiriyoruz çocukların. Bize aileler başvurduğu zaman nelere bakıyoruz?
Dili değerlendirirken;
Anlam
Evren bilgisi
NE
Biçim
Sesler, sözcük, tümce
NASIL
Kullanım NEREDE, NİÇİN
Dilin bileşenleri arasında bir inceleme yapıyoruz. Dilin anlam bakımından, biçim bakımından ve kullanım açısından değerlendirmesini yapıyoruz. Ben burada çok fazla değerlendirmeye girmeyeceğim ama bu slayta eklemek istediğim, 0 -12 aydöneminde genellemelerle başlayan, sözcüklerle birlikte başlıyor evren bilgisi. Çocukevren hakkında ne biliyor, kelimeleri söylerken neyi ifade ediyor? Çünkü bazen bir kelimeyi ifade etmek isterken altında bir çok kelime de yatabiliyor. Mesela köpek gördüğünde “hav hav” diyebiliyorsa, belki o an annesine köpek göstermek istiyor ya da köpeğin bir özelliğinden bahsetmek istiyor. Farklı bir çok anlama gidebiliyorburada.
Biçime baktığımız da sesler, sözcük ve tümce nasıl bir araya geliyor? Sesleri doğru çıkartabiliyor mu? Sözcüklerdeki ekleri, iyelik eklerini, zaman eklerini, çoğul eklerini doğru bir şekilde yerleştirebiliyor mu? Tümcede de bunların hepsini doğru kullanıp kurallı cümleleri var mı kısmıyla ilgileniyoruz.
Kullanımda da; nerede ve niçin? Dili sosyal ortamda kullanırken nasıl kullanacak,niçin kullanıyor, doğru bir şekilde ifade edebiliyor mu? diye değerlendirmesiniyapıyoruz. Ve bunu ölçmek için çeşitli testlerimiz var, standardize edilmiş.
Burada gecikme ve bozukluk kavramları karşımıza çıkıyor. Çünkü bazen anne vebabalar “Benim çocuğum konuşmuyor?” diye geliyorlar ama aslında burada çocuk konuşmuyor mu, yoksa dili mi öğrenmemiş, yoksa yaşıtlarına göre geriden mi takipediyor, yoksa bir bozukluk mu var, bunun tanısını koymamız gerekiyor.
Gecikme Bozukluk
Dilin kullanım alanına baktığımız zaman eğer çocuğun yaşına göre sosyalleşmeme becerilerini görüyorsak o zaman bir gecikme olduğunu düşünebiliyoruz. Çünkü çocuk sosyal ortamda akranlarıyla ya da aile bireyleriyle dilini, iletişim amacıyla kullanması gerekiyor. Eğer bunlar olmuyorsa gecikme var diyoruz. Bozukluk olması için deuygun olmayan sosyal ve sözel davranışlar gösterebiliyorlar. İlişki kurmada güçlük çekiyorlar, uygun olmayan tonlama ve ezgi kullanımı oluyor.
Anlama baktığımız zaman da gecikmede sınırlı sözcük dağarcığının kullanımını görüyoruz. Yani çocuk 3 yaşında ama hala 10 kelimeyle kendini ifade edebiliyor ki normal gelişim ranjına baktığımız zaman, 3 yaşında cümleler kurarak kendinianlatabilme düzeyinde olması gerekiyor. Anlamada zorluk olduğu zaman da gecikme olduğundan şüphelenebiliyoruz.
Bozukluk kısmında ise sözcük bulma da güçlük çekiyor. Sık sık konu değiştirilmesini sağlamaya çalışıyor, anlam işlevli sözcükler dağarcığında olmuyor ya da çok sınırlı kalması yine bozukluk olarak karşımıza çıkabiliyor.
Söz dizimine baktığımız zamanda akranlarına kıyasla daha bebeksi tümce yapılarınıkullanma, mesela çocuk yaşı ilerlemiş, 4 yaşına gelmiş ama “Geliyom, ediyom”, gerçi burada R sesini pek düşünmemek gerekiyor. Çünkü o diğer seslere göre en sonkazanılan bir ses ama daha böyle bebeksi, yaşına uygun olmayan bir konuşma sergiliyorsa gecikme olduğunu düşünebiliyoruz.
Yanlış söz dizimi varsa, dil bilgisel işlevi, sözcüklerin kullanılmaması veya yanlış kullanılmasında da bozukluk olduğunu düşünüyoruz. Yine tabi bunların hepsini değerlendirebilecek testlerimiz mevcut.
Biçimbirim açısından baktığımız zaman da kronolojik yaşına uygun ekleri kullanıp kullanmadığına bakıyoruz. 4 yaşında ya da 2 yaş döneminde iyelik eklerini artıkkazanabiliyorlar. Mesela babasının ayakkabısını görünce “Babanın” diyebiliyor. Ya da annelerden bunları daha çok öğreniyorlar “Babası, annesi” gibi ekleri takabiliyorlar. Ama kronolojik yaşına uygun bu eki, yaşını geçmiş 3 – 4 yaşına gelmiş ama halakullanmıyorsa gecikme gibi düşünebiliriz .
Yanlış ekleri kullanıyorsa, hiç kullanmıyorsa özellikle zaman bildiren ekler de bunlarçok karşımıza çıkıyor, olumsuzluk eklerinde bunlar çok karşımıza çıkıyor. O zamanbozukluktan yine şüphe ediyoruz.
Sesbilgisel olarak baktığımız da bebeksi konuşma ve tutarlı ses bilgisel hatalar varsa,burada tabi ki fonolojik bozukluğa yönelik bir değerlendirme yapıyoruz. Sınırlı ses dağarcığı, tutarsız ses bilgisel kullanımı varsa yine bozukluktan şüphelenebiliyoruz.
Sesletime geldiğimiz zamanda da, sesletim hareketlerinin yavaş gelişmesi; Buradaartıkülasyon için gerekli olan seslerin hangi sorunlardan ortaya çıkıyor, ne kadarını ortaya çıkartabiliyor, ne kadarını söyleyebiliyor, ne kadarı söyleyemiyor? kısmını değerlendiriyoruz. Eğer bu hareketleri sınırlı yapıyorsa ya da yapmakta zorlanıyorsa ya da hiç yapamıyorsa o zaman burada bir bozukluk vardır diyebiliyoruz. Çünkü çocukların hepsi 4 yaşın sonuna kadar artıküle edilen bütün sesleri çıkartmış olmalarını bekliyoruz. R sesi hariç çünkü o biraz dilin motor kaslarının gelişimiyle ilgili.Ama 4 yaşında, 5yaşında olup çok güzel R sesini çıkartan çocuklar da var, bu birazmotor olgunluk dönemiyle ilgili .
Burada unutmamız gereken, dil becerileri yetersiz olan çocuklar okuma yazma becerilerinde muhakkak problem yaşıyorlar. Geç konuşan çocuklar da buna dahilveya geç konuşmanın dışında eşlik eden farklı problemler, konuşmayı bozuyorsa da geçerli oluyor. Muhakkak okul döneminde okuma ve yazma ilgili sorunlar yaşıyorlar. Güçlü bir dil becerilerine sahip olan çocuklar güçlü akademik becerilere sahip demektir. Eğer gelişimi normal bir şekilde seyrediyorsa, gelişim normal izliyorsa o zaman akademik becerilerde sorun çıkmayacağını düşünüyoruz. Bu nedenle dilin bilinçsel becerilerinin bir yolu olduğunu hiç unutmamız gerekiyor ve bu tarz çocuklarlakarşılaştığımız zaman da uygun değerlendirip uygun şekilde yönlendirme yapmamızın doğru olacağını düşünüyorum. Teşekkür ederim.
Kaynak : https://www.tozok.org.tr/Kitap/1Temel/1-okuloncesi-sempozyum.pdf