
Ahmet Yılmaz
Otizm ve ABA ilişkisi dünyada çokça tartışılan, bizde ise neredeyse hiç tartışılmayan bir konudur.
Yakın zamanda sosyal medyada 20.000+ takipçili çok muteber bir çocuk psikiyatristinin otistikler için ABA ve ERKEN YOĞUN (haftada en az 30 saat) eğitim tavsiye ettiğini görünce bir otistik babası olarak ABA ve ERKEN YOĞUN MÜDAHELE (early interference) konusunda son 3-4 yıldır dağarcığımda biriktirdiklerimi mümkün olduğunca özetleyerek paylaşmaya karar verdim.
Bu yazıda *otizmli* değil, otistiklerin büyük kısmının -geçerli bulduğum nedenlerle- tercih ettiği gibi, *otistik* demeyi tercih ediyorum. Türkçe’de fark büyük olmamakla bilikte otizmli demenin *hastalıklı* olmayı çağrıştırabileceğini düşünüyorum. Ayrıca bir çok terimin Türkçe’sini bilmediğimden (veya olmadığından) kısaltmaları İngilizce olarak kullanacağım (örneğin UDA yerine ABA)
Yüzlerce makale, araştırma, tartışma ve kitap arasında seçim yapmak ve bir özet oluşturmak oldukça zaman alıcı bir iş olduğundan esas olarak konuyu çok iyi toparlamış olan iki yazarın (Alfie Kohn https://www.alfiekohn.org/blogs/autism/ ve kendisi de otistik olan
Ann Memmott https://annsautism.blogspot.com/2019/01/autism-some-vital-research-links.html) ilgili yazılarından alıntılar yaparak ilerleyeceğim. Her iki makale de içerdikleri referanslar ile konu hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler ve İngilizce dilinde okuma sıkıntısı olmayanlar ve *okumak isteyenler* için (yakın zamanda ABA üstüne tartışmak zorunda kaldığım bir psikolog 4-5 tane kaynak gösterince *aaa o kadar okuyamam* demişti) mükemmel birer kaynaktır. Özellikle Alfie Kohn’un makalesi eğitim felsefesi/sistemi açısında da önemli tesbitlerle dolu olduğundan kesinlikle öneririm.
Benim otizm ile herhangi bir konuda referansım otistiklerdir, sonuçta otistik oğlumuz için neyin iyi neyin zararlı olabileceğini en iyi bilecek kişilerin bu yollardan geçmiş olan otistikler olduğunu düşünüyorum. Ancak ABA ile ilgili aşağıda verilen çalışmalar, göreceğiniz gibi, otistiklerin dışında 3. Kişiler tarafından yapılmıştır ve bunların bir kısmı da resmi kurumlardır, yani sadece *görüş* değillerdir.
İlgili referansları yazının sonunda değil, içinde vermeyi tercih ettim. Ayrıca yazının mümkün olduğunca kısa olabilmesi için sadece sonuçları kısaca açıkladım, daha fazla detay ilgili referanslardan okunabilir.
ABA Nedir, Tarihçesi
ABA ve türevleri (PBS, PIBS, Lovaas Approach, PRT, NLP, ESDM, EIB, DTT, IBI, RDI) temellerini Frued’dan sonra en önemli psikiyatristlerden kabul edilen B.F. Skinner tarafından geliştirilen davranışçılıktan alır ve esasen Lovaas tarafından 1987’de yayınlanan meşhur araştrmasına dayanır (ancak, Skinner’ın kendisinin -ki kendisini esasta anarşist olarak tanımlamaktadır-, ABA ile ilişkisi ancak Madam Curie’nin atom bombası ile olan ilişkisi kadardır, ABA esasen Skinner’ın inandığı ve savunduğu hemen her şeye aykırıdır. Konu ile ilgili çok iyi bir makale https://neuroclastic.com/2020/03/04/why- autism-aba-goes-against-everything-b-f-skinner-believed-in/ ‘de okunabilir).
Bu çalışma kısaca haftada 40 saat ve 2-6 yıl boyunca ABA terapisine tabi tutulan otistik çocukların % 47’sinin tipik benzerlerinden ayırt edilmeyecek hale geldiklerini ve % 89’unun önemli ilerlemeler sağladığını söyler http://thelovaascenter.com/about-us/dr-ivar-lovaas/. Lovaas’ın uyguladığı terapi, bilmeyenler için ve çok basitçe, ceza (tokat atmak ve elektrik şoku dahil) ve ödül yöntemiyle istenmeyen davranışları bastırmak ve istenen davranışları edindirmeye dayanır. Bu rapor ve yöntem otizmi tedavi edilmesi gereken bir illet olarak gören Autism Speaks örgütünün de yaptığı lobi çalışmalarıyla kamuoyunda, yine kendileri tarafından paniğe sevk edilmiş aileler ve bazı kurumlarda kabul görmüş ve Early Intensive Behavioural Treatment ve ABA hızla bir *çare* olarak yayılmaya başlamıştır.
Ayrıca ABA’in Lovaas tarafından ilk uygulanmaya başladığı yıllarda (1970’ler) otizmin çok az bilindiğini ve anlaşıldığını ve yüksek destek ihtiyacı olan otistikler için ya bir bakım evi ya da ömrü boyunca ailesinin bakımından başka bir alternatif olmadığını ve diğer terapi yöntemlerinin de henüz gelişmediğini dolayısıyla *işe yaradığı* söylenen ABA’in biraz da bu nedenle hızla popüler olduğunu da belirtmek gerekir.
Burada Lovaas’ın bu yöntemi otistiklerden önce gay conversion therapy (doğum cinsiyetine dönüşüm amacıyla) olarak uyguladığını (uygulanan terapi sonrası kız gibi davranan bir erkek çocuğunun başarı ile tamamen *normale* döndüğünü raporladığı kişi daha sonra intihar etmiştir) ancak gösterilen tepkiler üzerine buna devam edemeyip 70’lerde otistiklere döndüğünü de belirtelim.
Lovaas otistik bir çocuğun dışarıdan *insan* gibi göründüğünü ancak içinin boş olduğunu ve bu kabuğun kırılıp bir insan inşaa edilmesi gerektiğini söylerdi.
Son olarak, Lovaas’ın meşhur çalışmasındaki metodoloji eksiklerini tartışan makaleleri ve kendisinin bir konferansta *aslında sadece ödül ile sonuç alınamadığını cezanın (tokat atmak vb.) gerekli olduğunu* söylediği anekdot tarzı yazıları referans olarak dahil etmedim.
ABA Bilimsel olarak etkili ve yararlı olduğu kanıtlanmış *Kanıta Dayalı* bir uygulama mıdır (Evidence based)?
ABA savunucuları ilk olarak ABA’in bilimsel olarak kanıtlanmış (evidence based) olduğunu söylerler.
Öncelikle bir mühendis olarak bu tür konularda *kanıt*ların tartışma olmayacak bir şekilde nasıl gözlenebildiğini anlayamadığımı söylemeliyim. Mühendislikte -en azından laboratuar ortamında- değişkenleri kontrol etmek ve karşılaştırmaları hiç tartışma olmayacak şekilde yapabilmek mümkündür ancak özellikle konu insan ve çocuk olunca,
- – her çocuk ve insanın farklı olduğu
- – hatta günden güne aynı kişinin bile farklı olabileceği,
- – gözlemin yapılmaya başladıktan sonra geçen sürede her çocuğun doğal olarak geliştiğini ve bunlardan dolayı bir *karşılaştırma gurubunun* olmasının mümkün olmayacağı ayrıca *sadece bir* çocuk üstünde *test* yapılsa dahi sonuçların geçen sürede çocuğun gelişimiyle mi ilgili olduğu yoksa yöntem ile mi ilgili olduğunun bilinemeyeceğini yani hiç bir sonucun objektif ve kesin-tartışılmaz olamayacağını düşünüyorum.Bununla birlikte ABA’in *altın standart* olduğunu söyleten binlerce araştırmanın kalitesi ve dolayısıyla sonuçlarının doğruluğu üstüne bir kaç çok ciddi araştırmadan bahsetmek istiyorum.
- İlk araştırma kendisi de Amerika’da Davranış Analizi ve Dil Merkezi olan D.B. Shabani’den https://www.researchgate.net/publication/264331032_A_review_of_comparison_studies_in_applied_behavior_analysis Özetle, 2002-2011 arasında yayınlanan 172 çalışmada % 78’inin *1-6 kişi* üstüne olduğunu, karşılaştırma analizlerinin tutarsız olduğunu, değişkenlerin kontrol edilmediğini, sonuçların anekdotlara dayalı olduğunu söylüyor. Yani çalışmaların çöp olduğunu söylüyor.
- İkinci ve çok ciddi bir araştırma American Psychological Association tarafından yaptırılıp (11 yazarı var) 2020 yılında Psychological Bulletin’de yayınlanmış çok kapsamlı ve ciddi bir araştırma. https://psycnet.apa.org/doiLanding?doi=10.1037%2Fbul0000215.Bu araştırma bir polemik değil ve otistiklerin itirazlarını dikkate alan bir çalışma da değil, tamamen metodolojilerin doğruluğu üstüne yapılan bir araştırma. Sonuçta -detaya girmeyeceğim- ABA’in etkili olduğu sonucunu çıkaran araştırmalarının neredeyse tamamının gerekli hiç bir bilimsel kritere uymadığını söylüyor (detayları Alfi Kohn’un makalesinde bulunabilir).
- Üçüncü ve yine ciddi bir araştırma Amerika Eğitim Bakanlığı tarafından yapılmış, taranan 58 araştırmadan yalnızca bir (1) adedinin gerekli metodolojik standartları sağladığını söylüyorhttps://ies.ed.gov/ncee/wwc/Docs/InterventionReports/wwc_lovaas_082410.pdf
- Ve son olarak, Otizmde *erken müdahele* ve ABA üstüne yapılan araştırmaların COI (çıkar çatıışması diyelim) açısından incelendiği bir çalışmada 1970-2018 arasında yapılmış binlerce araştırma incelenmiş.COI, çalışmayı yapanların çalışma sonuçları ile bir çıkar ilişkilerinin olması demektir. Yani çalışmayı yapanların çalışma sonucunun olumlu (veya olumsuz) çıkması durumunda bir çıkarları olacaktır. Sonuçta bu çalışmaların % 70’inde COI olduğu ancak bunların sadece % 6’sının kurallara uygun bir şekilde açıklandığı bulunmuş.https://acamh.onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1111/jcpp.13249Bunun aslında ne kadar vahim bir durum olduğu ve ABA dahil otizm erken müdahele yöntemleri üstüne yapılan araştırma sonuçlarının ne kadar güvenilmez olduğu bu araştırma üstüne çok güzel bir yorum yazan ve benzer başka araştırma sonuçlarını da veren Michelle Dawson Sue Fletcher‐Watson tarafından çok güzel açıklanmıştır. https://acamh.onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/jcpp.13315
ABA ile yaramıyorsa neden bu kadar yaygın? ABA işe yarıyor mu?
ABA’in otistiklerde *işe yaradığını* (bu işe yarama kriterlerini ileride tartışacağım) söyleyen aslında yine endüstri tarafından finanse edilen araştırmalar ve aşağıdaki bir kaç araştırmanın da gösterdiği gibi aslında bu bir ilizyon. ABA ve türevleri aslında kendi söyledikleri gelişmeleri bile sağlamaktan uzaktır. Başlayalım;
https://www.cambridge.org/core/journals/the-british-journal-of-psychiatry/article/clinical-outcomes- of-staff-training-in-positive-behaviour-support-to-reduce-challenging-behaviour-in-adults-with- intellectual-disability-cluster-randomised-controlled-trial/67FB170576C79140E9725DA51525088C
2018’de yapılan geniş bir araştırmaya göre eğitim personeline PBS eğitimi vermek problem davranışların azalmasını sağlamamıştır.
https://bmcpsychiatry.biomedcentral.com/track/pdf/10.1186/s12888-020-02577-1
2020. Rasgele örneklemelerde PBS’in otistik ve öğrenme zorluğu olanların davranışlarında bir gelişme sağlamadığı görülmüş.
https://www.cochrane.org/CD009260/BEHAV_early-intensive-behavioral-intervention-eibi-increasing- functional-behaviors-and-skills-young
Cochrane Review (çok ciddi bir bağımsız denetçi). Erken müdahele yöntemlerinin (ABA gibi) otistik çocukların işlevsel davranışlarını geliştirip geliştirmediği sorgulanmış ve sonuçta kanıtların belirsiz olduğu ve iki yıllık müdahele sonundaki gelişmenin ne nedenle olduğunun söylenemeyeceği sonucuna varılmış.
https://psycnet.apa.org/doiLanding?doi=10.1037%2Fbul0000215
2020 yılında aralarında bir ABA terapistinin de olduğu bir gurup tarafından yayınlanan otizmde erken müdahele yöntemlerinin (behavioral, developmental, naturalistic developmental behavioral intervention [NDBI], TEACCH, sensory-based, animal-assisted, and technology-based) incelendiği çok büyük bir çalışma.
İlginç olan ABA ile ilgili değerlendirilmeye almaya değer kalitede çok az çalışma bulunabilmesi, yani ABA’in söylediği sonuçları alıp almadığını değerlendirmek için bile güvenilir bir çalışma bulamamışlar. Genel olarak da bu yöntemlerin hiç birinin kayda değer bir sonuç vermediği sonucuna varmışlar.
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK559599/
NIHR ABA’in kamuya maliyetini incelemiş, harcanan paraya değer bir gelişme görülmediği sonucuna varılmış.
https://www.altteaching.org/wp-content/uploads/2019/11/TRICARE-Autism-Report.pdf
Amerika Savunma Bakanlığı 12 ay boyunca yoğun ABA’in terapisi gören (haftada en az 30 saat) çocukları incelemiş, *semptomlarda* çok az veya hiç azalma olmadığı % 9’unda ise kötüleştiği raporlanmış.
https://therapistndc.org/wp-content/uploads/2020/08/Annual-Report-on-Autism-Care-Demonstration- Program-for-FY- 2020.pdf?fbclid=IwAR2VRj3ygZ4nfVsgMY4UNFXn6hxB9kuEGxSlWfx9uwaItEhfsz_NmquhtFo
Yine benzer şekilde ABA’in hiç işe yaramadığı gösterilen gelişimin geçen sürede herhangi bir çocukta görülecek doğal gelişimin sonucu olduğu raporlanmış.
https://www.cmu.edu/news/stories/archives/2015/october/repetition-and-autism.html
Hiç de otistik yanlısı olmayan (yap-boz parçası kullanan) Carnegie Mellon Üniversitesi araştırması. Tekrara dayanan eğitimin otistiklerde öğrenmeyi engellediğini bulmuş (referansı aldığım makalenin tamamı için https://hellomichelleswan.com/behaviour-modification-therapy-does-work/ )
Yukarıdaki iki bölümde bahsedilen tüm bu çalışmalardan benim çıkardığım sonuç ABA’in *altın standart* olmasının sadece şişirilmiş bir balon olduğu, arkasında büyük bir lobi ve medya desteği olduğu ve şu an sadece Amerika’da 17 milyar dolarlık bir endüstri haline gelmeleriyle de çeşitli araştırmalar finanse edilerek bu balonun daha da şişirilerek sürdürüldüğüdür.
ABA (ve türevleri) terapisi gören çocukların velileri ama gelişme -gelişme olarak her ne tarif ediliyorsa- oldu diyebilirler. Ancak bu gerçek bir gelişme midir? Yoksa sadece kontrollu şartlarda belirli şeyleri yapabilmek midir? Yani çocuk edindiği becerileri her ortamda bağımsız olarak kullanabilmekte ve bunları koruyabilmekte midir? Araştırmalar koruyamadıklarını söylüyor.
ABA Zararlı mıdır?
EVET .
Ana amacı çocuğun doğal davranışlarını bastırıp *tipik* görünmesini sağlamak olan, davranışların nedenleri ile hiç ilgilenmeyen ve amacına ulaşmak için çocuğun sevdiği şeyleri belirleyip ve bunları kısıtlayarak çocuğu *itaat* etmeye zorlayan ve uzun saatler boyunca defalarca aynı şeyi yapmaya zorlayan herhangi bir terapi ne kadar yumuşamış, yüzünü gerdirmiş, isim değiştirmiş olsa da -bence-zararlıdır. Eti senin kemiği benim, dayak cennet çıkma, çocuk itaat etmeli vb. anlayışta olanlar olabilir, otistik bir çocuğun davranışlarının *nedenlerini* anlamadan sadece itaate ve bir şeyler yapmaya zorlamanın, aşağıdaki çalışmaların gösterdiği gibi, çok ağır sonuçları olabilir.
Ayrıca bu kadar ticarileşmiş ve endüstri haline gelmiş olan ve taraflı hazırlatılmış standarda uymayan çalışmalarla kamu oyu oluşturmak ve *müşteri avlamak* peşinde olan bir endüstriden de sanırım şüphe etmek gerekir, sonuçta çocuğunuzu teslim ediyorsunuz buna.
Bu konuda sanırım otistiklerin de söz hakkı olmalı çünkü sonuçta buna maruz kalan onlar.
İlk söz otistiklerin; https://autisticadvocacy.org/wp-content/uploads/2017/05/Behavioral-Interventions-Report-Final.pdf
En eski otistik self-advocacy (buna Türkçe bir karşılık düşünemedim) örgütü ASAN, ABA terapisi görenler ile konuşmuş, ABA hakkında olumlu görüş belirten hiç kimse yok. Çocuğun maruz kaldığı travmalara hiç aldırış edilmediğini söylemişler.
İki bağımsız çalışma;
https://molecularautism.biomedcentral.com/articles/10.1186/s13229-018-0226-4
Doğal davranışlarını maskelemek zorunda kalmanın intihar eğilimini artırdığı sonucuna varmışlar.
Otistik çocuğunuz toplum içinde *normal* görünsün, zıplamasın, ellerini sallamasın, sallanmasın, bağırmasın, göz teması kursun, tırnaklarını yemesin, söyleneni yapsın diye ABA’e yönlendirilen veliler, bunlar çocuğunuzun hayatına değer mi?
https://hennykdotcom.files.wordpress.com/2018/02/aia_evidence-of-increased-ptsd-symptoms-in- autistics-exposed-to-applied-behavior-analysis.pdf
Amacı PTSS (travma sonrası stres sendromu) ve otistik kişinin çocukluğundaki müdahelerle (intervention, yani muhtelif terapiler) ile ilişkisini bulmak olan bu araştırmada PTSS ile en yüksek ilişki ABA terapisinde bulunmuş, ABA terapisi almayan bireylerin ise mükemmel bir şekilde günlük yaşamlarını sürdürdükleri bulunmuş (sosyal medyada 20.000+ takipçisi olan bir çocuk psikiyatristinin bu ve benzeri çalışmalardan tamamen bihaber olması ve kendisinin çocuklarda PTSS üstüne bir tweet attıktan hemen sonra ironik bir şekilde ABA tavsiye etmesi de Türkiye’de *uzman*ların ne kadar uzman ve güncel bilgiye sahip olduklarının göstergesi olarak da ilginçtir).
ABA köpek eğitiminden farklı değildir diyenler için, dahası…
https://neuroclastic.com/2019/03/27/is-aba-really-dog-training-for-children-a-professional-dog- trainer-weighs-in/
Psikoloji eğitimi görmüş ve davranış modifikasyonu üstüne uzmanlaşmış bir köpek eğitmeni iki yöntemi metodları, prosedürleri ve etik kuralları açısından çok detaylı bir şekilde karşılaştırmış, sonuçta ben köpeklerime hiç bir zaman bu şekilde muamele etmem diyor.
Bir ABA terapistinin yazısı; hayatımı kazanmak için çocukları taciz ettim. https://www.sentex.ca/~nexus23/naa_aba.html
İlginç bir makale, davranışçıların *uygunsuz davranışları* özetle davranışçı terapinin *değiştirme* terapisinin çocuğun isteği ve onayı dışında olmasının etik yönü eleştiriliyor.
Ve son söz de yine bir otistiğin.
Gelişme olarak görünen şeyler çocuğun kendine güveni, rahatı, güvenliği, kendilerini sevme kabiliyeti, stress ve daha bir çok şey bahasına elde ediliyor. Dış görünüm önemlidir ancak ABA terapsinde dış görünümdeki ilerleme içeride anksiyite ve acı çekmenin dramatik bir şekilde artışıyla evlidir………….
Bir zamanlar ben de otistik bir çocuktum, (bu kısmı etkili bir şekilde Türkçe’ye çeviremeyeceğimi düşündüğümden orjnal dilinde bıraktım, yazar maruz kaldığı terapinin yıllar sonra bile kendisinde hala taşıdığı yara izleri bıraktığını anlatıyor )
I was once an Autistic child and I can tell you that being pushed repeatedly to the point of tears with zero sense of personal power, and knowing that the only way to get the repeated torment to end was to comply with everything that was asked of me, no matter how painful, no matter how uneasy it made me feel, no matter how unreasonable the request seemed, knowing that I had no way out of a repeat of the torment again and again for what felt like it would be the rest of my life, was traumatizing to such a degree that I still carry emotional scars decades later. It doesn’t matter whether the perpetrator is a therapist, a teacher, a parent, or an age-peer: bullying is bullying.
Sonuç
Ben bir uzman değilim ancak 4 yılda Türkiye’nin girilmesi en zor okulun en zor bölümünü bitirmeyi başarabildiysem, 3-4 yıldır otizm ve ilişkili konular üstüne sürekli İngilizce literatür okuyup araştırdıktan sonra ve bunca yıllık dünya ve hayat deneyiminden sonra sanırım konu hakkında bir miktar fikir ve bilgi sahibi de olmayı becerebilmişimdir, o nedenle görüşlerimi yazmaktan çekinmiyorum.
Lovaas’ın temellerini attığı ve otizmin henüz pek anlaşılmadığı dönemlerde *çare* olarak Amerika başta olmak üzere yayılıveren ve daha sonra yapılan lobi ve reklam çalışmalarıyla sanki tek ve en iyi terapi- eğitim alternatifiymiş gibi ortalıkta dolaşan (oğlumuza ilk tanı konulduğunda panikle araştırma yaparken ben de kısa bir süre bu tuzağa düştüm çünkü karşımıza ilk ve en fazla çıkan ABA, ABA ve sadece ABA idi).
ABA ve türevleri hakkında geçen 3-4 yılda dağarcığımda biriktirdiklerimin küçük bir kısmını yukarıda paylaştım. Sonuçta ABA ve yoğun erken müdahele efsanesi bence yukarıdaki araştırmaların gösterdiği gibi hiç bir kalıcı yarar sağlamadığı gibi aksine zararlıdır.
Bütün bunları okumadan dahi, 2-3 yaşında bir çocuğun, otistik veya değil, sadece mutlu olması, eğlenmesi, sonsuz sevgi ve güven alması gereken bir dönemde haftada 30-40 saat son derece sıkıcı, hiç bir şekilde isteklerini ve duygularını dikkate almayan bir eğitime-terapiye maruz kalması gerektiğinin söylenmesi bir veli olarak size normal ve doğru geliyor mu?
Ancak şunu da belirtmekte yarar var. ABA sertifikası olan ve ABA uyguladığını söyleyen terapistlerin *bir kısmı* aslında ABA filan uygulamıyor, bunu sadece ABA’in saygınlığı olduğunu ve istendiğini düşündükleri için söylüyorlar. Yurt dışında BCBA sertifikalı (kendi aralarında çok önemlidir bu) ve ABA uygulayacağını söyleyen bir terapistin aslında ABA’in hiç bir prensibini uygulamadığına ve floor-time uyguladığına bizzat şahit oldum. Yine de eğer uygulanan ABA ise, “iyi terapist” diye bir şey olamayacağını düşünüyorum, çünkü ama ve yöntem esasından hatalı.
Eğer karşınıza çıkan terapist öncelikle çocuğunuzu anlamaya yönelip, ilişki kurup onunla birlikte ve asla anlamsız davranışlara zorlamadan beceriler kazandırmaya çalışıyorsa, ne sertifikası olursa olsun ve ne uyguladığını söylerse söylesin doğru kişidir. Yok çocuğu köşede 10 sn bekletmek gibi anlamsız eylemlere zorlayan, bir köşeye sıkıştırıp bir şeyler yapmasını isteyen ve ancak istenileni yaptığında ödüllendiren (yani ödülü aslında ceza olarak kullanan), *önce bunun kabuğunu kırmak gerek* bunun için de haftada 30 saat….diyen bir kişi ise ünvanı, piyasadaki ünü, sertifikaları ne olursa olsun -eğer sizin için çocuğunuzun mutluluğu önde geliyorsa- oradan hemen kaçın.
Son olarak peki ne yapalım diyenler olursa; kendisi de bir otistik olan Ann Memmott sadece occupational therapy (ergo terapi) ve gerekiyorsa dil terapisi (yanılmayın ABA’ciden değil speech pathologist’ten –SLP-) öneriyor. Ayrıca okuduğum bir sürü makale-araştırma arasında da duygusal gelişme, kişisel farklılıklar ve güven ilişkisini öne çıkaran floor-time umut vaad eden bir metod olarak öne çıkıyor.
Ve elbette otistik veya değil, çocuğunuzu *anlamak-tanımak* ve çocuğunuzun farklılıkları ile gelişimine yardımcı olurken birlikte geçirilen zamanı zevk alarak geçirmek, çocuğunuzu değil, dünyayı çocuğunuzu kabul edecek şekilde değiştirmeye çalışmak *bence* en önemlisi.
Ahmet YILMAZ 29-Ağustos-2020