Psychology Today Ekibi tarafından incelendi
Otizm Spektrum Bozukluğu (ASD), sosyal ve iletişim becerilerinde bozulmalar, sınırlı ilgi alanları veya tekrarlayan davranışlar ve duyusal işlemlemede zorluklar içeren gelişimsel bir bozukluktur. “Spektrum” terimi, semptomların tip ve ciddiyet açısından farklı bireyler arasında değiştiği gerçeğini yansıtmaktadır.
Durum yaklaşık iki yaşına kadar ortaya çıkar ve teşhis edilebilir. Bazı çocuklar gelişimsel dönüm noktalarına ulaşamazken, diğerleri bozukluğun başlangıcına kadar tipik olarak gelişiyor gibi görünmektedir. Semptomların şiddeti büyük ölçüde değişiklik gösterse de, sosyal ve iletişim becerilerinde her zaman bozulmalar vardır. Ebeveynler, bebeklerinin göz temasından kaçındığını veya tepki vermediğini fark edebilir ve duygusal bağ ve ebeveyn bağlılığı kurmanın onlar için zor olabileceğini fark edebilir. Bazı çocuklar göz temasını sürdürmeye veya konuşmayı sürdürmeye çalışırken beceriksizlik yaşarken, yelpazenin ciddi ucundakiler agresif patlamalar yaşayabilir veya sözsüz kalabilir.
Otizmli çocuklar yaşamın erken dönemlerinde el çırpma, vücut sallama ve ses çıkarma gibi birçok tekrarlayan davranış sergilerler. Nesneleri tekrar tekrar düzenleyebilir veya istifleyebilirler. Bazı çocuklar ellerini ısırma ve kafa vurma gibi tekrarlanan hareketlerle kendilerine zarar verebilirler. Günlük yaşamın değişmeyen rutinlerini erkenden tercih ederler.
Sınırlı ilgi alanları otizmin başka bir özelliğidir, dolayısıyla çocuklar örneğin tren tarifelerine veya çizgi romanlara karşı ilgi duyabilirler. Bu ilgi alanlarına çok fazla zaman ayırabilir ve konunun uzmanı olabilirler. Otizmli çocuklar ayrıca vızıldayan bir ampul veya rahatsız edici bir gömlek gibi duyusal deneyimlerden de rahatsız olabilirler.
Otizm spektrum bozukluğu, genellikle çocukluk döneminde fark edilen bir gelişimsel bozukluktur. Ancak, otizm belirtileri farklı bireylerde farklı şekillerde ortaya çıkabilir ve şiddeti değişebilir. Otizmin belirtileri genel olarak sosyal etkileşim, iletişim, duyusal işleme ve kısıtlayıcı/tekrarlayan davranışlar alanlarında görülür. DSM-5, bu belirtileri temel alarak otizm spektrum bozukluğu tanısını koymaktadır.
Otizm spektrum bozukluğunun teşhisi genellikle bir multidisipliner yaklaşımı içerir. Bu süreç, bir çocuğun gelişimsel özelliklerini ve davranışlarını değerlendirmek için psikologlar, konuşma terapistleri, iş terapistleri ve diğer uzmanların katılımını içerebilir. Yeni Yürümeye Başlayan Çocuklarda Otizm için Değiştirilmiş Kontrol Listesi (M-CHAT), bu değerlendirmede kullanılan yaygın bir tarama aracıdır.
Otizmin erken teşhisi önemlidir çünkü erken müdahale ve uygun destekle bireylerin yaşam kalitesi artabilir. Amerikan Pediatri Akademisi, tüm çocukların 18 aylık ve 24 aylıkken otizm açısından taranmasını önermektedir.
Yetişkinlerde otizmin belirtileri genellikle sosyal etkileşimde zorluklar, iletişim sorunları, tekrarlayıcı davranışlar ve belirli ilgi alanlarıyla ilişkilidir. Otizmin belirtileri kadın ve erkeklerde farklılık gösterebilir, ve özellikle kadınlarda belirtiler sıklıkla daha iyi kamufle edilebilir.
Otizm bir engellilik olarak kabul edilir ve bireylerin eğitim ve destek alması gerekebilir. Bireyselleştirilmiş Eğitim Planları veya 504 planları, otizmli bireylerin eğitim süreçlerini desteklemek için kullanılan planlardır.
Asperger sendromu, önceki sınıflandırmalarda ayrı bir tanı kategorisi olarak bulunuyordu, ancak DSM-5’te bu ayrım ortadan kaldırıldı ve tümü otizm spektrum bozukluğu altında birleştirildi. Bu nedenle, şu anda resmi bir Asperger sendromu teşhisi konulmamaktadır, ancak bazı bireyler hala bu terimi kullanabilirler. Asperger sendromu, genellikle sosyal etkileşimde zorluklarla birlikte belirgin ilgi alanlarına sahip bireyleri tanımlamak için kullanılan bir terimdi.