Sorting by

×

Otizm

Nick Walker, Doktora

Bu yazıyı 2014’te yazdım, çünkü sunumlarda, web sitelerinde, broşürlerde, akademik makalelerde vs. başkalarının otizmi kısaca tanımlamaya yönelik pek çok girişimini görmüştüm ve hepsi korkunçtu.

Dünyanın bazı iyi temel giriş niteliğindeki “Otizm Nedir” metnine ihtiyacı olduğuna karar verdim:
1.) mevcut kanıtlarla tutarlı;
2.) patoloji paradigmasına dayanmayan;
3.) özlü, basit ve erişilebilir; 
4.) profesyonel ve akademik kullanım için yeterince resmi.

Bu yüzden böyle bir şey yazmak için elimden gelenin en iyisini yaptım burada. Yazdığımdan bu yana geçen yıllarda geniş çapta alıntılandı, yeniden basıldı ve çevrildi. Yazdığım için bana itibar ettiğiniz sürece, temel bir “Otizm Nedir” metnine ihtiyacınız olduğunda bu parçayı alıntılamaktan veya yeniden basmaktan çekinmeyin.

Bu makalenin kesin, alıntılanabilir versiyonu, tamamlayıcı arka plan bilgileri ve yorumlarıyla birlikte, kitabım Neuroqueer Heresies’de bulunabilir .

Çalışmalarıma atıfta bulunurken, lütfen zamirlerimin she/her olduğunu unutmayın.

Otizm, genetik temelli bir insan nörolojik varyantıdır. Otistik nörolojiyi otistik olmayan nörolojiden ayıran karmaşık birbiriyle ilişkili özellikler dizisi henüz tam olarak anlaşılamamıştır, ancak mevcut kanıtlar, temel ayrımın, otistik beyinlerin özellikle yüksek düzeyde sinaptik bağlantı ve yanıt verebilirlik ile karakterize edilmesi olduğunu göstermektedir. Bu durum otistik bireyin öznel deneyimini otistik olmayan bireylere göre daha yoğun ve kaotik hale getirme eğilimindedir: hem sensorimotor hem de bilişsel seviyelerde otistik zihin daha fazla bilgi kaydetme eğilimindedir ve her bir bilgi parçasının etkisi hem daha güçlü hem de daha az tahmin edilebilir olma eğilimindedir.

Otizm gelişimsel bir fenomendir, yani rahimde başlar ve yaşam boyu gelişim üzerinde çeşitli düzeylerde yaygın bir etkiye sahiptir. Otizm, kendine özgü, atipik düşünme, hareket etme, etkileşim ve duyusal ve bilişsel işlem yolları üretir. Sıklıkla yapılan bir benzetme, otistik bireylerin otistik olmayan bireylerden farklı bir nörolojik “işletim sistemine” sahip olduğudur.

Güncel tahminlere göre, dünya nüfusunun yüzde biri ile yüzde ikisi arasında bir kısmı otistiktir. Otistik tanısı konulan bireylerin sayısı son birkaç on yılda sürekli olarak artmış olsa da, kanıtlar tanıdaki bu artışın otizmin yaygınlığındaki gerçek bir artıştan ziyade, artan kamu ve profesyonel farkındalığın bir sonucu olduğunu göstermektedir.

Altta yatan nörolojik ortaklıklara rağmen, otistik bireyler birbirlerinden büyük ölçüde farklıdır. Bazı otistik bireyler olağanüstü bilişsel yetenekler sergilemektedir. Bununla birlikte, otistik olmayan bireylerin duyusal, bilişsel, gelişimsel ve sosyal ihtiyaçları etrafında tasarlanmış bir toplum bağlamında, otistik bireyler neredeyse her zaman bir dereceye kadar engellidir – bazen oldukça açık, bazen de daha ince bir şekilde.

Sosyal etkileşim alanı, otistik bireylerin sürekli olarak engelli olma eğiliminde olduğu bir bağlamdır. Otistik bir çocuğun dünyaya ilişkin duyusal deneyimi, otistik olmayan bir çocuğunkinden daha yoğun ve kaotiktir ve bu deneyimi yönlendirmek ve bütünleştirmek için süregelen görev, otistik çocuğun dikkatini ve enerjisini daha fazla meşgul eder. Bu da otistik çocuğun sosyal etkileşimin inceliklerine odaklanmak için daha az dikkat ve enerjiye sahip olduğu anlamına gelir. Otistik olmayanların sosyal beklentilerini karşılamakta güçlük çekmek genellikle sosyal reddedilmeyle sonuçlanır, bu da sosyal zorlukları daha da artırır ve sosyal gelişimi engeller. Bu nedenle otizm, otistik bireylerin karşılaştığı sosyal zorlukların otistik duyusal ve bilişsel deneyimin yoğun ve kaotik doğasının bir yan ürünü olduğunun farkında olmayanlar tarafından sıklıkla bir dizi “sosyal ve iletişim eksikliği” olarak yanlış anlaşılmıştır.

Otizm hala yaygın olarak bir “bozukluk” olarak kabul edilmektedir, ancak bu görüşe son yıllarda, otizm ve diğer nörobilişsel varyantların, etnik köken veya cinsel yönelimdeki farklılıklar gibi (geçmişte patolojikleştirilen) insan biyoçeşitliliğinin doğal spektrumunun bir parçası olduğunu savunan nöroçeşitlilik modelinin savunucuları tarafından meydan okunmaktadır. Sonuç olarak, otizmi bir bozukluk olarak tanımlamak bilimsel bir gerçek olmaktan ziyade bir değer yargısını temsil etmektedir.

Kaynak Yazı: https://neuroqueer.com/what-is-autism/

1. www.otizmtv.com websitemizdeki yazıları okuyabilir, reklamları tıklayabilir ve sayfamızı paylaşarak destek olabilirsiniz.

2. YouTube kanalımızdaki videoları izleyerek, paylaşarak ve oradaki reklamlara tıklayarak kanalımızın içeriğinin büyümesine katkı sunabilirsiniz.

3. Sitemize ve sosyal medya hesaplarımıza yazı, makale, video, post, araştırma içerikli paylaşımlarla destek olabilirsiniz.

3. OtizmTV okur destekli bir platform olduğundan arkadaşlarınıza önerebilir, takipçi olmasını sağlayabilirsiniz.

4. Ayrıca sitemizin teknik içeriğini halletmek için web sitemizi veya sosyal medya hesablarımıza ilişkin görüş ve önerilerinizi paylaşabilirsiniz.

5. Sitemize veya yayın ağlarımız için sponsor olabilir, ayni yardımda bulunabilir (bilgisayar, site aylık giderleri vb. ) web veya sosyal medya sponsorumuz olabilir veya sitemizde alanımızla ilgili reklam yayını yapabilirsiniz.

6. Havale ve EFT ile cuzzi miktarda bağış yapabilirsiniz.

Bunun için 05431718900 numaralı WhatsApp hattından bilgi alabilirsiniz.

Bağışçı Aydınlatma Metni ve Açık Rıza Beyanı’nı okumak için tıklayın.

BÖLÜM 1 Otizm Spektrum Bozukluğu Nedir ?

BÖLÜM 2 Otizm Spektrum Bozukluğunda Tarama, Tanılama ve
Değerlendirme

BÖLÜM 3 Özel Eğitimde Yasal Düzenlemeler

BÖLÜM 4 Özel Eğitimde Öğretmen Yetiştirme

BÖLÜM 5 Özel Eğitimle İlgili Diğer Hizmetlere Yönelik Personel Yetiştirme

BÖLÜM 6 Otizmde Bilimsel Dayanaklı Uygulamalar

BÖLÜM 7 Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklar İçin Eğitim Programları

BÖLÜM 8 Otizmli Bireylerin Toplumsal Hayata Geçişi (Okul Sonrası Yaşam)

BÖLÜM 9 Otizm Spektrum Bozukluğu ve Toplumsal Gelişmeler

BÖLÜM 10 Sonuç ve Öneriler

Bu konularla ilgili yazı önerilerinizi bekliyoruz.

Çaresizliğin Aşılması

Bunu deneyenler şöyle düşünüyor olabilir : 

“Ben denedim, ben de bir sürü şey denedim kendi hayatım üzerinde, Bana bir şey olmadı, böyle bir şey de varmış o zaman bunu da deneyeyim, belki , bir ihtimal bunu da denemedim demeyeyim. Elalem yapıyor. Diğerinin çocuğu konuşmuş,  iyileşmiş, gelişmiş ben de o halde denemeliyim”

Kimseyi suçlamıyorum ama böyle şeyi kendi çıkarı için satanlar hariç tabi. Ne oluyor da buna ihtiyaç duyuyor bazı ebeveynler bunu anlamak lazım. Çabucak eleştirilip ebeveyn olmamakla suçlanabilir ama bence anlamak lazım. Tarihte böyle sayısız örnek var ve sadece otizm için değil başka durumlar içinde bazı insanlar çabuk düzelmek, iyileşmek, kurtulmak, gerginlikten kaçmak, korkuyu atlatmak, hayatın üstesinden gelmek vb nedenlerden dolayı çoğu insan buna yönelmişler. 

Asıl soru: Neden bu insanlar kendileri için en doğru, en gerçek ve asıl ihtiyaçlarına uygun seçimler yapamıyorlar? Bunu öğrenemiyorlar, bundan kaçınıyorlar? Ben bir ebeveyn olarak  böyle kolay yoldan bu işin çözümü olacağını düşündüren, inandıran ne var ?

Cevaplardan biri: Kendilerini eşya gibi görenler kendi kaygıları için her şeyi çocuklarına da deneyebilirler, çünkü çocuğun seçim hakkı ve duygusu olabileceğini dikkate alınmadığında biz en iyisi biliriz denilince  tüm bunlar çocuğa rağmen yapılır. Kendini nesne gibi görmek ne demek biraz onu açayım. Bir çamaşır makinesini düşünün bir işlevi var, düğmesini basıyorsunuz çalışıyor insanı da makine gibi görmek demek onu nesneleştirmek demektir. Eşya gibi oradan buraya sürüklemek, çuvak gibi doldurulacak, tamir edilecek bir nesne gibi görmektir. Zamanında ebevenyleri tarafından bunu yaşamışsanız sizde çocuğunuza bunu reva görürsünüz. Onun canı, hissi, duygusu, sana öfkelenme ve seni reddetme özelliği olan farklı bir canlı gibi görmeme eğiliminiz var demektir. 

Nasıl ki bir insanın büyümesi bir zaman alıyor. Ebeveynlerin de kendi çocukları için doğru yolu, yöntemi, kişiyi, ilacı , çareyi , iyilik halini bulmasının zaman aldığının bilmesi gerekli. 

Herkes kendi kaderini yaşıyor bir şekilde  

Ama en doğru yol her zaman

en kestirme, en akla hemen gelen ve herkesin çok yaptığı değil daha analitik, daha doğru olanı anlamak için araştırması ve hakikat için emek harcamasıdır. 

Bu çaba bezen bir tarafta bilimin kafa karıştırıcı, yoğun eğitim-terapiler, masraflar ve pahalılık arasına ebeveynleri sıkıştırıyor veya kendi çaresizlik, kader, sınav, hızlı kurtulma ve çabucak normalleşme kaygılarıyla başbaşa kalmasına sebeb oluyorsa da biz yetişkinlerin bakıma en muhtaç, en çaresiz, en savunmasız durumundaki ve büyümesi için çaba harcanması gereken çocuğumuz için en iyiyi en gerekli ve en etkili yolu bulmak zorundayız.

Bir bebek doğduğunda tüm aile onun gelişimi, büyümesi, insanlaşması için nasıl seferber oluyorsa; hizmete-desteğe-yardıma ihtiyacı olana, koşulları yetmeyene, eşitsiz, adil gelişim koşullarından mahrum olana, ulaşamayanlara devlet; ÇOCUKLARIN en ÜSTÜN YARARI ilkesini hayata geçirmelidir.

Bu çocuklara EN AZ ZARAR veren eğitim-terapi koşulları sağlamalı 

EN AZ KISITLAYICI ortam-mekan-araç-ilişki oluşturmalı ve bu tarz ilaç, tedavi modeli önerenleri yskından takip edip denetlemeli ve yasal olarak her vatandaşını korumalı mağduriyet ve çaresizliği besleyen uygulamalara izin vermemelidir. 

Eğer sistem, herkesin ihtiyacına uygun, yetenek ve ilgilerine, GÜÇLÜ yönlerine uygun eğitsel-terapötik koşulları sağlanırsa

Ancak bu şekilde 

daha ADİL,

daha EŞİT ve 

daha ÜRETKEN bir insan ilişkileri ortamı oluşur. Ve bu tarz sahte-yanmlış-yetersiz tedavi seçeneği denetlenmiş olur. Yok olur insanlar ihtiyaç duymaz diyemem ama denewtlenirse ve doğru olan açıklanırsa insanlarda doğru olanı seç.meye başlar. Bunun sayısız örneğini tarihsel koşullar bize gösteriyor. 

Bu yüzden tekrar şunu sylemek isterim.

eğitim saatlerinin

ve merkezlerin-kurumların sayısının artırıldığı, 

personelin profesyonel hale getirildiği,

bilimsel-kanıta dayalı uygulamaların desteklendiği Nitelikli, ulaşılabilir, sürdürülebilir bir özel eğitim politikalarına ihtiyacımız var. 

Sürdürülebilir özel eğitim politikası veya otizm eylem planı gibi planlamaların hayata geçmesi için ebeveynler bu tarz çağrılarını her fırsatta her yerden yapmalılar, 

bu çağrıya ve paylaşıma kim destek veriyorsa önemli ve anlamlıdır.

Ebeveynler kendi sosyal destek sistemlerini, yardımlaşma-dayanışma-biraraya gelme pratiklerini oluşturmadıkları sürece etkili/yetkili kişilerin yardım-bağış ile şükür arasında kalacaklarını bilmeliler 🧐

Dünya alışkanlıktan değil sevgiden dönmeye başlasın diye yapıyoruz bütün bunları.”

Siz ne düşünüyorsunuz ?

YouTube İzlemek İçin

Bir belirtiye bakıp otizmli olup olmadığını anlar mıyız ? 

Göz teması kurmuyor, çocuğumda otizm olabilir mi”, 

Ayakları üzerinde yürüyor otistik mi, 

Dönen nesneleri takip ediyor ya da iki yaşına geldi hala konuşamadı, kendi başına çok kalıyor, yaşıtlarıyla oynamıyor, ellerini sürekli sallıyor, bana çok tepki vermiyor veya gece uyumakta zorlanıyor vb ?

Çocuğun davranışını bir sorun olarak anlatıp, çocuğun otistik olup olmadığını soran ebeveynlerin sorularına yönelik kendi bakış açımızı ortaya koymak için böyle bir video paylaşma gereği duyduk.

Konuya yine bir çerçeve çizelim ve ebeveyn olarak kendi tarafımızda ne  oluyor onu anlamaya çalışalım. Konunun bize göre iki yönü var. 

Birincisi; ki bence konunun en önemli tarafı bu, neden ebeveynler çocuğun bir davranışını anlamak, çözmek için, bu işin uzmanın gitmeyip, yüzyüze ilişki kurmadan, bunun için zaman ayırmadan, çocuğumda şu var bu var tarzına konuyu indirgeyip, oldukça yüzeysel şekilde sorunu anlatmaya çalışıyorlar, yardım istiyorlar. Bu anlaşılmak zorunda. Evinizde, herhangi bir saatte kafanıza takılan bir soruna yönelik alanında uzman olduğunu bile bilmediğiniz birinden sırf sosyal medyada paylaşımları yüzünden profesyonel şekilde bir yardım almaya çalışılır.

Biliyoruz bu sözlerimiz tepki çekecek bunu çünkü kendimizde dahiliz, bizim gibi sosyal medyada yayın yapan, sorulara genel geçer yanıtlar veren, sadece sınırlı bir alanda tek taraflı konuşan, çocuğu tanımayan, ailenin sorunlarını bilmek için zaman ayırması gerektiği bilindiği halde buna ne vakti ne de zamanı olan bize neden sorarlar, bundan medet umarlar, bizi referans alırlar, bir kere bu kolaycılık gibi görünen durumun içinde daha gerçekçi daha net, daha çözüme yönelik bir şeyin çıkmayacağı kesin. Peki bu neden bu bir çözüm olarak görülüyor. 

Tamam biz genel olarak bazı şeylere yönelik bazı durumları algılayabilir ve farkedebiliriz ama sizi tanımadan, sizinle ilişki kurmadan, sizle ve çocuğunuzla vakit geçirmeden size nasıl sağlıklı yardımcı olabiliriz, sizin durumunuzun kendine özel ve özgün yanlarını sizi algılamadan nasıl farkedebilir ve ona uygun çözümler bulabiliriz. 

Diyebilirsiniz ki bu ailelerin zorunluluklarının yansıması, yani ekonomik durumlar, zaman, ebeveynlerin koşulları gibi açıklanabilir ama sosyal medyanın referans, çözüm merkezi olarak değil,  konuya dair bakış açısı edinmenize yardımcı olabilecek bir yer olarak kodlamak gerekmez mi ? yoksa buralarda kutsal mekanlara dönüşebilir.  Bilinçli bir Sosyal medya okuryazarlığı olmadan buralardan alınacak bilginin, yardım ve desteğin bir taraftan kolaycılık bir taraftan da yüzeyselliğe götüreceği muhakkak. Aileler için kolay, ulaşılabilir olsa da. Bu bir seçim, bizim bu konudaki bakışımızı söyleme gereği duyuyoruz. Biz ilişki kurulmadan, sizinle bir ilişki ve işbirliği kurulmadan ve hatta siz bu işbirliğine girmeyi taahhüt etmeden yapılacak her türlü destek, öneri ve yardımın çözüm odaklı olmayacağını görüyoruz, yaşıyoruz, biliyoruz. Mış gibi yapmanın kimseye faydası yok. 

İkinicisi ise çocuğun için meraklanıyor ve gerçekten araştırıyorsun, peki neden çocuğun herhangi bir davranışını hemen bir sorun, problem olarak görüyorsunuz,  bunun normal olup olmadığını fark edecek ebeveyn refleksleriniz neden çalışmıyor ? direk en kötüyü yani konuyu hastalıkla ilişkilendirip, çocuğun hasta veya bir bozukluğu olup olmadığından şüphelenen, merak eden bir tarafınız oluşuyor ?  

Neden çocuk bu davranışı yapıyor, neden bu davranışın normal olup olmadığını anlaşılmıyor, normalinden ve yaşıtlarının yaptığından ayırtedemiyor, farkedilemiyor?  Bunu anormal olarak görmek için neler oluyor ? Bunlar neden düşünülmüyor ? 

Şimdi gelin olasılıkları birlikte düşünelim : 

İnsanların genel olarak bir çocuğun sorun çıkarmadan büyüyeceğine ilişkin genelgeçer bir bakış açıları vardır. Yani bir çocuğunuz olacak siz de onun sevimli bulacak ve sıcak tavırlarıyla içiniz gidecek ve sonra o da bizim gibi büyüyecek diye düşünürler, tamam biraz abartılı oldu ama aşağı yukarı deriz ki tamam sorunlar olur ama bu kadar da değil, tamam bize söylemişlerdi de bunu değil vb. Bir kere çocuğun sorunsuz büyüyeceğini zannetmek, çocuk gelişim psikolojisini bilmemekten kaynaklı olabilecek bir durum olabilir. Bir çocuk nasıl büyür, gelişir, zihinsel-sosyal-dil-duygusal-cinsel-fiziksel gelişim alanlarıyla ilgili neler olur, her yaşın kendine özgü problem davranışları neler olabilir konusunda bilgi ve deneyim eksikliğine işaret edebilir. Bundan kaynaklı bir durum olarak çocuğun bu davranışını açıklamakta oldukça zorlanırsınız.  

Ebeveynliğe hazır olmadan çocuk sahibi olduğunuzda da hazırlıksız yakalandığınız için çocuk yetiştirme, çocuk bakımı ve dünyası , psikolojisi konusunda oldukça geleneksel, kulaktan dolma yüzeysel bilgi ve deneyimlerde sizi zorlayabilir ve çocuğun çoğu davranışları uzak, tuhaf, anlaşılmaz gelebilir. 

Halbuki büyüme ve gelişme süreci bir zaman ister, hele bakımı en zor bir canlı türü olan insan yavrusunun daha çok sorun çıkaracağını biz kendimiz olarak çocukluğumuzu hatırlarsak biliriz ama buna rağmen bazı sorunlar karşısında yine şaşırır ve anlamakta zorlanırız. 

Eğer sizin şu davranışı az yapar şu davranışı çok yapar diye bazı kalıplarınız varsa, bunları nereden bildiğinizi ve öyle varsaydığınızı farkında değilseniz  yani bir çocuğun büyümesi ve gelişmesine ilişkin ciddi kalıplarınız varsa ve bu kalıplar sizi yönetiyorsa çocuk herhangi olası olmayan davranışta aklınız şaşıabilir, Buda nereden çıktı dersiniz ?

Ebeveynler olarak açıklayamadığınız, neden bu davranışı yapamıyor diye anlayamadığınızda iyice zorlanırsınız, bu davranışı diğer yaşıtlarında görmeyince kaygınız daha da artabilir ? 

Sorun çıktı diye üzülüp başıma bunlar mı gelecekti diye aşırı endişelenmeyi sürdürürsünüz ? Birileri de şimdi ne der, ben nasıl ona açıklarım diye bazı düşünceler de eklenince kaygı düzeyiniz sizi artık iyice zorlar ve öfke düzeyiniz artar. Diğer çocukları yapabilir gördükçe hem diğerlerinin ebeveynlerine hem de çocuklarına hasetiniz de artar.

Ayrıca Siz bu davranışın benim dünyamdaki karşılığı tam olarak nedir, bu davranışı neden hep gözüme çarpıyor, bu davranışı bana neyi hatırlatıyor, baş etmekte zorlanmamın ve anlayamamın nedeni bu davranışın benim dünyamdaki hangi karşılığından dolayı oluyor, bu davranışında tuhaf, anlaşılmaz, sıkıntılı ve üzücü, davranışı kötü gören, zorlanan bir iç dünyam neden oluşuyor ? 

Kendi çocukluğunuzla, ve iç dünyanızla bağlantınız  zayıfladığında, geçmişteki çocukluğunuzu hatırlamadığımızda veya ilişki kuramadığımız da çocuğun bazı davranışları size anlaşılmaz, zor ve sıkıntılı gelebilir. 

Kısaca bu davranışın eksikliği benim için neden önemli ve gerekli ? Çocuğun bunu mutlaka yapması benim mi ihtiyacım yoksa çocuklara yönelik kalıplarım varda onlar mı devrede ? Beklentilerim mi fazla ? Çocuğun bu davranışıyla diğer normal gördüğüm davranışları arasında bir ilişki kurmakta neden zorlanıyorum ? diye sormadıkça ve bunu anlamak içim çaba sarf etmedikçe konu sorun yumağı olmayı sürdürür.

Bir kere bu sorulara cevap vermemiz neden gerekli ? Çünkü iç dünyanızda bunlardan bi varsa, siz o zaman bunu farkederseniz soruna daha iyi yaklaşır ve çözersiniz, Bunu anlamak önemli.

Ayrıca bir davranışı veya bir belirtiyi bağlam içinde değerlendirmek gerekir. Yani göz teması kurmamak sorun bir davranış mı demeden önce bir davranışa sorun demeden önce neye ihtiyacımız var, bunun hakkında bilgimiz olması gerekiyor. Bunun için o davranışın sıklığı, seyri ve şiddeti ve gelişim içindeki işlevselliğini sorgulamak önemli bir yer tutar. 

Toparlayacak olursak, tek bir davranışa otistik belirti veya Otizm’e giden sürecin başlangıcı veya mutlaka bu hastalıklı demeden önce bu davranışı ben neden sorun olarak algılıyorum bunu düşünmek ve ben neden bunun çocuktaki karşılığını algılayamıyorum demek önemli,  

Ve bilinmelidir ki otizm ilişki, iletişim ve gelişimsel olarak bir çok durumla birlikte oluşan çoklu durumdur. Tek bir davranış değil de diğer bir çok davranışlar varsa o davranış anlamlıdır. Tek bir davranışın şiddeti çoksa, gündelik yaşamı zorlaştırıyor ve çocuğun ilişki kurmasını, etkileşime girmesini, yaşıtlarıyla ilişkisini bozuyorsa anlamlıdır. Takip ve gözlem bu noktada önemli ve gereklidir. 

Tek bu davranış varsa bu davranış şiddetliyse yani bu davranışı çocuk çok yapıyor, yaşıtları yapmıyor, zorlanıyorsam burada sorulması gereken soru bu davranışın sıklığı ve şiddetidir. Ve diğer davranışlarla ne kadar ahenkli olup olmadığıdır. 

Gördüğünüz gibi bir davranışın bir çok anlamı olabilir. Sizdeki ve çocuktaki karşılığını ayrı ayrı düşünmeden yapılacak müdahaleler eksik, tek taraflı ve süreci zorlayabilir. İlişki iki yönlü bir süreçtir. Çocuk göz teması kurmuyor değil, çocuk ve ben birbirimizle göz teması kurmakta neden zorlanıyoruz olmalıdır. Çocuk ayakları üzerinde yürüyor değil çocuk ve ben bu durumu nasıl algılıyoruz ve bizde neler oluyor, aklımıza neler geliyor ? sorusunu sormak önemli, vereceğimiz cevap konuya dair bakışımızı netleştirir. 

Kafanıza takılanlar varsa yorumda paylaşabilirsiniz. 

Saygılar

2 Nisan Otizm Farkındalık Günü

2 Nisan Otizm Farkındalık Günü geçti,  

bol farkındalıklı mesajlarla dolu, 

anlamlı bir çok şeye tanıklık ettik.

Bir kere, daha önceki senelere göre oldukça 

katılımı yüksekti  

devletin tüm kurumlarıyla aktif katılım gösterdiği

çeşitli etkinliklerle paylaşımlar yaptığı

sayısız kurum, merkez, oda, birlik vb 

mesajı bol ve 

sosyal medyada trend topik olduğu bir yıl oldu, 

sanırız bir şeyler değişiyor. 

Ya da biz öyle zannediyoruz. 

Hareketlilik önemli ve değerli, 

bu açıdan oldukça pozitif gelişmeler içinde geçtiğini öncelikle kabul edelim.

ama bizim dikkatimizi bir şey çekti ki 

gelecek yıllarda neler olabileceği konusunda 

bazı düşüncelere itti.

özellikle farkındalık gününde 

çok önemli bir şey gözümüze çarptı.

eksiklik ve farklılık vurgusu, 

bunu sizlerde mesajlarda görmüşsünüzdür.

ne demek istiyoruz, gelin biraz birlikte bakalım.

dünkü mesajlarda en çok göze çarpanlar:  

otizm eksiklik değil, farklılıktır

farkında olalım,

yanlarında olalım gibi paylaşımlar oldu

ve puzzle parçasının resim olarak kullanıldığı 

bir çok haber, post, gösteri, yazı, duyuru gördük.

puzzle parçası otizmle bilindiğinden 

en kolay ve 

en anlaşılır, en bilinebilir olanı olduğu için 

kullanıldığını sanabiliriz.

farkındalığı artıran içerikler olduğunu da düşünebiliriz.

Bizce öyle değil…

geçmişe göre söylemler oldukça değişmiş olabilir,

ama içeriklerine gelin birlikte bakalım.

puzzle parçası, mavi, eksiklik değil farklılık vurgusu 

tamam diyebilirsiniz. 

öncelikle samimi olup olmadıklarıyla ilgilenmeyelim 

ve biraz sesli düşünelim. 

biz bakış açısı olarak eksiklik vurgusu üzerinden gidiyorsak, ortaya çıkan şey tabiki puzzle parçası olur

biz bakış açısı olarak farklılık tanımlaması yapıyorsak ortaya çıkan şey, nöroçeşitlilik olurki 

onun da sembolü 

gökkuşağı temalı sonsuzluk işaretidir

peki bu seçimler bilerek mi yapılıyor

aman ne önemi var diyebilirsiniz,

ama ilişkiyi belirleyen anlamdır,

insanlar arasındaki anlamı yaratan da 

bakış açılarının farklılıklarıdır. 

o yüzden ortada gökkuşağı temalı gibi 

mimli bir işareti kullanmak varken 

neden puzzle parçası seçildi 

bunu bir daha düşünün derim

ortada farklılığa saygı var mı, siz karar verin

farklılıkları anlayalım var mı

siz bir daha gözden geçirin derim

çünkü farklılıkların tanınması kabülüyle birlikte olur 

puzzle eksiklik vurgusu üzerinden işler, 

ayrıca bir konu daha var ki o daha sorunlu gibi

ama bazı farklılıkları kabul ama 

bazılarını kabul etmemek yine farklılığın reddidir, 

farklılığın kabulünün anlaşılmamasıdır.

yada bizim istediğimiz gibi farklı olun 

daha fazlası değil

bizim istediğimiz farklılıklara sahipseniz 

sizi kabul edebilirim demektir. 

kısaca ortada  Maviler ve Kırmızılar var ve 

bunların olması anlamlıdır,

Bir yanda maviler, puzzle ve eksiklik vurgusu 

bir yanda kırmızılar, sonsuzluk işareti ve farklılık vurgusu

eksiklik ve farklılıklar üzerinden vurgu yapmanın gerçekten ne olduğunun anlamak istiyorsak, 

puzzle mı sonsuzluk işareti mi üzerine kafa yormalıyız,

bunu anlamadan 

ben farklılıklara saygılıyım ama 

puzzle parçasını kullanırım dediğinizde

yine eksiklik vurgusunu öne çıkardığınızı 

anlamanız gereklidir.

‘’hasta, eksik, yetersizliğe ilişkin’’ bir bakışın

öne çıkarılmasıdır. 

vurgulanan siz bir bütünün parçası değilsiniz

yada siz de eksik bir parça var, biz tamamlayalım

bizde puzzle nın parçaları olarak 

sizi aramıza almak isteriz ama siz eksiksiniz 

denildiğinin anlaşılmasıdır. 

hayır ben öyle düşünmüyorum

kabul ediyorum farklılıklarını diyebilirsiniz

altı üstü bir sembol işte 

benim bakış açım değişmez diyebilirsiniz

ama bayrak da, para da bir sembol, 

ülke sınırları da bir sembol,

ama bunların, daha fazlasını ifade ettiğini bilirsiniz.

sevgi için kırmızıyı seçenler neden bunu seçti 

neden gökkuşağı temalı sonsuzluk işaretini 

farklılığın rengi olarak belirledi

hiç bir şeyi beğenmeme hali mi

yeni bir icat mı

kafa karışıklığı mı 

tabi ki hayır 

bu nöroçeşitliliğin kabülüdür,

nöroçeşitlilikte herkesin farklı ve kendine özgülüğü kendine özel olduğu vurgusu neden önemli

özellikle devletin, merkezlerin, kurumların seçtiği 

mavi ve puzzle parçası vurgusu yerine

ailelerin ve otistik aktivistlerin öncülük ettiği 

bu iddiada neden 

kırmızı ve sonsuzluk işareti öne çıkıyor ? 

Sorunu bizzat yaşayanlar neden bunu gündeme taşımak istiyor ? 

bu anlaşılmayı hak ediyor.

çünkü yaşayanın deneyimi her zaman önceliklidir

aileler yıllardır bu konuda mücadele ediyor

daha iyi bir yaşam hakları

daha kaliteli bir eğitim ve terapi koşulları

en az kısıtlayıcı ortama dayalı toplumsal çevrenin varlığı

ve tüm insanların güçlü ve yeenekli yönlerine vurgu 

yıllardır oluşan bu deneyimin varlığı gösteriyor ki

hastalık, eksiklik ve yetersizlik vurgusu 

insanın insana bakış açısında sorunlara yol açıyor.

insanın birbirine yaptığı iyiliği azaltıyor

öfkeye, tükenmişliğe ve yabancılaşmaya yol açıyor.

Toparlayacak olursak, 

hastalık değil farklılık diyoruz ama 

puzzle parçası diyorsanız 

henüz anlaşılmayan bir durum olduğunu anlamalısınız

eksiklik değil farklılık diyorsanız 

puzzle yerine 

gökkuşağı temalı sonsuzluk işaretini kullandığınızda 

tam da ifade ettiği şeyi anladığınızı gösterir

bu bir seçim

bu bir bakış açısı seçimi 

farklılıkları gerçekten kabul edersiniz, 

herkesin ama herkesin kendine özel olduğunu 

herkesin biricikliğini, 

önemli ve 

değerli oluşunu anlarsınız 

yada gerçekten farklılıklarınızı bir eksiklik olarak görüp 

puuzle örneğinde olduğu gibi 

sadece 

kendinizi normal diğerlerini farklı zannedersiniz

bu mavi ve kırmızı kavgası değil 

bir kez daha anlayalım

bu insanlık kültürünün bir parçası olma ile

insanlığını kabul edebilme meselesi arasındaki 

yüzyıllardır süren bir anlayışın günümüzdeki tartışmasıdır. 

Seçim sizin…..

DİNÇER SARALOSB olan çocukların hayali oyun sıklığını ve çeşitliliğini arttırmada ipucunun giderek arttırılmasıyla öğretimin etkililiği Effects of system of least prompts on increasing frequency and diversity of pretend play in children with autism spectrum disorder (ASD)
GALİBİYE ÇETREZ ARICANOtizm spektrum bozukluğu olan bireylere sosyal beceri öğretiminde sosyal öykü ve karikatür sohbetleriyle öğretim uygulamalarının karşılaştırılması The comparison of intervention social story and comic strip conversations on teaching social skills to children with autsim spectrum disorders
SELİN DEMİRÖzel eğitim öğretmenlerinin sosyal öyküler hakkındaki görüşlerinin belirlenmesi Determination of the views of special education teachers about social stores
YUSUF ALPDOĞANOtizm spektrum bozukluğu olan çocuğun problem davranışlarının azaltılmasında ve dersle ilgilenme davranışlarının artırılmasında işlevsel iletişim öğretimin etkililiğinin incelenmesi The investigation of the efficacy of functional communication teaching to reduction of problem behaviors and increasing on-task behaviors of a child with autism spectrum disorders
YEŞİM GÜLEÇ ASLANOtistik çocuklar için davranışsal eğitim programı (OÇİDEP) ev uygulaması sürecinin ve sonuçlarının incelenmesi The implementation and outcomes of an intensive behavioral home intervention program (OCİDEP) for children with asd

Frank Porter Graham Çocuk Gelişimi Enstitüsü’ndeki Otizm Kanıt ve Uygulama Ekibi Ulusal Merkez tarafından yapılan araştırma sonucuna göre Kanıta Dayalı Uygulamaların Listesi aşağıdadır.

Otizmtv olarak tüm bu uygulamalara ilişkin videolarımızı yakında sizlerle paylaşacağız.

  1. Ayrık Denemelerle Öğretim (DTT) : Genellikle bir uzman-terapist eşliğinde uygun davranış veya becerileri öğretmek için tasarlanmış öğretim sürecidir. Öğretim genellikle toplu denemeleri içerir.Her deneme, öğretmenin talimatı / sunumu, çocuğun yanıtı, dikkatle planlanmış bir sonuç ve bir sonraki talimatı sunmadan önce bir duraklamadan oluşur.
  2. Alternatif Destekleyici İletişim Sistemleri (AAC) : Sözlü / vokal olmayan, yardım edilebilecek (ör. Cihaz, iletişim kitabı) veya yardımsız (ör. İşaret dili) bir iletişim sistemini kullanan ve / veya öğreten müdahalelerdir.
  3. Akran Aracılı Öğretim ve Müdahaleler (PMII) : Genellikle OSB’li çocukların akranları, doğal ortamlardaki sosyal ve öğrenme fırsatlarını artırarak OSB’li çocuklarla ve gençlerle etkileşime girer ve / veya yeni davranış, iletişim ve sosyal beceriler edinmelerine yardımcı olur. Öğretmenler / hizmet sağlayıcılar, hem öğretmenlere yönelik hem de öğrenci tarafından başlatılan faaliyetlerde pozitif ve genişletilmiş sosyal etkileşimlerde OSB’li çocukları ve gençleri dahil etmek için akran stratejilerini sistematik olarak öğretir.
  4. Alternatif Diferansiyel Desteği , Uyumsuz veya Diğer Davranışlar (DR) : Alternatif, uyumsuz veya diğer davranışların (DRA / I / O) farklı şekilde güçlendirilmesiyle yeni beceriler öğretilir ve davranışlar için olumlu / istenen sonuçlar sağlayarak veya istenmeyen bir davranışın, özellikle de öğrencinin öğrenmesine, gelişimine, ilişkilerine, sağlığına vb. müdahale eden davranışları azaltan davranışları yok sayar. (örn. öfke nöbetleri, saldırganlık, kendine zarar verme, basmakalıp davranış). Diferansiyel takviye ile öğrenci pekiştirilir. Uygun olmayan davranışlar göz ardı edilir. Aşağıdaki durumlarda öğrenciye takviye sağlanır: a) öğrencinin uygunsuz davranış (DRA) dışında belirli bir istenen davranışta bulunması, b) öğrencinin uygunsuz davranışı sergilerken fiziksel olarak imkansız olduğu bir davranışta bulunması (DRI) veya c) öğrenci, müdahale eden davranışta bulunmuyorsa (DRO).
  5. Bilişsel Davranışsal – Öğretimsel Müdahale (CBIS) : Davranışsal, sosyal veya akademik davranışlarda değişikliklere yol açan bilişsel süreçlerin yönetimi veya kontrolü ile ilgili talimatlardır.
  6. Bilgi İstemi (PP) : Öğrencilere, hedeflenmiş bir davranış veya beceri edinme veya bunlara katılmalarında yardımcı olmak için verilen sözel, jestsel veya fiziksel yardım. Bilgi istemleri genellikle bir yetişkin bir yetenek veya akran tarafından bir öğrenci bir beceri kullanmaya çalıştığında verilir.
  7. Davranışsal Momentum Müdahale (BMI) : Davranış beklentilerinin, düşük olasılıklı veya daha zor yanıtların, sürekliliği ve düşük olasılıklı yanıtların ortaya çıkmasını arttırmak için bir dizi yüksek olasılıklı veya daha az zahmetli yanıtlara yerleştirildiği bir sırada düzenlenmesini içeren müdehaledir.
  8. Doğal Öğretim Yöntemleri (NI) : Öğrencinin katıldığı doğal ortam / faaliyetler / rutinler içinde ortaya çıkan müdahale stratejileridir. Öğretmenler / hizmet sağlayıcılar, ortamın / faaliyetin / rutinin düzenlenmesi yoluyla öğrencinin bir öğrenme etkinliğine olan ilgisini yönlendirir, öğrencinin hedeflenen davranışlarda bulunması için gerekli desteği sağlar, gerçekleştiğinde davranışı detaylandırır ve / veya hedeflenen davranış veya becerilere göre yeniden düzenler.
  9. Doğrudan Öğretim (DI): Kodlanmış protokoller veya dersler içeren sıralı bir öğretim paketi kullanarak öğretime sistematik bir yaklaşım. Koro ve bağımsız öğrenci yanıtları yoluyla öğretmen ve öğrenci diyaloğunu vurgular ve ustalık ve genellemeyi teşvik etmek için sistematik ve açık hata düzeltmeleri kullanır.
  10. Duyusal Entegrasyon (SI): Bir kişinin organize ve uyarlanabilir davranışı kullanarak yanıt vermek için duyusal bilgileri (görsel, işitsel, dokunsal, propriyoseptif ve vestibüler) bedenlerinden ve çevrelerinden entegre etme yeteneğini hedefleyen müdahalelerdir.
  11. Egzersiz ve Hareket (EXM) : Sorunlu davranışları azaltmanın veya uygun davranışı artırmanın bir aracı olarak fiziksel efora dayalı etkinlikleri öne alan bir yaklaşımdır. Egzersiz ve Hareket (EXM) Çeşitli beceri ve davranışları hedeflemek için fiziksel efor, spesifik motor beceriler / teknikler veya dikkatli hareket kullanan müdahalelerdir.
  12. Ebeveyn Destekli Müdehaleler (PII) : Ebeveynler, çok çeşitli becerileri geliştirmek / artırmak ve / veya müdahale eden davranışları azaltmak için çocuklarına bireyselleştirilmiş müdahale sağlar. Ebeveynler, yapılandırılmış bir ebeveyn eğitim programı yoluyla evlerine ve / veya sosyal hayata müdahaleler yapmayı öğrenirler.
  13. Görev analizi (TA) : Bir faaliyetin veya davranışın, beceriyi değerlendirmek ve öğretmek için küçük, yönetilebilir adımlara ayrıldığı bir süreç. Güçlendirme, video modelleme veya zaman gecikmesi gibi diğer uygulamalar genellikle daha küçük adımların alınmasını kolaylaştırmak için kullanılır.
  14. Görsel Destek Sistemleri (VS) : Öğrenenin istemlerden bağımsız olarak istenen davranış veya becerilere katılmasını destekleyen herhangi bir görsel ekran. Görsel destek örnekleri arasında resimler, yazılı kelimeler, çevredeki nesneler, çevrenin düzenlenmesi veya görsel sınırlar, çizelgeler, haritalar, etiketler, organizasyon sistemleri ve zaman çizelgeleri bulunur.
  15. İşlevsel Davranış Değerlendirmesi (FBA) : Davranışı destekleyen işlevsel olasılıkları tanımlamak için tasarlanmış müdahale eden bir davranış hakkında sistematik bilgi toplamaya dayalı uygulamalardır. FBA, müdahale veya problem davranışını tanımlamak, davranışı kontrol eden öncü veya sonuç olayları tanımlamak, davranış işlevinin hipotezini geliştirmek ve / veya hipotezi test etmekten oluşur.
  16. İşlevsel İletişim Eğitimi (FCT) : Bir iletişim fonksiyonu olan sorunlu davranışının, aynı fonksiyonu yerine getiren daha uygun bir iletişim ile değiştirilmesine dayalı yöntemlerdir. FCT genellikle FBA, DRA ve / veya EX içerir.
  17. Modelleme (MD) : Öğrenci tarafından davranışın taklit edilmesiyle sonuçlanan ve taklit edilen davranışın kazanılmasına yol açan istenen bir hedef davranışın gösterilmesi yaklaşımıdır. Bu EBP genellikle yönlendirme ve pekiştirme gibi diğer stratejilerle birleştirilir.
  18. Müzik Aracılı Müdahale (MMI) : Beceri / davranışların öğrenilmesini veya performansını desteklemek için şarkılar, melodik tonlama ve / veya ritim içeren müdahale. Müzik terapisinin yanı sıra, hedef becerileri ele almak için müziği birleştiren diğer müdahaleleri de içerir.
  19. Öncül Tabanlı Müdahale (ABI) : Değiştirmek istediğimiz davranışın davranışın ortaya çıkmasından önce ve davranışın azaltılmasına yol açacak şekilde tasarlanmış olayların veya koşulların düzenlenmesine dayalı uygulamalar içerir.
  20. Öz yönetim (SM) : Uygun ve uygunsuz davranışlar arasında ayrım yapan, kendi davranışlarını doğru bir şekilde izleyen ve kaydeden ve uygun şekilde davrandıkları için kendilerini ödüllendiren öğrencilere odaklanan öğretimdir.
  21. Pekiştirme (R +): Bir öğrencinin gelecekte davranışın artmasına neden olan istenen bir davranışta bulunmasından sonra ortaya çıkan bir olay, etkinlik veya diğer durumlar.
  22. Sosyal Hikayeler (SN): Alakalı ipuçlarını vurgulayarak ve uygun yanıt örnekleri sunarak sosyal durumları biraz ayrıntılı olarak anlatan anlatılar. Sosyal anlatılar öğrenenlerin ihtiyaçlarına göre bireyselleştirilir ve genellikle resimler veya diğer görsel yardımlar da dahil olmak üzere oldukça kısadır.
  23. Sosyal beceri eğitimi (SST) : Otizm spektrum bozuklukları (OSB) olan öğrencilere akranları, yetişkinleri ve diğer bireylerle uygun şekilde etkileşim kurma yollarını öğretmek için tasarlanmış grup veya bireysel talimatlar uygulamalarıdır. Çoğu sosyal beceri toplantısı, temel kavramlar, rol oynama veya uygulama hakkında talimatlar ve OSB’li öğrencilerin akranlarla olumlu etkileşimleri teşvik etmek için iletişim, oyun veya sosyal beceriler edinmelerine ve uygulamalarına yardımcı olacak geri bildirimleri içerir.
  24. Sönme (EXT) : Bu davranışın ortaya çıkışını azaltmak için müdahale içeren davranışları güçlendirenlerin geri çekilmesi veya kaldırılması. Bazen tek bir müdahale uygulaması olarak kullanılmasına rağmen, Sönme genellikle fonksiyonel davranış değerlendirmesi, fonksiyonel iletişim eğitimi ve diferansiyel güçlendirme ile birlikte kullanılır.
  25. Teknoloji Destekli Öğretim ve Müdahaleler (TAII) : Teknolojinin, öğrenci için bir hedef edinilmesini destekleyen temel özellik olduğu talimatlar veya müdahaleleri kullanır. Teknoloji “otizm spektrum bozukluğu olan ergenlerin günlük yaşamını, işini / üretkenliğini ve rekreasyon / boş zamanlarını arttırmak / sürdürmek ve / veya geliştirmek için kasıtlı olarak kullanılan herhangi bir elektronik eşya / ekipman / uygulama / veya sanal ağ” olarak tanımlanmaktadır (Odom , Thompson ve diğerleri, 2013).
  26. Yanıt Kesintisi / Yönlendirmesi (RIR) : Etkileşen bir davranış meydana geldiğinde, öğrencinin dikkatini müdahale eden davranıştan uzaklaştırmak ve bunun azalmasını sağlamak için tasarlanmış bir istem, yorum veya diğer rahatsızlıkların tanıtılmasına dayanır.
  27. Video Modelleme (VM) : İstenilen bir davranış veya beceriyi öğrenmeye veya bunlara katılmaya yardımcı olmak için video kaydı ve görüntüleme ekipmanı yoluyla sağlanan, hedeflenen davranış veya becerinin (tipik olarak davranış, iletişim, oyun veya sosyal alanlarda) görsel bir modelini sunan uygulamalardır.
  28. Zaman gecikmesi (TD) : Öğrencinin bir davranış veya beceriyle uğraşması gereken bir ortamda veya aktivitede, beceri kullanma fırsatı ile ek talimatlar veya bilgi istemleri arasında kısa bir gecikme olur. Zaman gecikmesinin amacı, öğrencinin bir bilgi almak zorunda kalmadan yanıt vermesine izin vermektir ve bu nedenle öğretim faaliyetleri sırasında bilgi istemlerinin kullanımının solmasına odaklanır.

Daha önceki uygulamalarda ayrı olarak yer alan PECS, alternatif destekleyici sistemler modeline, Komut Dosyalarla Yölendirme Görsel destek sistemleri modelinin içine, Yapısal Oyun grupları müdehaleleri ise akran temelli uygulamaların içine taşınmıştır.

Egzersiz ve hareket, duygusal entegrasyon, müzik temelli uygulamalar ve doğudan müdehaleler gibi yeni modeller de uygulamaların içine yeni dahil edilmiş, alternatif destekleyici sistemler genişletişmiştir.

Kaynak : https://ncaep.fpg.unc.edu/sites/ncaep.fpg.unc.edu/files/imce/documents/NCAEP%20Report%20-%20Table%203.1%20-%20EBP%20list.pdf

UNC Frank Porter Graham Çocuk Gelişimi Enstitüsü’nde (FPG) araştırmacılar, Otizm Kanıtı ve Uygulaması Ulusal Merkezine liderlik ederek , otizm spektrum bozukluğu (ASD) olan bireylerin eğitim, terapisi ve müdahalelerine ilişkin literatürün güncellenmiş sistematik bir incelemesini tamamladılar. Hangi eğitsel-terötik uygulamalar 22 yaşından küçük çocuklar ve gençler için olumlu sonuçlar doğurur? bu soruya cevap aradılar.

Bu raporun amacı, otizmli çocuklar ve gençlerle olumlu etkileri net bir şekilde kanıtlanmış bir dizi uygulamayı tanımlamaktır. Rapor, müdahale literatürünü (Odom, Collet-Klingenberg ve diğerleri, 2010; Wong ve diğerleri, 2014; 2015) inceleyen ve 1990-2017 yılları arasında yayınlanan makalelere uzanan sistematik bir gözden geçirmenin üçüncü yinelemesidir.

Rapor 2012-2017 yılları arasında yayınlanmış literatürü içermekte ve 1990-2011 yılları arasındaki önceki incelemeden literatürdeki bulgularla birleştirilmiştir. Tanımlanmış beş yeni uygulama, çeşitli yeniden kavramlaştırma ve uygulamaların yeniden sınıflandırılması, çalışma katılımcılarına ilişkin yeni veriler (örneğin, ırk / etnik köken / milliyet verileri) ve müdahale uygulaması hakkında yeni bilgiler (örneğin, müdahalenin nerede ve kim tarafından uygulandığı) vardır. 

FPG ve baş araştırma uzmanı Jessica Dykstra Steinbrenner raporun yazarı.”Her zaman kanıtlanmış uygulamalar arıyoruz ve incelememiz, araştırmacıların çocuklar, ergenler ve otizmli genç yetişkinler için olumlu kazanımlar buldukları önemli yeni alanları tespit ediyor,” diyor Jessica Dykstra Steinbrenner raporun yazarı.

Aşağıda, yeni raporun orjinalini yanı sıra tek tek PDF’ler olarak üç temel tablo bulunmaktadır.

Otizmli çocuklarla ve gençlerle çalışırken en etkili olabilecek uygulamaları ortaya koyan bu rapor tabi ABD kökenli olsada orada yapılan araştırmalara dayalı olarak ortaya konulan verileri iyi incelemeli ve ülkemizdeki durumu ona göre güncellememiz gerekir.

Blimsel ve Kanıta Dayalı Müdehalelerin Listesi İçin Tıklayınız :

Yazarlar :

Steinbrenner, JR, Hume, K., Odom, SL, Morin, KL, Nowell, SW, Tomaszewski, B., Szendrey, S., McIntyre, NS, Yücesoy-Özkan, S. ve Savage

Kaynak : https://fpg.unc.edu/resources/evidence-based-practices-children-youth-and-young-adults-autism-spectrum-disorder-0