Sorting by

×

Maria Montessori

Prof. Dr. Ayla Oktay

Okul öncesindeki üç farklı yaklaşımdan söz edeceğim. Konuşmamın sonunda bütün bunlar ne anlam ifade ediyor, bütün bu yaklaşımlar ne açıdan birbirlerine benziyorlar ve her yaklaşım acaba alındığı gibi mi uygulanmalı, yoksa bizim ihtiyaçlarımıza mı uyarlanmalı, bununla ilgili sizlerle düşüncemi paylaşmak istiyorum.

İlk ele alacağım yaklaşım; Montessori yaklaşımı. Montessori’yi hepiniz çeşitli şekillerde biliyorsunuz. Montessori bu alanın ilklerinden biri ve üç ana gelişim boyutunu öne çıkarıyor:

  • Hareket Gelişimi
  • Duyuların Gelişimi
  • Dil Gelişimi (Elkind, 1976) Montessori çocuğun bir hareket ihtiyacından söz ediyor, duyularının gelişmesinden söz ediyor ve mutlaka kendini ifade edebilecek, duygularını da ifade edebilecek bir dil gelişimine sahip olmasını söylüyor ve diyor ki; Öğretmenin görevi çocuğa öğretici bilgiler, dersler vermek değil, malzemeyi nasıl kullanacağını ona anlatarak, onun eşya ile doğrudan doğruya yapacağı deneylerle kendi kendine öğrenmesini sağlamaktır. Ama bizim onun için ortamı hazırlamamız, ona uygun şartları yaratmamız gerekmektedir.Montessori’nin temel bazı ilkeleri var.
  • Çocuğa Saygı
    Çocuklar yetişkinlerin bir minyatürü değillerdir. Çocukların yaşamı yetişkinlerden farklı ve de ayrı olarak ele alınmalıdır (Oktay, 1988).
  • Emici-özümleyici Akıl
    Montessori’ye göre; bir insan diğeri tarafından eğitilmez, herkes kendini eğitmelidir. Yetişkinler akıllarını kullanarak bilgi edinirler. Çocuklar ise, bilgiyi doğrudan emerler (Lillard, 1973).
  • Hassas Dönemler
    Montessori’ye göre; çocukların bazı yetenekleri daha kolay kazanabildiklerihassas dönemler bulunmaktadır. Öğretmenler; hassas dönemler olduğunu kabul etmeli, bunları tespit etmeyi öğrenmeli ve bu gelişimin maksimum düzeyde olmasını sağlamak için uygun ortam hazırlamalıdır (Elkind, 1976).
  • Hazırlanmış Çevre
    Montessori’ye göre; çocuklar en iyi yapılandırılmış ortamda öğrenirler. Böyle bir ortamın hazırlanmasının nedeni çocuğu yetişkinden bağımsız kılmaktır. Çocuk her şeyi kendisi için yapabilir. Öğretmenin ortamla ilgili bilgiyi aktarmasından sonra çocuk kendi ihtiyaçları ve ilgilerine göre burada çalışabilir (Lewis, 1977).

• Kendini Eğitme
Çocuklar kendilerini eğitebilirler. Çocuk hazırlanmış ortamla tanıştıktan sonra yönlendirme olmaksızın eğitilebilir. Montessori yaklaşımında önemliunsurlardan biri de özgürlük ilkesidir. Özgürlük çocuklara önceden hazırlanmış bir çevrede serbestçe hareket etmelerine fırsat tanımaktır (Montessori, 1997).

Bu ilkeler, aslında okul öncesi çağdaş eğitimin temel ilkeleri arasında da hep kabul edilen, ön görülen ilkeler ve Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim programları (2002 ve 2006 programları) hazırlanırken bu ilkelerve buna eklenebilecek bazı temel ilkeler dikkate alındı .

Montessori materyalleri; duyu, hareket ve bilişsel gelişmeyi sağlayan öğretici materyallerdir. Bu materyaller üç grupta toplanır:

1. Pratik yaşam materyalleri;hareket eğitimi için.
2. Duyu materyalleri; duyu eğitimi için.
3. Akademik materyaller; yazı ve okuma için (Lindauer, 1987).

Montessori materyalleri çocuklara kendi hatalarını bulma şansı veriyor.

Öğretmen çocuğun hatasını kesinlikle söylemiyor çünkü materyal öyle düzenlenmiş ki eğer çocuk onu doğru olarak yerleştiremezse ya da doğru sıraya koymazsa sürekli materyal “yanlışsın” diyor. Materyal söylüyor, kimse çocuğa yanlış olduğunu söylemiyor ve çocuk yanlışını buluncaya kadar aslında materyale olan ilgisini de sürdürüyor. Böylece hatasını düzelttikten sonra bir sonra ki daha karmaşık materyale geçme şansı var.

Montessori materyallerinin özellikleri şöyle sıralanabilir:

  • Çocuklar çalışma sonunda doğru yapıp yapmadıklarını anlarlar.
  • Sadece bir özellik değişir, diğerleri ise sabit kalır.
  • Materyaller aktif katılımı cesaretlendirici niteliktedir. Çocuklar pasif bir şekildeseyretmezler.
  • Materyaller çocukların ilgisini çekecek özelliktedir.
  • Materyaller tek bir çocuğun kullanabileceği şekilde düzenlenmiştir.Montessori materyalleri, çocuklara kendi hatalarını bulma şansı verir. Öğretmen çocuğun hatasını söylemez. Eğer çocuk hatalarını göremiyorsa bu, çocuğun yeterince gelişmediğini gösterir. Zamanı geldiğinde çocuk hatasını görecek ve düzeltebilecektir (Lindauer, 1987).
  • Jean Piaget (1859-1952)Jean Piaget, günümüzde ençok kabul gören gelişim kuramlarından birini gerçekkleştirmiştir.. Ona göre çocukların yetişkinlerden farklı olan bir zihinsel yapıları vardır. Onlar yetişkinlerin minyatürü değildirler. Çocukların zihinsel gelişim süreçleri belli dönemlere doğrudur.
  • Piaget’e göre Bilişsel Gelişim Dönemleri:1-Duyusal Motor Dönem
    2-İşlem Öncesi Dönem
    3-Somut İşlemler Dönemi
    4-Soyut İşlemler Dönemi olmak üzere dört dönem içinde incelemektedir.
  • Piaget’in kuramı, zihinsel büyümeyi açıklamada hem kalıtımsal hem de çevresel etkenlere dayanır. Bu kuram çocukların geçirdikleri evrelerin, çevresel etkenlerle değil; zihinsel büyüme ile ilişkili olduğunu anlatır. Çocuğun, yaşı ilerledikçe ortaya çıkan zihinsel gelişimi onun doğuştan getirdiği zihin gücüne ve çevresiyle etkileşimi sonucunda edindiği yaşantılarına dayanmaktadır. Piaget’e göre ”zihinsel gelişim”, çocuğun çevresiyle olan etkileşimi sonucu, değişmeyen, biyolojik karakterde sabitsıralı basamaklarla belirlenir. Ancak farklı çocuklar bir dönemden diğerine farklı yaşlarda geçebilirler.(Oktay, 2000)

Bir Piaget Yaklaşımı- High/Scope Programı:Etkin öğrenme, yaparak öğrenmedir. Bu durum çocukların sadece seyretmeklekalmayıp, sürece etkin olarak, değiştirerek, hareket ederek, yaparak katılması anlamına gelir. Öğretmenin amacı etkin öğrenmeyi geliştirecek bir ortam sağlamak ve çocuklara eylemleri hakkında düşünmeleri için yardımcı olmaktır. Etkin öğrenmeningerçekleşebilmesi için öğrenen bireyin önünde çeşitli materyaller olmalıdır. Sınıfta bulunan materyaller etiketlenir. Etiketler sayesinde çocuklar kolaylıkla malzemeleri bulup kullanıp tekrar yerlerine koyabilirler.

Malzemenin mutlaka bir yerden satın alınmış, yurt dışından getirilmiş, pahalı ürünler olması gerekmiyor ve bizim öğretmen yetiştirme programlarımız her anaokulu öğretmenimizi sınıfına malzeme hazırlayabileceği yeterlilikte yetiştiriyor. Onun için bizim öğretmenlerimizin kendilerine öğretilen ve kendi kazandıkları yeterliliklerinialanda kaybetmemeleri gerekmektedir. Öğretmen boş zamanlarda veya sınıfta bulunmadığı herhangi bir zamanında malzemeyi üretmeyi gerçekleştirebilir.

High-scope programında;

  • Önceden bildirilmeyen hiçbir değişikliğin olmadığı tutarlı bir günlük program uygulanır.
  • Program, sene başında, sınıfta az sayıda etkinlik köşesi ve materyalle başlamayı, çocukların ilgi, istek ve ihtiyaçlarına göre, köşedeki materyal sayısını artırmayı öngörür.
  • Ortam; tüm sorumluluğu yetişkinle çocuğun paylaşması, çocukların seslerinin duyulması, bilginin yaparak ve yaşayarak öğrenilmesi üzerine kurulmuştur. Günlük program tutarlıdır. Günlük programdaki değişiklikler konusunda çocuklar önceden bilgilendirilir. Her gün planla-yap-değerlendir uygulaması için bir zaman vardır. Günlük programda yetişkinler tarafından başlatılmış faaliyetlerle çocukların girişimiyle başlamış faaliyetler arasında bir denge oluşturulur. Günlük düzeninin temel parçaları planlama zamanı, çalışma zamanı, temizlik zamanı, hatırlama zamanı, küçük grup zamanı ve açık hava zamanıdır.Çocukların kendilerine saygı duymalarını ve başkalarına saygı göstermeyi öğrenmelerini sağlar. Çocukta problem çözme yeteneğini geliştirir. Çocuklarda yaratıcılık, girişimcilik, görüşlerini rahatlıkla ileri sürme yeteneklerini geliştirir. Yetişkin desteği sayesinde çocukların kendilerine olan güvenlerini ve yeni şeyler deneme konusunda istek ve arzularını artırır. Programdaki sınıf düzeni ve günlük plansayesinde sorumluluk duygusu ve kontrol duygusu pekiştirilir (Weikart, 1990).

Reggio Emilia Yaklaşımı: Reggio Emilia yaklaşımı, Türkiye’de daha az bilinen bir yaklaşım. Doğal çevreyi en iyi kullanan yaklaşımlardan bir tanesidir. Bu açıdan okul öncesi öğretmenlerinin Türkiye gibi tabiat şartları çok zengin olan bir ülkede bu yaklaşımı kullanabileceğini düşünüyorum. Reggio Emilia, bir kasaba halkının savaş sonrası kimsesiz kalan ve okuldan, eğitimden yoksun olan çocuklarını toparlamak için bütün kasabayı seferber ederek ortaya çıkmış bir yaklaşımdır.Ama Reggio Emilia da diğerleri gibi sabit bir program değil bir yaklaşım. Burada;

  •   Çocuk başkahraman olarak güçlü, zengin ve yeteneklidir.
  •   Çocuk işbirliği yapar. Eğitim çocukların her birini başka çocuklarla, aileyle,öğretmenlerle ve toplulukla bağlantı içinde görür.
  •   Çocuk iletişim kurar. Bu amaçla dilediği malzemeleri kullanma hakkınasahiptir.
  •   Çevre üçüncü öğretmendir. Alanın düzenlenmesi ve kullanımı iletişimi veilişkileri teşvik edicidir.
  •   Öğretmen; ortak, rehber, araştırmacı ve destektir.
  •   Belgelendirme bir iletişim çeşididir. Tüm çalışmalar panolarda sergilenir.

 Veli ortaktır. Veli katılımı çok önemlidir ve farklı şekillerde sağlanır (Cadwell, 1997, s. 5-6).

Program sürekli araştırma üzerine kurulmuştur. Reggio Emilia’da “proje” kelimesi anahtar bir rol oynar. Yapılacak etkinliklerde “sanat” kelimesi yerine “proje” kullanılır. Çocuklara verilmek istenen bilgiyi didaktik bir şekilde kazandırmak yerine, o bilgiyiproje sürecinde, çocuğun bir araç olarak kullanması beklenir. Program, her sabahçocukları iki saat esnek etkinliklere yöneltmektedir. Çünkü öğrenme, çocukların yaptığı bir iştir, onlara yapılan bir iş değildir. Bu nedenle çocuklara yaptıkları bir işin sonunda ödül verilmemektedir (Gandini, 1997).

Yaklaşımın en önemli özelliği öğretmenin öğrenen olarak görülmesidir. Öğretmen kendini bir “pusula” olarak görmekte ve çocuklarla birlikte öğrenme macerasına atılmaktadır. Çocuklar için bir kaynak konumunda olan öğretmen çocuklara sorular sorar, çocukların fikir ve hipotezlerini keşfeder, çeşitli öğrenme ve öğretme durumları yaratır. Öğretmenler gün içinde yapacakları aktiviteleri tartışmak için sabahları çocuklarla sohbet ederler. Sınıflar tek bir öğretmene ait değildir. Okulun bütün eğitimkadrosu birlikte plan yapmakta ve birlikte çalışmaktadır. Her yaş grubu için iki öğretmen bulunmaktadır.

Reggio Emilia programında ortamın düzeni, malzemeler ve etkinlikler çocukların problem çözme ve keşfetme duygularını destekler niteliktedir. Reggio okullarını güzelleştiren pahalı eşyalar değil, duvar rengi, eşyaların biçimi, raf ve masalardaki malzemeler ve hemen her yere yerleştirilen bitkilerdir. Reggio Emilia’da her okulda sınıf içinde bir mini atölye, bir de büyük atölye bulunmaktadır. Atölyeler çok çeşitli materyal ve kaynak ile doludur.

Reggio Emilia programında eğitim ortamı için “öğretmenin kendisi” şeklinde ifadeler kullanılmaktadır. Ancak fiziksel çevre kadar sosyal çevrenin de önemli olduğu vurgulanmaktadır. Yetişkinlerle çocuklar arasındaki sosyal alışverişi kolaylaştırmak amacı ile bütün çocuklar ve öğretmenlerin birlikte bulunabileceği “pızaza” denilen büyükçe bir alan vardır. Sınıflar bu alanın etrafında düzenlenmiştir. Çocuklar ve yetişkinler gün içinde bu alandan geçmek zorundadır (Cadwell, 1997).

Bizim bazı bağımsız anaokullarımızda da böyle alanlar var. Bütün sınıflar oraya açılıyor ve böylece bütün gün yetişkinler ve çocuklar hepsi birbiriyle iletişim halinde. Ama bu pizazsa’nın bizdekinden farkı burası yeşil ağaçlarla, bitkilerle, alabildiğince yeşilliklerle donatılmış bir orta alan. Bahçe ve avlular sınıfın uzantısı olarak kabul edilir; yani içeride yapılan her etkinlik dışarıda da yapılabilmektedir. Mutfak, mümkün olduğunca merkezi bir yerde bulunur ve çocukların etkinliklerinin izlenmesi için camlarla çevrelenmiştir. Çocuklar burada sık sık yemek hazırlama etkinlikleri yaparlar. Banyolarda, duvarlarda ve tavanda değişik özellikte aynalar bulunmaktadır. Böylelikle çocukların hem eğlenmeleri hem de kendi vücutlarını tanımaları sağlanır. Okulun duvarları çocukların çalışmalarının ayrıntılı resimleri ile donatılmıştır. Bütünfiziksel ortamlar, toplum-okul bütünleşmesinin de en güzel örneğini sunmaktadır. Örneğin yemekhanenin restaurant biçiminde düzenlenmesi, mutfak dahil olmak üzere tüm bölümlerin ev şeklinde dekore edilmiş olması gibi (Hendrick, 1997).

Sonuç
Bugünkü konuşmada ele alınan her üç yaklaşım da aslında zorluk şartlarında ortayaçıkmıştır. Montessori fakir bir mahallede zor şartlarda çalışmıştır,. High-scope daha çok dezavantajlı, ekonomik ve sosyal olarak zorlukları olan çocuklar için planlanmıştır.Reggio Emilia savaş sonrasının zor şartlarını çocuklar için kolaylaştırmak amacı ile yaratılmıştır.

Herbir yaklaşımın kendine özgü bir felsefesi ve kendine özgü bir fiziksel ve sosyal ortamı vardır. Bunlar kavranılmadan bu yaklaşımlarla yapılacak uygulamaların başarılı olması düşünülemez.

Bütün bu yaklaşımların ortak noktaları şöyle özetlenebilir:

  •   Çocuk merkezli eğitim
  •   Yapılandırılmamış esnek program
  •   Yaş ve gelişim düzeyinin dikkate alınması
  •   İlgi ve ihtiyaçlar
  •   Bireysel farklılıklar
  •   Çevrenin iyi şekilde değerlendirilmesi
  •   Gerçek yaşam deneyimlerine yer verilerek çocuğun yaşama hazırlanması
  •   Aktif öğrenme
  •   Bilinçli ve iyi planlanmış bir şekilde verilen yetişkin desteği
  •   Aile katılımı
  •   Gözlem ve değerlendirme
  •   Okul öncesinde yer alan tüm etkinlik çeşitlerine yer verilmesi
  •   Eğitim hedeflerinin çocuğun bütünsel gelişimini dikkate alması.

Bu ortak özellikler bizi okul öncesi eğitimin temel prensiplerine ulaştırmaktadır.

Çocuk grubumuzun ihtiyaçlarına göre her bir yaklaşım bağımsız olarak uygulanabilir. Ama bütün bu temel ilkeler doğrultusunda kendi programımızı yaratmamız, kendi materyallerimizi oluşturmamız, biraz daha yaratıcılığımızı kullanmamız ve kendimizi de geliştirmemiz daha doğru olmaz mı? Teşekkür ediyorum.

KAYNAKLAR
Cadwell, L. B. (1997). Bringing Reggio Emilia Home – An Intervention Approach to

Early Childhood Education. Columbia University: Teachers College Press.
Elkind, D. (1976). Child development and education. New York: Oxford University

Press.
Gandini, L. (1997). Reggio Emilia and American schools. J. Hendrick (Ed.), First

Steps Toward Teaching the Reggio Way (s. 14–25). Ohio: Prentice Hall.
Hendrick, J. (1997). Foundations of the Reggio Emilia approach. J. Hendrick (Ed.),

First Steps Toward Teaching the Reggio Way (s. 41–54). Ohio: Prentice Hall.

164

Lewis, C. (1977). The Montessori Method. Education Before Five: A Handbook on Preschool Education

Lillard, P. P. (1973). Montessori, a modern approach. London: The Penguin Press.

Lindauer, S. L. K. (1987). Montessori Education For Young Children. Approaches To Early Childhood Education. J. L. Roopnarine & J. E. Johnson (Eds.). Ohio: Merrill Publishing Company.

Oktay, A. (1988). Okulöncesi Eğitimde Çağdaş Bir Yaklaşım: Montessori Yöntemi.Yapa Okul Öncesi Eğitim ve Yaygınlaştırılması Semineri. İstanbul: Yapa Yay.

Oktay, A. (2000). Yaşamın Sihirli Yılları: Okul Öncesi Dönem. İstanbul: Epsilon Yayınevi.

Weikart, D. P. (1990). Okulöncesi Çocuklar İçin Temeller: High/Scope Yaklaşımı.Erken Çocukluk Eğitiminde Farklı Modeller. Sevda Bekman (Ed.). Seminer Bildirileri(Eylül 10-14, 1990, İstanbul).Unicef.

Kaynak : https://www.tozok.org.tr/Kitap/1Temel/1-okuloncesi-sempozyum.pdf

Bebekler ve Anneleri

Bu eserde Winnicott, bebekler ve anneler arasındaki ilişki ve bebeğin doğum esnasında ve hemen sonrasında vuku bulan psikolojik süreç hakkında geliştirdiği düşüncelerini ilk kez bir araya toplar. Doğrudan yaklaşım tarzıyla her bebeğin asgari ihtiyacı olan emzirilmeyi, ilk diyalog ve “rüya için malzeme” olarak ele alır. Öte yandan psikanaliz ve ebelik, kişiliğin ilk işaretleri ve sözsüz iletişimin doğası üzerine tartışır. Kısacası bu eser, bütün ebeveynler, ebeveyn adayları ve bebeklerle ilgili inceleme ve gözlem yapan herkesi ilgilendiren bir çalışma.

Kitabın İçeriğine Göz At : https://www.kitapyurdu.com/kitap/bebekler-ve-anneleri/347396.html&filter_name=winnicott

İnsan Doğası

,Keşifleriyle psikoloji ve psikanaliz literatürünü derinden etkileyen Winnicott, doktorları ve uzmanları bilgilendirmek için birçok kitap ve makale yazdı, sayısız seminer ve konferans verdi, bunun yanında ebeveynler için de bulduğu her fırsatta radyo programları yaptı. İnsan Doğası, Winnicott’un vefatından önce yazdığı son kitabıdır. Bu çalışmada psikanaliz kuramının temel konularını yani psişe-soma ilişkilerini, Oedipus kompleksini, çocuk cinselliğini, bilinçdışını, depresif konumu, manik savunmayı, geçiş nesnelerini vb. işliyor. Dolayısıyla bu eser, hem kuramsal hem de uygulamalı elli yıllık bir çalışmanın, insan doğası anlayışını gözler önüne seriyor.

Kitabın İçeriğine Göz At: https://www.kitapyurdu.com/kitap/insan-dogasi/434100.html&filter_name=winnicott

Çocuk Aile ve Dış Dünya

Winnicott bu eserinde, anne ve bebek arasındaki sevgi bağıyla başlayan çocukluk döneminin temel ilişkilerini araştırır. Yazar için bu ilişkiler kişiliğin gelişimi adına son derece önemlidir. Ağdalı ve resmi bir anlatıma girmeden, sohbet rahatlığında; beslenme, ağlama, oyun, bağımsızlık ve utanma gibi günlük meseleleri açıklar. Bunun yanında çalma ve yalan söyleme gibi ciddi sorunlara da eğilir. Winnicott, ebeveynlerin doğuştan gelen yeteneklerine vurgu yapar, ayrıca bu yetenekleri öğrenilmesi gereken kabiliyetlerden özellikle ayırır. Karakteristik zeka ve içgörü üzerinden, saldırganlığın, bağımlılık korkusu ile bunların yetişkinlikte neden olacağı talihsiz sonuçların ve çocuğun içindeki ahlakiliğin köklerini ortaya çıkarır.

Kitabın İçeriğine Göz At : https://www.kitapyurdu.com/kitap/cocuk-aile-ve-dis-dunya/336824.html&filter_name=winnicott

Başlangıç Noktamız Ev

Britanya’nın belki de en yetenekli ve en yaratıcı psikanalisti olan Winnicott, bu eserinde çocukların zihinlerine ve zihin yapılarına dair edindiğimiz bilgileri kökünden değiştirecek söylemler geliştiriyor. Daha önce yayınlanmamış konuşmalarından ve zor ulaşılan gazete ve dergi makalelerinden derlenmiş bu eser, “Sağlıklı Birey Kavramı”, “Depresyonun Değeri”, “Umut Belirtisi Olarak Çocuk Suçluluğu” gibi başlıkları işliyor. Winnicott ayrıca “savaş”,“özgürlük”, “demokrasi” ve “feminizm” hakkındaki düşünceleriyle gelişen kişiliğin hem aileyle hem de toplumla etkileşimlerine değiniyor. Anna Freud’dan Melanie Klein’a ve Heinz Kohut’a kadar fikirleri birçok ünlü psikanalisti etkilemiş olan Winnicott bu eseriyle, profesyonel sahanın ötesine geçmeyi başarmış ve dile getirdiği etkili gözlem ve tespitler sayesinde sadece eğitimcilerin değil anne-babaların da yakından takip ettiği bir psikanalist olmuştur.

Kitabın İçeriğine Göz At : https://www.kitapyurdu.com/kitap/baslangic-noktamiz-ev/347395.html&filter_name=winnicott

Bireyin Gelişimi ve Aile

Donald Winnicott, Freud gibi bir kültür ikonu değildir. Jacques Lacan gibi ateşli bir mürit grubu ve anlaşılamayan bir jargonu bulunan entelektüel bir kült figürü de değildir. Kariyeri boyunca 60 bin çocuk tedavi eden Winnicott, psikanalizi değişmez kuralları bulunan kesin bir bilimden çok, hem şiire, hem de sevgiye yakın, hayal gücüne dayanan insani bir uğraş kabul ederek diğer pratisyenlerden çok daha doğru bir yere oturtur. Kendini sözde bilimsel analistlerden ayrı tutar, “biz, tam yaşayan ve tam seven canlı insanlarla ilgileniyoruz” diye ısrar eder. Bu kitap Winnicott’un sosyal hizmet uzmanlarına, ebelere, öğretmenlere ve çocuklarla çalışan diğer kişilere yıllar içinde verdiği konferansların derlemesidir. Pratiğinin ayırıcı özellikleri olan gerçekçiliğin ve esnekliğin örneklerini verirken, bazı önemli fikirlerini anlaşılabilir bir şekilde tanımlar. Ne zaman kısa süreliğine kuramsal olsa, içi içine sığmayan bir canlılıkla ve insanın çeşitliliğinden açıkça zevk duyarak, tanımladığı gerçek vakalara dönme ihtiyacı duyar. Annelere derin saygısını da derlemenin başından sonuna kadar görüyoruz, çocuklarını anlayan anneleri bürokrasiye karşı sık sık destekler.

Kitabın İçeriğine Göz At : https://www.kitapyurdu.com/kitap/bireyin-gelisimi-ve-aile/389537.html&filter_name=winnicott

Ebeveynlerle Sohbet

En bilinen psikanalistlerden biri olan, Britanya Psikanaliz Cemiyeti üyesi D.W. Winnicott bu kitabında çocuk yetiştirmenin duygusal ve psikolojik yanlarına ışık tutuyor. Özellikle “nesne ilişkileri” alanındaki çalışmalarıyla bilinen İngiliz pediyatrist ve psikanalist D.W. Winnicott, psikanalizde olduğu gibi çocuk psikiyatrisi ve çocuk gelişimi alanlarında da önemli çalışmalara imza atmıştır. Bebek bakımına çocuk psikolojisi disipliniyle yaklaşan Ebeveynlerle Sohbet isimli bu kitap ise Winnicott’un 1955 yılından itibaren yaptığı tüm radyo konuşmalarını içeriyor. Bu kitapta ebeveynlerin, çocuk yetiştirirken karşılaştıkları problemlere dair verdiği örnekler, Winnicott’un sunduğu yorumlarla derinlik kazanıyor. Winnicott böylece çocuk yetiştirmenin psikolojik yönlerini olduğu kadar, ebeveynlerin psikolojisini de ele alarak ebeveynlerde görülen suçluluk duygusunun ve annelerin çocuklarından zaman zaman sıkıntı duymasının doğal tepkiler olduğuna dikkat çekerek ebeveynlerin içgüdülerine güvenmelerini sağlamayı amaçlıyor. Winnicott, Ebeveynlerle Sohbet’te ebeveynlerin verdiği örnekler üzerine yaptığı yorumlarda eğitici bir üsluba yer vermekten sakınarak, üvey ebeveynlik kavramı, bebeklerin parmak ya da kumaş parçası emmeleri, kıskançlık, hayır diyebilmek, annelerin sıkıntıları ve suçluluk duygusu, çocukta doğru ve yanlış algısının gelişimi ve güvenin oluşturulması gibi konuların üzerinde duruyor ve böylece çocuk psikolojisi çalışmalarına da hatırı sayılır bir katkıda bulunuyor.

Oyun ve Gerçeklik

Özgün adı: Playing and Reality

Bebekler ve çocuklarla gerçekleştirdiği yoğun klinik çalışmalardan yola çıkan D. W. Winnicott, insanın ruhsal ve kültürel gelişimine ilişkin değerli katkılarda bulunmuştur. Rüyalar, oyun oynama, yaratıcılık, kültürel deneyim, bireydeki eril ve dişil öğeler arasındaki üstü kapalı rekabet gibi birbiriyle ilgisiz görünen konular arasındaki bağı irdeleyen Winnicott’ın en belirleyici katkılarından biri, kişisel ve içsel sayılan ruhsal gerçeklikle dışsal ya da ortak gerçeklik arasındaki ara deneyim bölgesine dikkat çekmiş olmasıdır. “Geçiş Nesneleri ve Geçiş Olguları” adlı önemli yazısı çevresinde oluşturduğu Oyun ve Gerçeklik‘te Winnicott, bu geçiş aşamasının gerek bireyin yaşamındaki yerini, gerekse sanat, din, düşsel yaşam ve yaratıcı bilimsel çalışma gibi alanlarda yaşanan yoğun deneyimler içindeki payını tartışıyor. Winnicott’ın en çok gönderme yapılan yapıtı olan bu kitap, psikanalistler için olduğu kadar genel okur için de pek çok ipucu taşıyor.

Hakkında yazılmış kitap :

Psikanaliz Yazıları 23

İçindekiler

– Sunuş / Talat Parman – Önsöz / Elda Abrevaya – Bebek ve Anne Arasındaki Mekanda Öznenin Yaratılması: Winnicott’un Çalışmalarına Bir Bakış / Raşit Tükel – Pediatriden Psikanalize, İnsan Doğasından Psikanalitik Keşiflere / Dilek Özer – Bütünleşme, Bütünleşmemişlik, Bütünlüğün Yitirilmesi / Levent Kayaalp – Winnicott’un Kuramında Regreyon / Elda Abrevaya – Winnicott’un Kurmaında Ergenlik / Talat Parman – Bana Olan Davranışınız Sözcüklerden Daha Fazla Önem Taşır – İlkel Duygusal Gelişim / Donald W. Winnicott – Winnicott ve Lacan Arasında: Psikanalizin Öznesini Geri Çağırmak – Dosya Ötesi – Psikanaliz ve Gerçeklik: Psikanalizde İç ve Dış Gerçeklik ve Düşlem – Yoram Hazan’ın Anısına / To The Memory of Yoram Hazan – Ferenezi’den Kohut’a: Dillerin Karışıklığından Kendilik-Nesnesine – Özetler – Haberler-Duyurular

Çeşitli uzmanlardan Winnicott Dahil önemli makalelerinin yer aldığı bir kitap.

Çocukları Anlamak

Donald W. Winnicott , Maria Montessori, Bruno Bettelheim, Louse J. Kaplan

GENDAŞ YAYINLARI

Bebekler özellikle geceleri kendilerini yırtarcasına ağlarlar. Üç yaşına gelmiş çocuk hala altını ıslatır. Kimi çocuklar oyuncağını küçük kardeşi ile paylaşmak istemez. Kütüphaneler çocuk gelişimi ve eğitimi üzerine yazılmış kitaplarla doludur. Acaba bunlardan hangisi önemli ve işe yarardır?

Bu kitapta bulacağınız metinler, sırasıyla doğumdan gençlik çağına kadar olan gelişim yolunu adım adım kat edecek, değişik gelişim aşamalarına ışık tutacak, kardeş bağı veya arkadaşlık konularına yeni bir bakış açısı getirecektir.

Bu kitap bir yandan yol gösterirken bir yandan da sizi düşünmeye sevk edecek, psikoloji bilginizi genişletecek, çocuklarla beraber olan yaşamı daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.

Kitabın İçeriğine Göz At: https://www.kitapyurdu.com/kitap/cocuklari-anlamak/2654.html&filter_name=winnicott

D.W. Winnicott İle İlgili Hazırladığımız Video İçin :