Otizmden nefret mi etmeliyiz, yoksa onu kabul mü etmeliyiz?
2 Nisan 2012’de yayınlandı
Çeviren Editör : Sebahattin Sumeli
Otizm camiasında süregelen bu tartışma, çeşitli görüşleri içeriyor ve duygusal tepkilere neden olabiliyor. İki temel konu üzerinde odaklanılmış gibi görünüyor: Otizmi kabul etme ve bu kelimenin nasıl kullanılması.
Brenda Rothman’ın blog gönderisindeki ana mesaj, çocuklarını tam ve koşulsuz kabul edemeyen ebeveynlerin otizmi de kabul edememesini eleştiriyor. Ancak, bu tavır bazı ebeveynler arasında kızgınlık ve öfkeye neden olmuş, çünkü otizmi sevmedikleri ancak çocuklarını sevdikleri düşünülmektedir.
Öncelikle, otizmi kabul etme konusundaki görüş ayrılıkları ideolojik bir tartışmaya dönüşebilir. Bir grup, otizmi bir çeşit farklılık veya özellik olarak görmeye ve bunu kabullenmeye odaklanabilirken, diğer bir grup otizmi bir sorun veya kusur olarak görebilir. Bu ideolojik ayrılıklar, toplumun otizme bakış açısını etkiler ve otizmli bireylerin yaşamlarını etkileyebilir.
İkinci konu, “otizm” kelimesinin kullanımıyla ilgilidir. Bazı ebeveynler, otizmi sevmemelerine rağmen çocuklarını sevdiklerini ifade ederken, bu kelimenin kullanımı duygusal bir çatışmaya neden olabilir. Otizmli bireyler, otizmi bir parçası olarak gördükleri için bu tür ifadeleri duyduklarında kendilerini dışlanmış veya ötekileştirilmiş hissedebilirler.
Bu tür bir tartışmanın, otizmi daha iyi anlamak ve toplumda farkındalık yaratmak için fırsat olabilir. Otizm, birçok farklı özellik ve yetenekle birlikte gelir ve doğru destekleme ile birçok otistik birey başarılı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilir. Toplumun, otizmi anlama ve kabullenme konusunda eğitilmesi önemlidir.
Bu konuda daha fazla farkındalık yaratmak, empati geliştirmek ve otistik bireylerin toplumda tamamen kabul görmelerine katkıda bulunmak önemlidir. Herkesin kendini ifade etme ve anlama biçimi farklıdır, bu nedenle bu tür tartışmalarda anlayış ve açık iletişim önemlidir.