Seçil ÖZDEMİR METLİOĞLU, Kübra SOYTÜRK
1Dr. Öğrt. Üyesi İzmir Demokrasi Üniversitesi, secil.ozdemir@idu.edu.tr
2 Yüksek Lisans Öğrencisi, İzmir Demokrasi Üniversitesi, soyturk.kubra92@gmail.com
Özet
Sosyal, kültürel, ekonomik, fiziksel ve psikolojik yönden farklı olan her birey aynı toplumsal alan içerisinde yaşamını sürdürmektedir. Ancak süreç içerisinde, yaşanan bu farklılıklardan ötürü içinde yaşamış olduğumuz toplumun değer yargıları ve normları “normal”, “anormal” veya “normal dışı” olarak ifade edilen değerlendirmeleri ortaya çıkarmaktadır. Yapılan bu değerlendirmeler, avantajlı ve dezavantajlı olarak belirtilen iki ana grup içerisinde ele alınmaktadır. Akıl sağlığı yerinde olmak, eğitimli olmak, iyi bir konuma sahip olmak gibi etkenler üst bir değer olarak görülürken; bu ve benzeri etkenlerden yoksun olma durumu ise, alt bir değer olarak görülmektedir. Bu doğrultuda üst bir değere sahip olan bireyler, normal ve avantajlı olarak ifade edilen gruplarda yer almalarına karşın alt bir değere sahip olan bireyler ise, normal dışı ve dezavantajlı olarak ifade edilen gruplarda yer almaktadır. Otizmli bireylerin de, bu dezavantajlı gruplar içerisinde yer almalarıyla birlikte toplumsal yaşam mücadeleleri başlamıştır. Buradan hareketle çalışmada, otizmli bireylerin yaşam mücadelelerine ışık tutan, tüm insanlığı aydınlatan, yaşanmış, gerçek bir hikaye olan “Temple Grandin” filminin analizi gerçekleştirilecektir.
Film, 2010 Amerika Birleşik Devletleri yapımı biyografi türünde bir filmdir. Bu filmde, sığır çiftliklerindeki ve kesimhanelerdeki çiftlik hayvanlarına yönelik olarak daha insani müdahale uygulamalarının gerçekleştirilmesinin yolunu açan, devrim niteliğinde fikirler geliştiren ve aynı zamanda da otizmli bir kadın olan Temple Grandin’in yaşam hikayesi anlatılmaktadır.
”Farklıyım ama eksik değilim!” sözünden hareketle başlayan bu gerçek yaşam hikayesinin başkahramanı Temple Grandin, hayvan bilim uzmanı ve aynı zamanda bir devlet üniversitesinde profesör, yazar, otizm aktivisti ve hayvancılık sektöründe hayvan davranışları alanında danışman olarak faaliyet göstermektedir. Yapılacak olan bu çalışmada, öncelikli olarak engellilik ve bir engellilik türü olan otizm spektrum bozukluğu hakkında bilgiler verildikten sonra çalışmanın ana konusunu oluşturan “Temple Grandin” filminin; toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları üzerinden analiz edilmesi gerçekleştirilecektir. Çalışmanın sonunda, otizmli bireylere sunulan hizmetler bağlamında Türkiye’de gerçekleştirilen etkinlikler hakkında bilgilere değinilecektir.
Anahtar Kelimeler: Engellilik, otizm, Temple Grandin, film analizi.
1. GİRİŞ
“Farklıyım ama eksik değilim!” sözünden hareketle, otizmli bir bireyin muhteşem yaşam öyküsü karşımıza çıkmaktadır. Toplum içerisinde “farklı bir birey” olmaları durumundan dolayı normal dışı olarak nitelendirilen bu insanlar, toplumun diğer üyeleri tarafından uzaklaştırılmaktadır. Yaşanılan bu durum, hem otizmli bireyleri hem de ailelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Buradan hareketle, konu ile ilgili olan kavramların açıklamaları yapılacaktır. Akabinde, otizmli bir bireyin hayat mücadelesini anlatan “Temple Grandin” filmi; toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları bağlamında ele alınacaktır. Çalışmanın sonunda ise, Türkiye’de otizmli bireylere yönelik olarak hazırlanan “Eylem Planı” hakkında kesitler sunulacaktır.
KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE
1. ENGELLİLİK NEDİR?
Engellilik kavramı konusunda yapılan açıklamalar, çeşitlilik arz etmektedir. Yapılan bu çeşitli açıklamalardan bazıları şu şekilde sıralanmıştır:
Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu engellilik tanımı; fiziksel, psikolojik, toplumsal, zihinsel ve duygusal boyutları kapsamaktadır. Bireyin, bu boyutlardan herhangi biriyle yaşamış olduğu problem onun hem özel hem de sosyal yaşamında yerine getirmesi gereken sorumlulukları konusunda zorluklar yaşamasına sebebiyet vermektedir (Yayman ve Çımat 2012, akt. Kılıç, 2019: s. 10).
Toplumsal yaşamda engellilik kavramıyla aynı anlama geldiği düşünülen ve her bireye yönelik kızgınlık anında ya da psikolojik veya fiziksel şiddet ortamında hakaret edici ifade olarak özürlü kavramı kullanılmaktadır. Bu kavram, bireyin gereksinimlerini karşılaması konusunda yaşadığı sıkıntılardan dolayı toplumsal yaşama uyum sağlayamaması şeklinde tanımlanmıştır (Seyyar, 2015: 25, akt. Seloğlu, 2019: s. 6). Dolayısıyla, engellilere yönelik olarak oluşturulan kanunlarda özürlü kavramı kullanılmıştır. Ancak 2014 yılında yapılan yeni düzenlemeyle birlikte artık özürlü kavramı yerine engelli kavramı kullanılmaya başlanmıştır ve oluşturulan bu kanuna göre, engelli ve engellilik kavramları şu şekilde tanımlanmıştır: “Engelli fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum ve çevre koşullarından etkilenen birey; Engellilik ise, bireyin engelliliğini ve engellilikten kaynaklanan özel gereksinimlerini, uluslararası yöntemleri temel alarak belirleyen derecelendirmeler, sınıflandırmalar ve tanılamalar olarak ifade edilmiştir” (Engelliler Hakkında Kanun, 01.07.2005, akt. Seloğlu, 2019: s. 6).
Yapılan bu tanımlamalardan hareketle, engellilik türleri şu şekilde sınıflandırılmıştır: Bedensel Engelli Bireyler,
Omurilik Felçlileri,
Görme Engelli Bireyler, İşitme Engelli Bireyler,
Dil ve Konuşma Engelli Bireyler,
Zihinsel Engelli Bireyler,
Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireyler,
Ortopedik Engelli Bireyler,
Spastik Engelli Bireyler (Öztürk 2013).
Çalışmanın konusu gereği, engellilik türlerinden Otizm Spektrum Bozukluğu ele alınacaktır.
1.1. Otizm Spektrum Bozukluğu
Otizm kavramı, ilk olarak Eugen Bleuler tarafından bireyin kendisine olan hayranlığı anlamında kullanılmıştır. Bu anlamla birey, kendisini içinde yaşamış olduğu dünyadan soyutlamıştır. Buradan hareketle otizm, gerçek olan durumla ilişki kurma konusunda yaşanan sıkıntı olarak ifade edilmiştir ve çocuk şizofrenisi olarak adlandırılmıştır (Kayaoğlu ve Görür, 2008:27, akt. Mengi, 2014: s. 10).
Otizme ilişkin yapılan tanımlamalar şu şekilde ele alınmıştır:
Otizm, sosyal yaşamın devamlılığı için önemli olan sosyal etkileşimsel ve iletişimsel yönden yaşanan bozukluk olarak tanımlanmaktadır (Cottenceau vd., 2012; Russell vd., 2010, akt. Biber, Cankorur, Akçay ve Şumnulu, 2018: s. 349).
Türkiye Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre otizm, “Sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi ve etkinliklerdeki sınırlılığı erken çocukluk döneminde ortaya çıkan ve bu özellikleri nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey” şeklinde tanımlanmıştır (Diken, 2018: 446, akt. Sarcan, 2019: s. 20).
Sosyolojik anlamda otizm ise, öncelikli olarak otizmli bireyi ve ailesini toplumsal, kişisel, psikolojik, ekonomik ve benzeri boyutlar üzerinden etkileyen, sıkıntılara yol açan, içinde yaşamış oldukları toplumsal ortamdan dolayı uzaklaşmalarına sebebiyet veren, etiketlenmeye, dışlanmaya maruz bırakan ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde çatışmalar yaşamalarına neden olan işlev bozucu bir etken olarak tanımlanmıştır (Kanner, 1943:217-250, akt. Mengi, 2014: s. 15).
2. TEMPLE GRANDİN FİLM ANALİZİ
Temple Grandin filmi; toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları üzerinden ele alınacaktır.
2.1. Toplumsal Yaşam Alanları
Herkes ekonomik, sosyal, kültürel, bedensel, psikolojik açıdan farklı olan zenginlikleri oluşturmaktadır. Ancak zaman içerisinde, içinde yaşamış olduğumuz toplumun değerler yargıları ve normlarından ötürü farklı olan bu zenginlikler “normal” veya “normal dışı” olarak sınıflandırılmıştır. Normal olarak ifade edilen sınıflandırma, toplumun avantajlı grupları kısmında yer alırken; normal dışı olarak ifade edilen sınıflandırma ise, toplumun dezavantajlı grupları kısmında yer almıştır (Mengi, 2014: ss. 31-32). Kahramanımız Temple Grandin, aslında mükemmel bir görsel hafızaya sahip olmasına rağmen sergilemiş olduğu davranışlarından ötürü diğer insanlar tarafından farklı ve otizmli bir birey olarak algılandığı için dezavantajlı grup içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla, yapılan sınıflandırma kapsamında bu iki grubun kendilerine ait yaşam alanlarının olmasının yanı sıra ortak kullandıkları toplumsal yaşam alanları da bulunmakta ve bu alanlarda yaşamlarını sürdürmektedirler (Mengi, 2014: ss. 31-32).Ancak genelde engelli bireylere özelde ise otizmli bireylere yönelik olarak sergilenen olumsuz davranışlar, onların içinde yaşamış oldukları toplumsal yaşam alanlarından uzaklaşmaları ya kendi istekleri doğrultusunda ya da zoraki bir şekilde gerçekleşmektedir. Temple da, çevresindeki insanlardan dolayı yaşamış olduğu mekanlardan uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Yapılan bu ilk uzaklaştırılma faaliyeti, Temple dört yaşındayken doktoru tarafından otizm tanısı konulduktan sonra nasıl bir tedavi yönteminin izlenmesi gerektiğini söylemesi yerine direkt olarak annesine onun hastaneye yatırılması gerektiğini söylemesi böyle bir mekansal uzaklaştırılmanın gerçekleştirilmeye çalışılmasının bir göstergesidir. İlerleyen dönemlerde, okul yaşamında arkadaşına vurmasından dolayı okuldan atılmış ve farklı okullara gitmek zorunda kalmıştır. Sadece sarılma ihtiyacı hissettiği için geliştirmiş olduğu “Hug Box (Sarılma Kutusu)”nu kabul etmeyen yönetici, Temple’ın burada olmaması gerektiğini vurgulamıştır ve yine üniversite döneminde, erkeklerin yoğunlukta olduğu hayvan çitliğinde staj yaparken kadın olduğu ve bu mesleğe uygun olmadığı için gitmesi gerektiği söylenmiş ve zorbalıklara maruz kalmıştır.
2.2. Sosyalleşme ve Sosyal İlişkiler
Birey, doğduğu andan itibaren içinde yaşamış olduğu ailenin, grubun, kültürün ve toplumun bir üyesi konumundadır. İlerleyen süreçlerde bireyler, üyesi oldukları bu toplumun kuşaktan kuşağa aktarılan değerlerini, kültürlerini, normlarını sosyalleşme süreciyle birlikte öğrenmektedir. Buradan hareketle sosyalleşme; toplumsal tutumların, değerlerin, alışkanlıkların, örnek olan davranışların bireylere aktarılması süreci olarak tanımlanmaktadır. Sosyalleşme sürecinin aktarılması konusunda yardımcı olan en önemli sosyalleştirme aracı, ailedir. Çünkü sosyalleşmenin temeli burada atılmaktadır. Ebeveynlerin sergileyecek oldukları davranışlar, onları rol model olarak gören çocukları için oldukça önemlidir. Ailede atılan bu sosyalleşme temelinin geliştirilmesi konusunda diğer önemli faktörler ise, okul ve akran çevresidir. Bu çevrede yoğunluklu olarak, hem olumlu hem de olumsuz birikimler gerçekleşecektir. Bu birikimler elde edilirken aynı zamanda da bireyin, toplumsal çevreye uyum sağlaması da beklenmektedir (Kılbaş, 2001: 99, akt. Söğüt, 2006: s. 3).
Ancak otizmli bireyler, sosyal etkileşim ve iletişim becerilerini geliştirmeleri konusunda yaşamış oldukları yetersizliklerden ötürü topluma uyum sağlamaları konusunda sıkıntılar yaşamaktadır. İletişim kurma konusunda
önemli bir etken olan göz temasından ve fiziksel temastan kaçınmaktadırlar (Volkmar ve Chawarska, 2005:19-21, akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 612). Nitekim Temple da; annesi, teyzesi, öğretmeni ve arkadaşlarıyla iletişim halindeyken göz teması kurmaktan kaçınmış ve ne zaman sevinç ya da üzüntü gibi duygu durumlarını yaşadığında ise, annesi veya teyzesi ona sarılmak istediğinde anında geri çevirmiştir ya da diğer bir ifadeyle fiziksel temas kurmaktan kaçınmıştır.
Otizmli bireyler, akranlarıyla sosyal ilişki kurma konusunda da güçlükler yaşamaktadır. Çünkü duygu durumlarını, nasıl ifade edeceklerini bilemedikleri ve bunları da aktaramadıkları ve aynı zamanda da karşı tarafın duygularını algılama konusunda zorlandıkları için yaşamış oldukları tüm bu durumlar, onların arkadaşlık ilişkisi kurmak isteseler dahi yalnızlığa doğru sürüklemiştir (akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 612). Temple da, dört yaşına kadar konuşamadığı için arkadaşlarıyla olan ilişkileri oldukça zayıftır ve hatta kalabalık bir arkadaş grubu ortamında tedirgin olmuş ve çığlık atmıştır. Onun en yakın arkadaşları, hayvanlar ve icat ettiği sarılma kutusudur. Bu yakın arkadaşları ile yalnızlığını ve sarılma hissiyatını gidermeye çalışmaktadır. Oyun oynanırken ya da herhangi bir işle uğraşırken Temple tek kalmayı tercih etmektedir. Okuldayken de, kendi bisikletini yaptığı sırada arkasından yaklaşan arkadaşı, ona dokunduğu için yumruk atmıştır. Dolayısıyla istemeden sergilemiş olduğu bu tepkiler, onun yalnız kalmasına sebebiyet vermiştir.
2.3. Toplumsal Dışlanma
Otizmli bireyler, toplumun birer üyesi olmalarına rağmen diğer insanlar tarafından potansiyel bir tehlike olarak arz edildikleri için toplumun dezavantajlı konumlarına doğru itilmektedir. Dolayısıyla bu konumda yer alan bireyler, toplumsal kaynaklara ulaşma konusunda da sıkıntı yaşamaktadır. Ancak özelde otizmli ve tüm engelli bireyler, farklılıklarından ve engellerinden ötürü bu konuma gelmemişlerdir. Onları bu konuma iten önemli sebep içinde yaşamış oldukları toplumun sürekli olarak gerçekleştirdikleri engellemelerinden kaynaklanmaktadır (Burcu, 2017: ss. 111-112).
Otizmin, sosyolojik çerçevede açıklanması konusunda yarar sağlayacak olan en önemli yol, etiketleme ve damgalama kuramlarına ilişkin gerçeklikleri anlamaktan geçmektedir. Çünkü toplumun diğer üyelerinin, otizmli bireyleri nasıl ifade ettikleri konusunda etiketleme ve damgalama kuramları önem arz etmektedir (Mengi, 2014: s. 39).
Etiketleme: Bir davranışın sapmış veya sapmamış olarak belirlenmesi yönünde, Edwin Lemert ve Howard Becker tarafından 1950 yıllarında literatüre kazandırılmıştır. Becker, etiketlemeyi kişinin içinde yer aldığı grubun kurallarına uymak zorunda olması şeklinde ifade etmiştir (Becker, 1967:28-29, akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 615).Dolayısıyla burada, bireyin üzerinde bir grup baskısı söz konusudur ve grup normlarına uymadığı takdirde de ağır yaptırımlarla karşılaşabilmektedir. Karşılaşılan bu ağır yaptırımlarla birlikteartık o fark edilen, diğer bir ifadeyle etiket sahibi olan bir bireydir. Sahip olunan bu etiketler, bireyin yaşamını uzun süre boyunca olumsuz etkilemektedir (Greenspan vd., 2004:10, akt, Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 615).
Damgalama: Bu kuramın öncüsü, Erving Goffman’dır. Goffman damgalamayı, kişinin içinde yaşamış olduğu toplum tarafından gözden düşürülmesi ve onur kırıcı zedelemelere maruz bırakılması şeklinde tanımlamıştır (akt. Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 615).
Kahramanımız Temple Grandin de, etiketlenmeye maruz kalmıştır. Bu durumun en yoğun yaşandığı zamanlar ise, okul hayatıdır. Otizmli olmasından dolayı uyaranlara ilişkin vermiş olduğu tepkiler, diğer insanlar tarafından farklı, değişik olarak algılanmaktadır. Bu sebeple de, akran çevresinden uzakta kendisine ait bir dünya oluşturmuştur. Çünkü sürekli olarak öğrendiği bilgileri tekrar ettiği için gitmiş olduğu okullarda akranları tarafından“Kayıt Cihazı” olarak isimlendirilmiştir. Hayatının dönüm noktasını oluşturan ve severek gitmiş okulda da, yaşamış olduğu sıkıntılı durumlar söz konusu olmuştur. Bir dersinde, Temple’ın ilgisini çekmeyen ve algılama durumunu zorlaştıran konuların işlenmesi sonucunda vermiş olduğu tepkiler onun,diğerleri tarafından gülünç durumuna düşmesine sebebiyet vermiştir ve yine hocasının vermiş olduğu bir ödevi yaparken kendi anlayacağı şekilde yerleri çizmesi, insanların boyunu ölçmesi gibi durumlardan dolayı “Değişik”, “Ucube” gibi etiketlere maruz kalmıştır. Dolayısıyla akranlarıyla yaşamış olduğu bu ilişkiler, onun farklı isimlerle etiketlenmesine sebebiyet vermiştir.
Toplumun, otizmli bireyleri korunmaya muhtaç birer birey olarak düşünmeleri, acıma duygusuyla bakmaları, sahip olduğu farklılıklarından ötürü dışlamaları ve onları tehlikeli olarak lanse etmeleri ve benzeri etkenlere yönelik tutumlarından dolayı onların aileleriyle birlikte toplumsal yaşamdan uzaklaştırılmalarına sebebiyet vermektedir. Yaşanılan bu durum sonucunda da, hem otizmli bireyler hem de aileleri yaşadıkları toplumdan soyutlanmaya başlamaktadırlar (Çopuroğlu ve Mengi, 2014: s. 612). Ancak Temple, yaşamış olduğu tüm bu zorluklara rağmen arkasında ailesinin de desteğiyle birlikte kendisini hiçbir şekilde toplumdan soyutlamamış; aksine kaçmayarak, mücadele ederek toplumun üzerine doğru yürümüştür.
2.4. Sosyal Destek
Temelde, bireyin etrafındaki insanlar tarafından sevilmesi, değerli olduğunu hissetmesi, destek görmesi, korunması gibi etkenler sosyal destek unsurları olarak ifade edilmektedir. Bireyin gereksinim duymuş olduğu bu etkenler karşılandığı zaman kendisine olan güveni artmakta, her türlü problemleri başarıyla halletmekte, kendisini geliştirmekte ve korumaktadır (Dunst vd., 1986; Kazak ve Marvin, 1984; Ünlüer, 2009, akt. Meral ve Cavkaytar, 2012: s. 20).
Otizmli bireylerin de, toplumsal yaşama uyum sağlamaları konusunda en büyük sosyal destekleri, aileleridir. Bu doğrultuda, ailelerin öncelikli olarak farklı olan çocuklarının bu durumlarını kabul etmeleri gerekmektedir. Buradan hareketle de, hem kendileri hem de çocukları için diğer sosyal kuruluşlardan destek alarak topluma yeni ve farklı zenginlikler kazandıracaklardır (Nealy, vd., 2012; Ünlüer, 2009, akt. Biber, Cankorur, Akçay ve Şumnulu, 2018: s. 349). Nitekim Temple’ın arkasındaki en büyük sosyal destek, ailesi ve özellikle de annesidir. En başta, otizm tanısı konulduğu andan itibaren annesinin onu hem kendisine hem de topluma kazandırmaya çalışmasıyla başlamıştır mücadelesi. Temple konuşamadığı için annesinin konuşma terapistleri ayarlamasıyla dört yaşında konuşmaya başlaması onun toplumsal yaşamdaki mücadelesinin ilk başarısı olmuştur. Yine hayatını değiştiren okula attığı ilk adım ve fen hocasının, onun muhteşem görsel hafızasını fark etmesi yaşamının dönüm noktalarını oluşturmuştur. Temple’ın beyni, adeta bir film makinesi gibi. Görmüş olduğu somut nesneleri, hafızasında görselleştirerek yeniden anlam kazandırmaktadır. Hatta hocasıyla arasındaki geçen dialogda, küçüklüğünden beri giymiş olduğu ayakkabılarla ilgili konuşması ve hocasının da giymiş olduğu ayakkabılarından söz etmesi gibi durumları, beyninin ne kadar muhteşem olduğunun bir göstergesidir. Bu durumu fark eden hocası da, Temple’ın bu görsel zenginliğini kullanması ve geliştirmesi yönünde onun iyi bir üniversiteye gitmesi gerektiğini söyleyerek ve onu bu doğrultuda yönlendirerek sosyal desteğin temellerinden birini atmış olmaktadır. Ve nitekim Temple, artık bir üniversitelidir.
2.5. Toplumsal Bilinç/Farkındalık
Filmde gösterilen bu ve benzeri mücadele örneklerinin, devamlılığının sağlanması ve hem avantajlı hem de dezavantajlı gruplara yönelik olarak örnek teşkil etmesi bağlamında farkındalık yaratmak gerekmektedir. Bu farkındalığa ilişkin olarak sergilenen en güzel örneklerden biri ise, filmin son sahnesinde görülen Temple’ın annesiyle birlikte katılmış olduğu Ulusal Otizm Kongresi’nde yapmış olduğu konuşmasıdır. Diğer otizmli bireyler ve onların aileleri ile birlikte yer alınan bu kongrede, çocuklarının nasıl tedavi edilmeleri gerektiği konusunda tartışma yapılırken Temple ayağa kalkarak kendisinin de otizmli bir birey olduğunu, küçükken konuşamadığını ama ailesinin desteklemesi ve özellikle de kendisinin pes etmemesi sonucunda otizmli bir doktora öğrencisi olduğunu belirtmiştir. Diğerlerinin de, duydukları bu sözlerden etkilenmeleriyle birlikte Temple’ı kürsüye doğru yönlendirerek farklı olan bu zenginliklerin toplumsal yaşama kazandırılmaları konusunda mücadeleler başlamıştır.
3. TÜRKİYE’DE OTİZMLİ BİREYLERE SUNULAN HİZMETLER
Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Yönelik Ulusal Eylem Planı ile ilgili yapılan çalışma, 3 Aralık 2016 yılında Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu eylem planının bir kesiti şu şekildedir:
“Otizm Spektrum Bozukluğu olan bireylerin, diğer engel gruplarında olduğu gibi bağımsız olarak toplumsal yaşama tam katılımda yaşadıkları engeller bulunmaktadır. Dolayısıyla otizmli bireylere yönelik olarak başta özel eğitim olmak üzere sağlık, mesleki eğitim ve istihdam olanaklarından yararlanmaları amacıyla sosyal politika tedbirlerinin geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.
Özel eğitime ihtiyacı olan tüm bireylerde olduğu gibi Otizm Spektrum Bozukluğuna sahip olan bireylerde de eğitim uygun şekilde yapılandırıldığı, işlevsel eğitim programları geliştirildiği, öğretim süreci bireysellik esasına göre hazırlandığı zaman bağımsız yaşam becerilerinin edinilmesi ve toplumsal bütünleşmenin sağlanılması bağlamında önemli ilerlemeler kaydedilmektedir…
Türkiye’de, Otizmli bireylerin yaygınlık oranlarına ilişkin bir çalışma bulunmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) alınan 2014 yılı verilerine göre, zorunlu eğitim çağındaki Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocuk sayısı 16.837’dir. Otizmli bireylere sunulan özel eğitim hizmetleri, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilmekte olup buna ilişkin olarak uygulama hükümleri ise, “Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği”nde yer almaktadır. Otizmli bireyler özel eğitim uygulama merkezlerinde, özel eğitim iş uygulama merkezlerinde, özel eğitim sınıflarında ya da normal gelişim gösteren akranlarıyla birlikte kaynaştırma sınıflarında eğitim görmektedir. Ayrıca bu bireyler, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde de destek eğitimi almaktadırlar. Türkiye’deki özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin %53,2’si Otizmli olan bireylere hizmet vermektedir. Bunun yanında Otizmli olan bireyler, okul öncesi dönemde okul öncesi kurumlara zorunlu ve destek özel eğitim hizmetleri sağlanmasıyla başarılı bir şekilde kaynaştırılabilmektedir…
Otizmli olan bireylerin, sunulan hizmetlerden diğer bireylerle eşit olarak yararlanmasını sağlamak ve bağımsız bir biçimde toplumsal yaşamın her alanına katılımlarını kolaylaştırmak amacıyla Eylem Planı’nda 6 öncelikli alan belirlenmiştir. Bu alanlar şu şekilde belirtilmiştir:
- Farkındalık Çalışmaları ve Kurumlar Arası İşbirliği,
- Erken Tanı, Tedavi ve Müdahale Zincirinin Kurulması,
- Ailelere Yönelik Hizmetlerin Geliştirilmesi,
- Eğitsel Değerlendirme, Özel Eğitim, Destek Eğitim ve Rehabilitasyon Hizmetlerinin Geliştirilmesi,
- İstihdam Süreçleri ve Çalışma Hayatı,
- Sosyal Hizmet, Sosyal Yardım ve Toplumsal Yaşama Katılım” (Resmi Gazete, 2016: sayı: 29907).
SONUÇ
Çalışmada, dezavantajlı gruplardan biri olarak belirtilen otizmli bireylerin toplumsal yaşam mücadeleleri bir film analizi üzerinden incelenmiştir. Öncelikle engellilik ve engelliliğin bir türü olan otizm spektrum bozukluğuna ilişkin açıklamalar yapılarak toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları üzerinden film analiz edilmiştir.
Yapılan bu çalışmada, otizmli bir bireyin içinde yaşadığı toplumsal mekanda karşılamış olduğu zorluklar ve aynı zamanda bu zorluklara karşı göstermiş olduğu mücadele örneği sergilenmektedir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, “Temple Grandin” filminde yer alan örnekler ile çalışmanın başında belirtilen toplumsal yaşam alanları, sosyalleşme ve sosyal ilişkiler, toplumsal dışlanma, sosyal destek ve toplumsal bilinç/farkındalık kuramları arasında ilişki bulunmaktadır.
“Temple Grandin” filminde yer alan örnekler ve kuramlar arasındaki ilişki açıklandıktan sonra otizmli bireylere sunulan hizmetler bağlamında Türkiye’de gerçekleştirilen etkinlikler hakkında bilgiler verilmiştir.
MAKALE KAYNAK : https://dergipark.org.tr/tr/download/journal-file/19819
KAYNAKÇA
Biber, K., Cankorur, H., Akçay, Z. ve Şumnulu, B. (2018). Çocukları Okul Öncesi Eğitime Devam Eden Annelere Otizm Spektrum Bozukluğuna Yönelik Farkındalık Eğitimi. Turkish Studies Educational Sciences, Volume 13/11, Spring 2018, p. 345-362.DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.13556
Burcu, E. (2017). Türkiye’de Engelli Bireylerin Dezavantajlı Konumlarına Engellilik Sosyolojisinin Eleştirel Tavrıyla Bakmak.Toplum ve Demokrasi, 11 (24), Temmuz-Aralık, s. 107-125. Erişim adresi:
https://dergipark.org.tr/tr/pub/iusoskon/issue/26348/277648
Çopuroğlu, C., ve Mengi, A. (2014). Toplumsal Dışlanma ve Otizm. Turkish Studies – International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 9/5 Spring 2014, p. 607-626. Erişim adresi: http://dspace.sozlutarih.org.tr/handle/20.500.11834/129
Kılıç, M. (2019). Çalışma Yaşamında Engellilerin Karşılaştığı Sorunlar ve Sosyal Hizmet. (Yüksek lisans tezi). Manisa Celal Bayar Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Manisa. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
Mengi, A. (2014). Sosyolojik Boyutlarıyla Otizm. (Doktora tezi). Fırat Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
Meral, B., ve Cavkaytar, A. (2012). Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği’nin Psikometrik Özelliklerinin Otizmli Çocuk Aileleri Üzerinden İncelenmesi. e-uluslararası eğitim araştırmaları dergisi, Cilt: 3 Sayı: 4– Sonbahar 2012 ss. 20- 32. Erişim adresi: http://www.e-ijer.com/en/download/article-file/89758
Sarcan, Ç. (2019). Otizmli Bireylere Sahip Ailelerin Yaşadıkları Sorunların Sosyolojik Bir Değerlendirmesi: Bulancak İlçesi Örneği. (Yüksek lisans tezi). Afyon Kocatepe Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyon. Erişim adresi:https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
Seloğlu, Z. (2019). Türkiye’de Engellilikle İlgili Sosyal Politikaların Sosyolojik Açıdan Değerlendirilmesi. (Yüksek lisans tezi). Fırat Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
Söğüt, M. (2006). Sporun Bedensel Engellilerin SosyalleşmeleriÜzerine Etkisi. (Yüksek lisans tezi). Mersin Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Mersin. Erişim adresi: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
Resmi Gazete, (3 Aralık 2016). Erişim adresi: https://ailevecalisma.gov.tr/eyhgm/sayfalar/otizm-spektrum- bozuklugu/